Dr. Civanım <düzenleniyor> Yb Geldi!

Yok Böyle İftar!

T-talha R-ravza E-enise C-cahid F-fatma -ali görüşlerinizi merak ediyorum belirtin lütfen :)

******

Nerede kaldın Talha ezan okunmasına çok az kaldı. Hadi gel artık. Meşrubat servisine de başladılar. Bi dakika bi dakika. O tepsinin üzerindekini yanlış mi görüyorum?? hayır hayır maalesef doğru. Onun burada ne işi var? nasıl benim soframa onu getirirler? burnumdan soluyorum farkındayım. Fatma da tedirgin oldu galiba:

F- Ali ? iyi misin?

Ravza gözümü kenetlediğim yere bakınca servis yapmakta olan garsonun elindeki tepsiyi gördü.

R- ben anladım niye bu kadar sinirlendiğini... abi, sakın bir şey yapma tamam mı?

- he Ravza elin gâvuru soframa kadar getirtsin ben de susayım. Başka? ya şunlara bak ayran dışındakilerin hepsi aynı şirket. Su bile!

Ve sıra bizim sofraya geldi. Garson elindeki tepsiyi göstererek:

- ne arzu edersiniz?

- gönül rahatlığıyla helal bir iftar etmek. Zalimlere tek kuruş kazandırmadan!

- efendim, anlamadım. Etlerimiz helal kesim.

R- pardon, COCACOLA company (şirketi) dışında içeceğiniz yok mu?

- maalesef, bu şirketle anlaşmalı olduğumuz için başka yok.

- nasıl ya? bu kazandığı paralarla Filistin'de mazlum kardeşlerimizi katleden bu zalimlerle mi anlaştınız yani? Müslüman firma mı kalmadı? bunun Müslüman'ım diyen bizlerin sofrasında, hem de iftar sofrasında ne işi var? şu an bile bu COCACOLA ların parasıyla kaç kişi yaralanıyor. Adamları zengin ettik hala uyuyoruz.

Bayağı coştum ama tutamıyorum kendimi.

Beni duyan diğer müşteriler garsonu tekrar çağırıp içeceklerini değiştirmeye başladılar.

Talha geldi o sırada.

T- selamunaleykum, hayırdır ?

R- dayın Cocacola gördü.

T- heh. Hadi bakalım

- Aleykumselam hadi kalkın bakalım başka yere gidiyoruz.

Garson:

- çok üzgünüm, ayran verseydik?

- asıl ben üzgünüm. Kalsın. Kusura bakma sen burada çalışansın sana patladım. Hakkını helal et. Bu konuyu müdürüne ilet lütfen. Bir şeyler yapsın.

Garson gerçekten çok mahcuptu:

- hayırlı iftarlar efendim. Helal olsun. İnşAllah konseptimizi değiştirmiş bir şekilde tekrar bekleriz.

Cahit:

- bizi iftar çadırına götürmeyeceksin değil mi?

Talha:

- vallahi dayımdan her şey beklenir.

Yola çıktık. Nereye gitsek ki bu dar vakitte?Allah'ım.. yakında düzgün bir kepabçı vardı en iyisi oraya gidelim.

- Talha bir park var ya hani a.şağıda Hatta programlar olmuştu. Siz oraya gidin ben yemekleri alıp geliyorum.

T- uç dayı uç 10 dakika kaldı!

Koştura koştura gittim kebapçıya. Hemen birkaç dürüm, birkaç lahmacun aldım. Allah'tan hazırda varmış. Marketten de su ve ayranları aldım. Ezan okunuyor! Yinr koştura koştura sahile doğru iniyorum. Fatma'ya da ayıp oldu sanki ama ben böyleyim. Hem hak uğruna mücadele ediyorum.

- gençler kusura bakmayın biraz geç kaldım ama. Karışık bir şeyler aldım hadi başlayalım.

Not 1- Fatma lahmacun seviyor.

Not 2- limon da sıkıyor.

Not 3- dikkatle ne seçtiğine bu kadar belli ederek bakmamalıyım.

İleride işime yarar.

- kusura bakmayın biraz farklı bir iftar oldu ama "Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem" ben de böyle bir insanım.

F- ileride de uğraşacağız anlaşılan.

Nasıl yani? neyi uğraşacağız? hoşuna gitmedi mi ki?

- ııı... Yani bu kötü bir şey mi?

F- yoo, hayır hayır.

Oh, tamam. Kötü değilmiş.

F- Hatta harika. yanii, öyle işte. lahmacun güzelmiş.

Lafı değiştirme duydumm! Harika mı? boğazıma Adana kaçtı. Bir iki yudum sudan sonra geçti elhamdulillah.

Cahid ağzı yarı açık konuştu:

- harikaymış..

Talha:

- tabi harika oğlum. dayımın bu huyu yüzünden bayağı macera yaşadık bu ilk değil. şimdi bu maceramıza Fatma Yenge'm da ortak olacak inşAllah. (Bana göz kırptı.) hatta sizi de aramıza alabiliriz.

F- yenge mi?

T- bence de olmadı abla daha iyi.

En- ee neler oldu anlatsanıza?

T- hangisinden başlasam? buldum! bu çok eğlenceliydi. Bir keresinde dayımla alışveriş merkezine gittik. Sonra baktık ki bir sürü Yahudi lerin olan mağaza var. Önce bir spor markasından başladık. Ben tek girdim içeri. Ayakkabı baktım beğendim. oradaki en pahalı ayakkabıyı seçip kasaya gittim. Ayakkabının işlemleri yapılırken dayım içeri girdi. "DUR!" diye bağırdı. ".. Markaya bakmadın mı?" ben de " ahh doğru bu paralar İsrail'e gidiyor." dedim ve elemanlara dönüp " ben bu oyunu bozarım!" deyip dayımla dışarı çıktım. Dükkandaki adamlar öylece kalakaldılar. Biz dayımla iyice uzaklaştıktan sonra bu sefer başka dükkanlara girip aynı şeyi yaptık. Boykot listesinde olup orada bulunanların hiçbirini es geçmedik. Sonra Türk asıllı diğer mağazalara girip israfa kaçmadan kendimize birkaç şey aldık. Hatta bir sürü hediye de aldık ve çıktık.

T-Her tatile gittiğimizde evde hamburgerler hazırlayıp " Helalburger! Gel vatandaş gel!" Diye satış yapardık. İyi de para kazanırdık.

E- çok güzelmiş. Bir gün ben de katılmak isterim açıkçası.

C- ne yalan söyleyeyim sizinkiler daha iyiymiş. Biz ateistlerle kavga ediyorduk. Bildiğin dalıyorduk yani. Sonra saçmaladığımızı hata yaptığımızı anladık. Her birini okul çıkışı Kafe'ye davet edip bir şeyler ısmarladık. "Bizim dinimiz kavgayı hoş görmez hata ettik hakkınızı helal edin. Rabb'imize sonra nasıl hesap vereceğiz?" dedik. İki taraf da çok memnun oldu. Hatta şu anda birkaçı namaz arkadaşımız oldu. İman edip tabii ki.

- Yemekler bittiğine göre artık namaza gidebiliriz. Talha İstanbul'un fethi?

T- 29 Mayıs 1453 Fatih Sultan Mehmet.

- yani?

T- namaza Fatih Camii'ne gidiyoruz.

- çünkü ?

T- Fatih Sultan Mehmet Fatih camii'nde yatıyor.

- otur yüz.

T- dayı yalnız okulda değiliz.

- ben bu mesleğe hayatımı vermişim zaman mekan fark etmez.

Namazdan sonra sizi eve bırakırım.

C- gerek yok! başlarında ben varım.

Atarlı kayınço...

Bu iftar da güzel oldu elhamdulillah. Ravza Enise ile Cahid Talha ile kaynaştı gibi sürekli aralarında sohbet ediyorlar.

Ravza yine kulağıma eğildi:

- seninkinin yüzünden gülümseme eksik olmuyor nasıl bir aşk ise bu artık...

- Ravza akşam evde görüşeceğiz inşAllah. Unutma sen de bir gün benim elime düşeceksin.

Ah Ravza ahhhhh!