Amacım aşk kitabı yazmak değil biliyorsunuz ama bu bölüm isimden de anlaşıldığı üzere Fatma ile ilgili olacak. İlla ki merak etmişinizdir. Ali'nin görünümünü merak edenler birkaç bölüm sonra inşAllah eniştesi anlatacak. :) şimdiden bilmeyenler ya da unutanlar için önemli not!! Efendimiz'in (as) kızı Hz. Fatıma(ra)ile yeğeni Hz. Ali(ra)evli. Bak sakın unutmayın!!! Arada birkaç ince şey var. Oralara özel yorum bekliyorum. Resimleri yayınlamayı düşünüyorum kimden başlayayım? Ali hariç.
******
Bir sene önceydi...
Yumuşak rüzgarları ile tenimizi okşayan bir yaz akşamı başladı her şey.
Tatil köyünde, sahilde kız kardeşimle yürüyorduk, onu artık tanıyorsunuz. Bir kız, genç, her neyse bayan da karşı yönden geliyordu. Ya da bi nur parçası.
Bir anda rüzgar şiddetlendi. Rüzgarda başörtüsüne hakim olmaya çalışıyordu. İki eliyle sıkı sıkı başörtüsünü tutmuştu rüzgara karşı. Onu fark ettiğim an zamanın ağır çekime geçip " only youuuu.." diye müzik çalmaya başladığını hissettim ama anında orada olduğunu bildiğim şeytana temsili ağır bir tokat vuraraktan yüzümü yere çevirdim. Şeytan az değil çünkü. Düşmanı tanımak lazım. Kardeşim Ravza'ya döndüm:
- iğnen var mı?
- var.
- şu kıza götürür müsün?
Çantasından iğne çıkardı. O kıza doğru giderken seslendim:
- adını da öğren!Neden böyle demiştim ben şimdi???
Ravza arkasına dönüp muzurca "hayırdır" gibisinden bir sırıttı ve kızın yanına gidip iğneyle başörtüsünü arkadan feracesine tutuşturdu.
Kısa bir tanışma ve teşekkür kısmından sonra geri geldi:
- Fatma imiş.
- Fatma demek.
- güzel kız.
- olabilir.
- yarın akşam çay bahçesinde buluşmaya karar verdik. Sen de arka masaya gel istersen.
Yandan ona baktım. tek kaşımı kaldırıp horozlandım:
- sen napmaya çalışıyorsun?
- hiiiç... Gelecek misin?
- bakarız.
- nasıl da heyecanlandın.
- ben mi? Yoo. Hiç de bile. Niye heyecanlanayım ki? Ne heyecanı ya? o da ne?
- belli...Az değil bu kız.
Neyse ertesi gün ben önceden gitmiştim masaya arkadaşlarla oturuyorduk. Her sene gittiğimiz bir yer olduğu için çocukluk arkadaşım sayılırlar. Sonra Ravza geldi arkadaşlarıyla bahçeye ve beni fark edip tam önümüzdeki masaya oturdular. Yaklaşık 5-10 dakika sonra ise Fatma girdi bahçeye. Ravza el kol işaretleriyle kendini fark ettirdi ama sağolsun herkes de fark etti hani. Ben onu tanımazmış gibi yaparken Fatma yanımızdan geçip öndeki masaya oturdu. Aralarındaki konuşmayı duymak istemezdim ama tam önümüzde olduğu için az çok duyuyordum.F- hemen erkeklerin arkasındaki masaya geçmişsiniz.
R- abimin arkadaşları yaa. Hem bak başka masa mı kalmış? hep dolu!Etrafa bir göz attı
- doğru
ve yanlarına oturdu.
Limonata içmekle meşguldüm.
R- bak şuradaki de Abi'm işte.
Diye kafası ile beni işaret etti.AHO RAVZA! Tamam niyetini anladık da direk olaya girdin!
Duyduğum an limonatayı püskürttüm ağzımdan, elimde olmadan. Allah'tan kız bana bakmadan Ravza hemen kızın dikkatini başka yöne yöneltti:
- başörtüne bir şey mi bulaşmış?Bizimkiler:
- noldu ya şimdi? şeker yerine tuz falan mı koymuşlar limonataya?
- yok önemli bir şey.
- sinir sistemine bir şey mi kaçtı oğlum? kontrol edemiyor musun ağzımı yüzünü?Kendi aralarında gülmeye başladılar.
- önemli bir şey yok işte dedim abi uzatmayın.
Yanımda oturan Sirac koluyla dürttü beni:
- anladım sanki, aşık olmuş herhalde bizim oğlan.Kollarımı masaya yaslayıp başımı ellerimin arasına koydum
- OFFFFF-Ne aşığı ya! aşık maşık olmadım ben. Bir limonataya püskürttüm diye cıvıttınız iyice.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dr. Civanım <düzenleniyor> Yb Geldi!
Humor"...Pot mu kırdık? Neyse. Murat yabancı değil. Cahit'in göz devirmelerine bakacak olursak toparlaması gereken benim. Öyleyse: -Hazır konusu açılmışken YGS nasıldı Murat? İkisi de: -Konusu mu açılmışken? -Açılmadı mı? Açılmadı mı gerçekten sevgili ok...