Dr. Civanım <düzenleniyor> Yb Geldi!

Aman Allah'ım!

Selamunaleykum.
Çok yorum ve oy istiyorum.
Bu kadar.
He bir de! Sizi seviyorum!
%#%#%#%#%#%#%#%#%#%#%

Ellerimi arkasından sallarken aklımdan bunun ne kadar saçma bir hareket olduğu geçti. Arkası dönük ve beni görmüyor neyin kafasındayım? Elimi indirdiğim gibi arkasına döneceği tuttu:
- fırını unutma Ali.
- tamam, rahat ol.
- anahtar..
- biliyorum çekmecede.
- yok arabanın anahtarını unuttum da verir misin diyecektim.

Tarif ettiği yerden alıp anahtarı avucuna attım:
- yolun açık olsun!
- Allah'a emanet ol!

Huzeyfe'yi uğurlamayı bitirip içimdeki gereksiz bulduğum buruklukla fırındaki pişmiş turtaları kontrol ettim tekrardan. Güzel gözüküyorlar!
Kenardan toz pembe bir bez alıp -la bunun ne işi var burada? Nerede benim buz mavisi bezim?- yanan elimle Anadolu Ateşi figürleri yapıp bıraktım tezgaha.

Şimdi sıra geldi en sevdiğim meslekler listesinde üst sıraları süsleyen işe: kalite kontrol!

Bir yandan soğusun diye cam buzdolabının önünde süslemelerini bitirip şeftalili olandan attım ağzıma. Dilimle damağımı dans ettirirken bir de fon müziği eklettim arkaya:
- mıhmmhmhm
{hayır GevezeFeracelim bu bir ürün yerleştirme değil}

Sa'd'ın gelmesine az kalmış, tek başıma müşterilerin de siparişlerini belki birazcık birbirine karıştırmış olarak götürüp Danyal'ın yerine oturdum.
Nerede bu ne zamandır? Iyi kırdı kafeyi.

Kapıda Sa'd'ın gözükmesiyle önce kısaca bi hasret giderip paydos verdim kendime.

Içimden geçenler geçip gitmeden aradım Danyal'ı. Eşşek! Yine kapalı telefonu! Telefona "of Danyal" diye bağırdım bu sefer etraftaki insanları unutarak. Bozuntuya vermemek adına biraz daha konuştum sanki diğer hatta biri varmış gibi. Yalan olur mu bu da? Off sanırım...

Sen misin müşteri kandıran? Işte bu dört kelimeyi dört tın çalarak beni rezil ederken cevap olarak verdi telefon. Açar açmaz yykulu sesiyle seslendi bana:
- Alieie?

- deve dikeni?
- niye arıyorsun sabah sabah?
- gece mi arayaydım?
- fff. Söyle ne diyeceksen. Rüyamda Ravza..
- lan! Lan! Bak gelirsem oraya seni buzlarla uyandırır kardan adam yaparım. Hiç olmadı beyzbol sopamı kapıp uçarım yanına. Uyan! Ne işi var Ravza'nın rüyanda? Danyal...

Dişlerimi sıkıp burnumdan hızla nefesimi verirken tekrar fff ladı:
- kuzen bir bırak da sözlümle rüyamda mangala oynayalım. Son bir hamlesi kalmıştı. Bilerek yeniliyordum.

- bak bir de yayık yayık konuşuyor. Ayran mısın oğlum sen?

- eğer bu şekilde devam edeceksen müessesemiz tarafından telefon yüzünüze kapanacak. Yenilmem gereken bir oyun var. Hem kumarda kaybeden aşkta.. (esneyerek söylediği için anlamadım) eğer hizmetimizden memnun kaldıysanız üçe, internet paketimizden yararlanmak istiyorsanız beşe, (yine esnedi anlamadım) için yediye, ana menüye dönmek için dokuza, zıkkımın kökü için yıldıza...

- ee?
- sen hala orada mıydın ya? Kapat artık. Dur Ravza az bekle. Gözlerimi açmadım zaten devam edeceğim şimdi.

"Mal bu çocuk" dercesine yine burnumdan soluyarak güldüm:
- kafeyi uzun zamandır kırıyorsun gel hadi.

- tamam. Şu son hamleyi yapıp..

"Ali bakar mısın bir?"
"Geldim!"

Tekrar zırvalamaya başlayınca kapattım telefonu. Şarjını kontrol ederek vardım Sa'd'ın yanına. Sa'd:
- bir müşterimiz var.
- ne? Daha çok vardı! Ne ara kalktılar?
- yok öyle değil seni soran biri var. Bak şurada. Al bu da siparişi.