Yeni bir gün. Yine bir gün. Otobüsle gidip geliyorsun ama az daha dayan oğlum Ali! Ramak kaldı paranın tamamlanmasına. Her ay okuldan maaş alıyorum. Stajdan da geliyor arada. TUS bittikten sonra doktor olacağım inşAllah oradan da doktor maaşı gelir. Babamın iki ayda bir verdiği harçlıkları da sayarsak... çok giderim yok zaten. Faturalar babamın cebinden çıkıyor Allah razı olsun. "Senin maaşın sana kalsın aile kuracaksın düğün yapacağız daha" diyor.
Annemin sabah zorla yedirdiği menemenin tadı hala ağızımda. Tosttan menemene terfi ettim. Hehehe. Arada nostalji olsun diye kantinden tost almıyor değilim.
Yine gerilim... Öğretmenler odasına her girişimde yaşıyorum bunu. Alışamadın be bi türlü oğlum Ali!
Ayağımı kaldırıyorum ve derin bir nefes alıp içeri giriyorum. Oh be içerideyim artık.
- selamunaleykum(millet)!
- Aleykumselam. Hayırlı sabahlar.
Kendime sıcak bir kahve alıp yerime geçiyorum ve başkaları fark etmesin diye kapladığım kitabımı çıkarıp çalışmaya başlıyorum. Her tenefüs yapıyorum bunu. Vakit nakittir. İkinci tenefüsteyiz. Kitaba odaklanıyorum, odaklanıyorum, odaklandım...
- Ali Bey!
- hı? Efendim Hocam?
Bir dakika ben de artık öğretmenim. Bu kadar telaş yapmama gerek yok! Tam bir öğrenci gibi söylemişim bunu ikimiz de gülmeye başlıyoruz.
- evladım iki sene oldu hala alışamadın mı? Neyse, benim bir işim çıktı ama 10-A ya dersim var ilk on beş dakika sen idare etsen olur mu?
Ah be hocam, benim de dersim var. Hem de Çapa da! Bunu tüm okul gibi sen de bilmiyorsun elbette. Ama vefayı seçiyorum. Hem çıktıktan sonra acele edersem yetişirim inşAllah.
- Tamam Halef Hoca'm siz dert etmeyin. 10-A 'ydı değil mi?
- Evet evladım. Allah razı olsun. Allah akıl zihin açıklığı versin...
Duraksadı ve güldü:
- Ağız alışkanlığı işte.
Bilmese de gerçekten ihtiyacım olan bir dua etti. Çalan zil ile gidiyorum 10-A sınıfına.
- oturabilirsiniz arkadaşlar. İsteyen ders çalışabilir, isteyen ödev yapabilir, isteyen kitap okuyabilir. Sessiz bir ortam istiyorum sadece.
Dünden razılar. Hepsi kimya kitap-defterlerini çıkarıp çalışmaya başladılar. Sınavları varmış. Çok zormuş. Siz onu bir de bana sorun! Ve ben de kaplı kitabımı çıkarıp çalışmaya başlıyorum. Bu sefer odaklanmam uzun sürmedi.
Bu soruyu bir türlü çözemedim. Altını çize çize tekrar tekrar çözmeye çalışıyorum ama yok! Tövbe estağfirullah o da ne? gözümün önünde bir kalem ilerliyor ve B şıkkını işaretledi. Hızır(aleyhisselam) mı geldi acaba? Kafamı kaldırınca öğretmen masasının hemen önündeki sırada oturan ve o kalem elinde olan öğrenciyi fark ettim. Fısıltıyla söyledi:
- ablam tıp fakültesinde, TUS'a hazırlanıyor. Ben de onun kitaplarını okuyorum.
Vay be şuna bak! maaşAllah. Öğrenciyi duyan kafalar soruşmaya başladılar:
- kim TUS'a hazırlanıyormuş?
Ondan önce cevap verdim:
- ablası.
Ne? Doğruya doğru.Kapının tıklaması ve dikkatlerin benden kapıya gitmesi.
Oh be tam zamanında, kralsın Halef Hoca'm!
- Saolun Ali Bey gidebilirsiniz.
- Rica ederim hocam.
Kaplı kitabı almak için masaya yöneliyorum ve öğrencinin kulağına fısıldıyorum:
- Aramızda kalsın olur mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dr. Civanım <düzenleniyor> Yb Geldi!
Humor"...Pot mu kırdık? Neyse. Murat yabancı değil. Cahit'in göz devirmelerine bakacak olursak toparlaması gereken benim. Öyleyse: -Hazır konusu açılmışken YGS nasıldı Murat? İkisi de: -Konusu mu açılmışken? -Açılmadı mı? Açılmadı mı gerçekten sevgili ok...