Karşımda bir adet Alihan Sızlar, benim okuduğum üniversitedeki mezunu olacağım Tıp Fakültesi'ni kazanan, ortalama çalışmayla matematik bölümünü kazanan beni bulan, hazır kazanılmış yerinde benim uğraşmadan olmamı sağlayan kişi. Ebeveynlerim adımı koyarken Alihan Sızlar ile olacak ve hayatımı değiştirecek isim benzerliğini hayal edebilir miydi acaba?
Üstünde şık bir takım var, parçalarını kendi bir araya getirdiğini tahmin ettiğim. Spor bir bej ceket, kol saatine uyum sağlayan lacivert ayakkabılar. Ben ise burada bulunan büyük bir çoğunluk ile pişti olmuş durumdayım. Modası geçmeyen mavi takım ve beyaz terlikler.
Eski kavanoza kayan gözlüklerin yerini alan yakasındaki özel korumalı güneş gözlüğü (bir zamanlar branşım göz olduğu için gördüğüm yerde tanırım), yapılmış dişleri, zımparalanmış burnu ile ergenlikten çıkmaya yeltenmiş Alihan değil de başka biri ile el ele sıkışıyormuşum hissi veriyor. Ondaki değişimleri fark etmem dikkatini çekti.
"Belki hatırlarsın Ali, kendimi önemserim."
Hatırlıyorum, doktor olamayacak kadar kendine önem veren biri.
Çok gencim, hayatımı çökertmek için demişti. Ailesi bir proje yetiştiriyordu ama seçim noktasına vardıklarında proje gösterdi onlara karar mekanizmasına sahip bir birey olduğunu. Evet, çok çabalayıp kazanmıştı ama istemiyordu. Bahislerini tek çocuğa yatıran ümit dolu ailesinin beklentilerini de boş çıkarmak istemiyordu ve tıp karşılığında elde edebileceği iyi bir menfaat sonucunda ikna edebilmişti onları. Karşılıklı olmasaydı bu mevkiyi elde edişim, vicdanımın sesi bugüne kadar dayanmayabilirdi.
"Meğer hiçbir şey kolay değilmiş Ali, çok kez düşündüm uykusuz kel huysuz bir doktor olmak daha mı iyi fikirdi, diye. Kendi işimi de seviyorum ama ne bileyim işte. Bunaldığı zamanlarda diğer olasıkları, elden kaçan fırsatları düşünemeden edemiyor insan."
Kendi alışkanlığını insanlığa yükleyip saklanmak, seçimi böylesine mi suçlu hissettiriyor ki?
"Beni buraya hangi rüzgarın attığını merak ediyorsundur belki, merak rüzgarı attı. Kafama esti ve geldim buraya. Uzmanlığını almış bir doktor tanıdığım var sonuçta neden ziyaret etmeyeyim ki değil mi?"
Olması gerekenden fazla keyifli. Gibi. Mutluluk her zaman bulaşıcı değildir Alihan yapay keyfini bana bulaştırmaya çalışma boşuna.
"Tabii tabii her zaman beklerim."
Bulaştı. Demek ki neymiş, öyle cool olmanın kasmanın çok da gereği yokmuş.Uzmanlığını almış bir doktor dedi de mi o? Ama ben henüz uzmanlığımı almadım ki... veya yine haberim yok. Ayak uydurmaya çalıştıkça aksaklıklar çıkıyor. Bizimkiler ne alemde acaba, dış dünyaya göre onların da mı işini eline almış olması gerek? Bu nasıl bir saçmalık böyle, neden yetişemedik hayatımıza nasıl kaçırdık? Zaten kim yetişiyor ki? Neyse.
"Ee hangi alandasın Ali? Göz müydü? İyi uğraşmışsın bayrağı eline alınca. Gereğini yerine getirmişsin."
Çok doğru bir benzetme, bayraklı koşu. Bir yere kadar koşup bayrağı devretme. Ben de koşayım durayım bayrağı ezelden beri ben taşıyormuşum, hatta diken terzisi benmişim gibi. Bu zamanda makinelerden zanaatkarlara iş düştüğünü sanmıyorum ama... tıp mühendisleri de bizi beğenmiyormuş makineleri biz yapıyoruz doktorlar kim, diye. Hah.
"Sonradan değiştirdim, beyine geçtim. Tekrar değişmediyse beyindeyim."
Espri yaptığımı sanmış olacak ki güldü, bu gergin konuşmanın içinde.
"Zeki olduğun kadar akıllıymışsın da. Beyin, çok güzel ama... "
"Evet yorucu ama olsun."
"Bunu bilerek kabul ettin zaten."
"Senin reddettiğin gibi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dr. Civanım <düzenleniyor> Yb Geldi!
Comédie"...Pot mu kırdık? Neyse. Murat yabancı değil. Cahit'in göz devirmelerine bakacak olursak toparlaması gereken benim. Öyleyse: -Hazır konusu açılmışken YGS nasıldı Murat? İkisi de: -Konusu mu açılmışken? -Açılmadı mı? Açılmadı mı gerçekten sevgili ok...