Çıldırtan Aşk-20.Bölüm

13.3K 369 56
                                    

Comm ve votes için teşekkürleer. Sizi seviyoorum. Yorumlarınız benim için çook değerliii :) Lütfen benle düşüncelerinizi paylaşın.

Bu bölüm pek iyi olmadı hatta ben bu bölümü hiç sevmedim :( Ama sanırım biraz böyle gitmesi gerekti bölümün : Sakin!


Bu bölüm Selin'in :) Yorumun için teşekkürler =)


Multimedia Harry'nin seksi bakışları :D :D

HİKAYEYE VİDEO YAPTIM MULTİMEDİA BULABİLİRSİNİZZ LÜTFEN İZLEYİN :)

İyi okumalar bebekleeer!

'Harry.' diye mırıldandım. Yaklaşık bir saate yakındır boş boş televizyona bakıyordum aslında pek boş sayılmazdı. Harry 'kendinin' hoşuna gidebileceği bir film açmış güya 'izliyorduk' bana kalırsa sadece o izliyordu çünkü film ultura sıkıcıydı. Şu film izleme işinde en çok hoşuma giden başımın Harry'nin göğüsünde, Harry'nin kolunun omzumda olmasıydı... Onun dışında burada dikkat çekecek bir şey bulmak zor.

Onla otelde yaşadığımız erotik olaylardan sonra sadece iki gün geçmişti. Zaten o süre zarfındada Harry eskisinden daha iyi bir hal almıştı ama grupla alakalı birkaç sıkıntıyı gidermeleri için onları rahat bırakmıştım. 'Sıkıntı' dediysem bu sıkıntının içinde benim de bir yerim var gibi duruyor. Harry ne kadar bana 'Saçmalama!' diye kükrese bile.Öyle olduğunu biliyordum. Onlar iyi dostlardı ve yaşadıklarımızdan sonra beni 'Sıkıntı.' olarak tanımlayabilirlerdi. Sonuçta bu ilişkiden ben kadar Harry'de zarar almıştı. Her neyse. İki günden sonra bugün buluştuk ama beyefendi dışarı çıkmayalım ne yapacağız dışarıda diye konuşmaya başlayınca gözlerimi devirip bu iğrenç filme katlanmaya çalıştım. Sanki hiç dışarı çıkmıyormuş gibi davranıyordu. Halbuki onu eve sokmak arıyı elinize alıp iğnesini kendinize batırmak kadar zordu.

Sizin dışarıda yatsa daha mı iyi diye homurdandığınız duyuyorum. Tabi ki de değil!! Ama hava insanları şaşırtacak kadar güzel ve biz evde oturuyoruz. Hep bu bol güneşli havayı bulamayız ve ben bu boş güneşli havayı sevgilimle dışarıda geçirmek istiyorum.

Filmdeki adam diğerinin boynuna bıçak geçirince ve başı kopunca küçük bir çığlık attım. Yüzümü ellerimle kapatıp kendimi Harry'e bastırdım. Tabi şapşal Yunan Tanrısı buna güldü ve benim sinirlerimi bozmaya devam etti.

Beni kollarıyla daha sıkı sardı ve 'Benim tüysüz yumağım korkmuş mu?' diye dalga geçti.
Göğüsüne Birkaç yumruk attım ama bu ona küçük bir dokunuş gibi geldi ve sanki gıdıklıyormuşum gibi gülmeye başladı. 'Bana tüysüz yumak demekten vazgeç dünyaca ünlü kıçı kırık adam!'

Kıkırdadı ve bileklerimi tutup bana sarıldı. 'Imm bu takma ismi beğendim.'

Nora ilk kez doğru bir takma isim bulmuştu.

İç geçirdim. 'El ile Har'ın neyi vardı sanki..'

Omuz silkti 'Yeni bir ilişkiye başladık, her şey yeni olmalı.'

Gözlerimi devirdim ve biraz daha yaklaştım.

Yaklaşa yaklaşa sonunda ağzına gireceğim o olacak. Aslında bugün buraya gelene kadar yine bir Harry sıkıştırması beklemiştim ve ne yapacağımı düşünmüştüm ama gelin görün ki geldiğimde dudağıma küçük bir öpücük kondurulmuş ve ondan sonra bu aptal filmin başına geçirilmiştim. Dalga geçiyorsun dediğinizi duyar gibiyim. Şaşırdınız değil mi? Bende. Sorun şu! Bu aptal, gerizekalı Yunan Tanrısı beni delirtiyor ona karşı sonsuz bir istek besliyorum ama gelin görün ki o bu salak filmi izlemekle meşgul.

Hani aklıma gelmiyor değil acaba onu memnun edemedim mi? Bakire olduğum için bu konu hakkında pek fazla bilgili olmasam bile daha önce dünyaca ünlü kıçı kırık adamla ön sevişme şeysini yapmıştık. Yani o kadar da tahmin ettiğiniz gibi tenlerimiz uzak değildi ama yapmayalı da bir o kadar uzun zaman olmuştu iki güne kadar...

Derin bir nefes verdim. Düşünceler peşimi hiç bırakmayacaktı galiba.

'Ne oldu?' diye fısıldadı kulağıma. Nane kokusu dudaklarıma çarpınca elektrik çarpmışa döndüm.

'Sıkıldım.' Başımı kaldırdım ve 'Harry lütfen dışarı çıkalım.'

Sırıttı. 'Hayır.' dedi ve başımı tekrar göğüsüne zorla yasladı. KOCA EL. KAFAMDAN BÜYÜK ELİ VAR VE UZUN PARMAKLARI. O PARMAKLAR HARCANIYOR.

Benim salak yunanım tekrar filme daldığında bende onun elini iki avcumun içine almış, parmaklarıyla bana neler yapabileceğini düşünüyordum. Şaka! Tabi ki de düşünmüyorum. Ah! Küçük bir çocuğun patatesle köfteyi sevmesi gibi seviyordum onun parmaklarını... Benimkilerden bile daha fazla şekilliydi. Uzun ve ince...

'Harry seni tatmin edemedim mi?'Aniden ağzımdan çıktı. Kendimde dediğime inanamadım ve irkildim. Gözlerim kocaman açılmıştı. Dediklerim ah! Tam bir aptalım!

Harry'nin dikkatini çekmiş olacağım ki filmi bırakıp bana bakmaya başladı. Kaşları çatılmıştı. Halbuki duymamış olması için neler vermezdim. Omuzlarımdan tutup beni geri çekti ve yüzümü incelemeye başladı ama benim gözlerim ellerimden yukarı çıkmadı. En son kaşlarını çattığını görmüştüm.

'Şey..yani ben..' diye geveledi.

Biraz daha geri çekildim. 'Ah boş ver çok saçmaydı.'
Başımı kaldırdığımda güldüğünü görmüştüm. Ayak bileklerimden yakladı. 'Hayır saçma değil. Niye böyle düşündün bilmek istiyorum.'

Gözlerimi televizyona çevirdim ve kelimeleri düşünmeye başladım. Ne söylesem uygun olurdu ki? Düşüncelerini dediğinizi duyar gibiyim ama korkuyorum. Biliyorsunuz o geçici olarak patavatsız...

'El?' diye fısıldadı. O kadar güzel fısıldadı ki kendime gelmem baya bir saniyemi aldı benden.

'Bak ben içeri girdim ve sen küçük bir öpücük verdin.Ben daha fazlasını şey bekliyordum ama nese önemi yok ne kadar da saçma bir konu.' diye kıkırdadım.

Kalbim fazladan mesai yapmaya başlamıştı. Anlaşılan bir süre böyle devam edecekti. Ne gereksiz bir insanın tekiyim ben. O fazla aksiyonlu televizyon şovlarına katılıp kendimi aç bırakarak terbiye etmek istiyorum. Belki o zaman bu koca çenem kapanabilir.

'Ben seni pek fazla sıkıştırmak istemedim.' dedi gözlerinde telaş vardı. Kıvırcık saçlarını çekiştirmek istedim.

'Boş versene çok saçma bir konuydu zaten.' dedim telaşla. Yediğim boku temizlemeye çalışıyordum yine. Ağzıma tıpa falan takmalıyım. Sizce işe yarar mı?

Ayak bileğimdeki elleri hala gevşememişti. Bana gülümsedi. 'El beni arzuladığını söylemen gerekirdi. O zaman yardımcı olurdum en azından senin boşal-'

Kocaman açtığım gözlerle haykırdım 'HAYIR, hayır. Ben arzulamıyorum sadece boş konuşuyorum.'

Kalbim daha ne kadar hızlı atabilirdi? Yeşil gözleri koyulaştı ve çenesi gerildi. O zaman söylediklerimin ne anlama geldiğini anlayabilmiştim. Tanrım! Bugün buradan nefes alarak çıkabilecek miyim? Lütfen.

'Demek beni arzulamıyorsun.' dedi kaşlarını çatarak. Elmacık kemikleri bir harikaydı! Ah! Ne diyorum ben? Bir de arzulamıyormuşmuşmuşum.

'Hayır hayır öyle değil. Ben seni arzuluyorum.'

Yüz ifadesi anında değişti ve kıkırdadı. Aynı bir çocuk gibiydi. Bileklerimden yavaşça beni çektiğinde ona doğru gittim. 'Demek beni arzuluyorsun.'

Hızla koltuğun yanından tutundum ve beni çekmesini engelleyerek doğruldum. 'Harry lütfen bu konuyu kapatabilir miyiz? Canım sıkıldı ve boş konuşmaya başladım. Lütfen dışarı çıkalım.'

Kalbimin ritmi biraz daha düşmüştü. Bu işten de sıyrıldığıma kanaat getirdim ama tabi karşımda salak salak gülen Harry birazcık daha kasıklarımda bir şeyler hissetmeme neden oluyordu. Gülerken bile beni nasıl tahrik edebiliyordu ki?

Dudaklarını büktü ama gülümsemesini saklayamadı 'Hayır.' dedi. Kısa ve net.

Ne kadar kibar ve düşünceli bir sevgilim var değil mi? HAYIR. Kaba! Ona söyleyebileceğim tek kelime kaba. Aslında bir sürü var. O çok fazla küfür hakk ediyor ama yine de o benim pofuduk ayım. Sarılıp uyuyabileceğim güzel bir ayı. Ne kadar tatlı değil mi?

Yüzümü astım ve kollarımı birbirine bağladım. 'Ama neden?'

Ayak bileklerimden beni hızla çekerken yanıtladı 'Çünkü beni arzulayan birini boşalması için yardım edeceğim.'

Küçük bir homurtu çıkardım ama dudakları homurtumu yarı da kesti.
Dili her zamanki gibi -ustalıkla- dudaklarımı ayırdı ve dilimle bitmez bir kavgaya tutuştu. Ağzına doğru inlediğim de oda benimki gibi inledi. Elleri yaramazlık yapıp tişörtümün altına girdi ve karnımın üstünde daireler çizdi. Bu beni gıdıkladı ve ben dudaklarından ayrılıp kıkırdadım. Bu hoşuna gitmiş olacak ki oda hayranlıkla bana bakarak gülümsedi.

'Seni böyle saatlerce izleyebilirim Ella McNeill.'

Birden gülmem kesildi ve ben inledim. Ah! Şuana kadar adımı ve soyadımı hiç aynanda kullanmamıştı ve ben acayip derece de tahrik olmuştum.
Açık kalmış iki dudağımın arasında dilini gezdirdi ve keyifle mırıldandı.

Dudaklarımı ondan çektim ve ondan küçük bir öpücük alıp altında hızla kaçtım. O ne olduğunu anlayana kadar ayaktaydım.

'Niye ayaktasın?' diye sordu kaşlarını S şekline sokarken.

Kaşları bile öpülesiydi! Ah ne diyorum ben! Gergedanlar aşkına! Not: Hayatımda hiç gergedan görmedim.

'Belgesel izleyelim mi belki gergedan görürüz.'

Harry gözlerini devirdi ve 'Korkak.' diye tısladı.

Ona gözlerimi kısarak baktım ve ellerimi belime koydum. 'Neden korkacakmışım.'

Gözleriyle bacak arasını gösterdiğinde şaşkınlığımı koruyamadım ve gözlerimi kocaman açarak ona baktım.
Ağzım hayretle açılırken gözlerimin bir an yerinden fırlayacağını sandım. Ah! Yine başlıyorduk. Açık sözlülük ve patavatsızlık. Ne kadar romantik biri değil mi? Gözlerimi ona devirdim ve ondan uzak bir köşeye oturdum.

'Buraya gel. Beni tahrik edip kaçamazsın!' dedi konuşurken gözleri pörtletti.

O yeşil gözlerini oyup avcumun içinde oynamak isteğini dindirmeye çalışırken 'İlaçlarını içtin mi?' diye sordum.
Nefesi, kaşları, gözleri, ağız yapısı... Hepsi beni tahrik etmek için bir neden gibiydi.
Gözlerini devirdi ve televizyonu kaba diye tabir edebileceğim bir şekilde kapattı. Bana trip atıyor! Ah! Ne kadar hoş...

'Sana ne!' diye çıkıştı. Şaşırmadım ve konuşmasının saçma tarafını dinlemeye devam ettim 'Sen benim sevgilimsin doktorum değil bu konu hakkında bir daha senden bir şey duymak istemiyorum.'

Ayağı kalkıp mutfağa doğru ilerledim. Tabi ki de içmemişti. O dört salak ben sevgilimle iyi ilgilenemiyorlardı. Gelince onlara büyük bir azar atacaktım. Salaklar! Hemen derin donrucunun üstündeki ilaçları aldım ve bir bardak suyla ona götürdüm.
Tanrıya şükürler olsun ki en azından ilaçlar konusunda mızmızlanmıyo.
'iç!' diye emrettiğimde ilk küçük haplarını ağzına attı ve ardından suyunu içti.

Yanına oturdum. 'Sevgilin olduğum için soruyorum doktorun olsaydım ilaçları sana kakalar ve kullanıp kullanmadığını önemsemezdim.' diye tersledim.

Kaşlarını çatıp, koyulaşmış gözleriyle bir süre baktı. Imm enfes..
Bardağı kenara koydu.

Alışıyordum hatta alıştım. Ayrıca sevgili olduğumuzdan beri o kadar kötü davranmadı ama şuan her şeyin başıydık ve o ilaçlarını almamıştı. Gelince gerçekten hepsini tek tek azarlayacaktım. Aklıma en kötüleri getirmemeye çalışsam bile olmuyordu. Bundan daha kötüsü ne olabilir ki dediğimde hep daha kötüsü oluyordu.

Hala yüzüme bakıyordu ve pek iç açıcı bir bakış gibi gözükmüyordu. Acaba beni öldürür mü? İntihar edebilme potansiyeli varsa birini öldürme potansiyelide vardır değil mi?

'Neden öyle bakıyorsun beni öldürecek misin?' diye fısıldadım.

Kıkırdadı. Aslında ben ciddidim. 'Aslında seni nasıl yerim diye düşünüyordum.' dedi hala gülerken..

Kızardım. Koltuğun üstünde yanına emekledim ve kollarımı boynuna sardım. Beni kucağına çekti ve kulağımın altına bir öpücük bırakıp sıkıca sarıldı.

'Haklısın. Özür dilerim.' diye fısıldadı kulağıma.

Vücudumdan bir elektrik şoku daha geçerken kalbim göğüsümden çıkacakmış gibi atıyordu. Bir an göğüs kafesimden çıkıp Harry'nin kalbinin yanına gideceğini düşündüm ve bu kıkırdama neden oldu.

Harry geri çekip dudakları gülerken kaşlarını çattı. 'Çok güzel gülüyorsun.' diye mırıldandı.

Ona sokuldum ve boynuna öpücükler koyarken onun keyifle inleyişlerini dinledim. Imm bu sesler çok nefisss!

Tabi keyfimiz sadece Birkaç saniye sürdü. Sonrasında kapı kırılacakmış gibi çalındı ve Harry'nin homurdanmaları arasında ayağı kalkıp kapıyı açtım.

Liam kıyafetleriyle duş almış gibi karşımda dikiliyordu. 'Liam bu ne hal? Ne oldu sana?'

Derin nefesler alıp verirken 'El içeri girebilir miyim?' diye sordu.

El demesine mi yoksa bu halde olduğuna mı şaşırayım bilemedim. Arkadan Harry'nin ona el diyemezsin gibi çıkışları devam ederken kapıyı açtım ve onu sıcak bir gülümsemeyle içeri davet ettim.

Liam hiç koltuk görmemiş gibi kendini koltuğun üstüne bıraktı ve Harry'nin o pis terinle koltuklarımı kirleteceksin gibi çıkışları başladı. Onları dinlemek bazen gerçekten eğlenceli oluyor.

Bende gidip Harry'nin yanına oturdum ve bacaklarını iki yana açmış dili ağzından çıkmış Liam'a baktım.

'Ne oldu sana böyle?' diye sordu Harry.

'Spora çıkmıştım sonra nereden geldi bilmiyorum arkamda bir kız ordusu belirdi.'

Ben kahkaha atarken ikisi de bana öldürücü bakışlar atıyordu. Bu komik değil gibi nutukları dinlemek yerine ayağı kalktım ve Liam'a su getirmek için mutfağa yürüdüm.
Mutfağa girmeden önce Liam'ın 'Hava çok güzel dostum niye evde oturuyorsunuz?' diye sorduğunu duydum ama Harry ben mutfağa cevap vermedi sadece küçük bir homurtu çıkardı. Mutfak kapısını yarısına kadar kapattım ve aralıktan onlara baktım. Harry gözlerini kapıda gezdirdi ama beni göremedi. Ne kadar çok aksiyon yaşıyorum!

'Magazinlere onla gözükemem.'

Liam abartılı bir şekilde gözlerini devirdi ve 'Gurur yapıyorsun.'

'Hayır yapmıyorum sadece eski sevgilisine dönmüş muhtaç hasta erkek olmak istemiyorum.'

Çıldırtan Aşk-1.Kitap-(Harry Styles)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin