Heey!!! :D Comm ve votes için teşekkürleeer :D Bölümler iki günde bir yayınlanacak artık :D Eğer her gün yayınlarsam düşünme fırsatım olmuyor :D :D eheh :D Sizi seviyoooooooooruuğm :D İyi ki varsınıız :D Bana hikaye hakkında mesaj atabilirsiniz ama spoil vermem haahahahah :D Bugün söyleyecek bir şeyim yok. MULTIMEDIA DA YAPTIĞIM VİDEO VAR İZLEYİN.
Bu bölüm @FoReVeR1D26'nın :D Yorum için teşekkürleer bebeeek :D
İyi okumalar! Yorum yapmayı unutmayııın ^_^
Bi de yazım kurallarına uymadığım falan söylenmiş :P Word'de yazıyorum zaten ama arada gözden kaçmış olabilir genelde gece yazdığım için :D Yine de özür dileriim.Dün Harry'e uydurduğum saçma yalandan sonra Nora ile görüşmüş ve bana bir iş başvuru formu uzatmasını aldırmamıştım. Sadece beni oraya iş başvuru formu almak için çağırması sinirlerimi bozmuş ve kalan günü televizyon karşısında pinekleyerek geçirmiştim. Hala nasıl olur da yaşadığımı anlamıyorum? Dün sıkıntıdan ölmüş olmam gerekir ve bugün de arkadaşlarımın kürsüye çıkıp ben tabutun içideyken hakkımda iyi bir şeyler demesi gerekirdi ama öyle olmadı.
Sabaha Nora'nın aşağıdan gelen küfürleriyle uyandım ve telaşla odadan çıkıp onu saçma bir futbol maçı izlerken buldum. Korkudan altıma yapacaktım ama o gayet rahat bir şekilde bana 'Günaydın!' dedi ve küfür edip futbol izlemeye devam etti. Sabahın köründe ne futbolu diye ortalıkta dolanırken aslında hiçte sabah olmadığını saatin öğlene geldiğini gördüm.
Eskiden bu evde tek yaşadığımı anımsadım ama artık Nora'da burada yaşıyor gibiydi. Kötü günü dostum iyi günümde de yanımdan ayrılmıyor -küfür ederek- ne güzel ama değil mi?
Dün saatlerce gergedanları izleyip Harry'le mesajlaşmıştım. Eskisinden daha iyiye gidiyordu. Andy konusunu unutmuş gibiydi. Ayrıca hayranları da inanılmaz bir şekilde hasta olduğuna inanmıyor. Her yerde bunun yalan olduğu söyleniyordu. Tabi bu süre de bana nefret edenlerin sayısı bir milyon kişicik kadar arttı ama önemsemiyorum. Ya da önemsiyorum en azından Harry önemsiyor ve hala birlikte olduğumuzu medyaya duyurmuyordu. Bu bende birazcık burukluk yaratsada umursamamaya çalışıyor ve Nora'nın 'Gurursuzsun bakışlarını' hatırlamamaya çalışıyorum.
'İş başvuru formunu ne zaman vereceksin?' diye sordum yanımda hala futbol izleyen Nora'ya. Sabahtan beri ağzından tek iyi bir kelime 'Günaydın' çıkmıştı düşünebiliyor musunuz?
'Bu öğleden sonra gideceğim.' diye yanıtladı ve küfürlerine devam etti.
Ona gözlerimi devirip ne zamandır bahçeyle ilginlenmediğimi hatırladım.Aslında çiçeklerim kurumuştu ve onları çıkarıp hala yaşayanları varsa onları sulayabilirdim.
Koltuktan kalkıp dışarı çıktığımda Nora hiçbir şey demedi ve küfürlerine devam etti. Tanrım! Şu maçlar ağız sağlığı için yasaklanmalı.
Bahçe her zamanki gibi yan komşu istilasına uğramış ve çöplük diye adlandırılmış. Bu bahçe için ne kadar uğraştığım söz konusu alınınca bu çöpler benim piskolojimi bozuyor. Nerede gerizekalı diye adlandırabileceğim insanlar ya da her neyseler hep dibimde bitiyor.
Çiçeklerin yanına gittim ve özenle diktiğim çiçeklerin solup öldüğünü gördüm. Belki de hepsini söküp atmalı ve bir tane gergedan almalı sonra da boklarını komşunun bahçesine atıp gübre diye yedirmeli. Ah! Ne muhteşem bir fikir! Bu fikir karşısında Einstein'ı geçmiş oldum (!).
Evin yanındaki küçük dolaptan poşet ve eldiven aldım. Eldivenlerimi elime geçirip poşeti aldım ve özenle dikmiş olduğum çiçekleri küfrederek çıkarıp poşetin içine attım. Daha çok işim vardı çiçekleri çıkardıktan sonra çöpleri toplayacak, çimenleri biçecektim. Aslında gergedan fikri de aklımda yer etmişti.
Hiç sorunlar azalmıyordu. Tam rahatladık diyorum şimdi de iş çıktı başıma! Ve büyük ihtimal Harry çalışmamı istemiyor. Ve ben yalan söyledim! Çok güzel! Gerçeğin elinde sonunda ortağını çıkacağını bile bile niye yalan söylüyorum ki? Niye bir saçmalığın ortasında akıp gidiyorum! Dur demeliyim ve her şey boka dönmeden gerçekleri söylemeliyim. Nora'ya bile Harry'nin bu işe karşı olduğunu söylemedim. Nasıl biri oldum anlamıyorum ki? Ben böyle değildim. En azından hiç yalan söylemezdim, aşık olduğum adama asla yalan söylemezdim.
Birkaç çiçek dışında hepsini poşetin içine postalamış ve öylece baka kalmıştım. On tane çiçekten üç tanesine baka kalmıştım. Çiçek bile bakamıyorken yaşamak pek anlamlı değil! Asıl konu çiçek bile bakamıyorum nasıl çalışacağım ki? Ama ne zamana kadar böyle devam edeceğim? İki senelik ekonomi diye adlandırılan saçma sapan bir bölüm okumuş bir insandım. Gayet iyi işler bulabilirdim ama çalışmak istemiyordum. Bunca zaman o saçma anketlerle para kazandım ama onlarda suyunu çekti. Poşeti hırsla yere attım ve kulağıma gelen kıkırtılara doğru döndüm.
Gördüğüm kişiyle gözlerim kocaman açılmış topraklı eldivenlere aldırmadan çığırarak koşmuştum.
'TOM!'
Tom her zamanki haliyle-dövmeleriyle- karşımdaydı. Ona sıkıca sarıldım. Oda sarılışıma birazcık şaşkınlıkla cevap verdi.
'Burada ne arıyorsun?'
Dudak büktü ve her zamanki gülümsemesini takındı. Yanındakini göstererek 'Birini getirdim.' dedi.
Yanındakini o zamana kadar fark etmemiştim. Garip saçları vardı siyah, güneş gözlükleri gözünü kapatıyordu ama ağız yapısı bana birini anımsatıyordu.
Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım.
'Bay Styles demek sevgilinizin evine kamufle olup geliyorsunuz!' dedim kırgınlığımı belli edecek bir ses tonu ile.
Bana sarıldı. 'Neye kızgınsın sen?' diye fısıldadı yanağımı öperken.
Imm. Aslında dudak fena olmazdı. İçimdeki azgın gergedan homurdandı 'Bu kadarı ile yetin ey insan!'
'Hiç. Hiç sadece çiçeklerim.' dedim bahçeye bakarken.
Omuz silkti ve elimdeki eldiveni çıkartıp elimi sıkıca tuttu. ' Sana daha iyilerini alacağım.'
Ona gülümsedim ama eli elimde karıncalanma yaratmış ve kasıklarımla bir bağlantı kurmuştu. Fena halde etkilenmiştim. Elini bırakmadan arkamızda ki Tom'a döndüm.
Kaşlarımı çattım.
'O kadar olay oldu nerelerdeydin? Kendini özletmeyi çok iyi beceriyorsun!' diye tısladım. Harry kıkırdadı.
Tom her zamanki gülümsemesini takındı.
'Eşim ve kızımla küçük bir tatile çıktık ve tüm olaylar o sıra oldu! Şansı görebiliyor musun? İzlemek için nelerimi verirdim!'
Harry omzuna yumruk attı.
'Hadi gelin! Size kahve yapayım. Nora'da bizde!'
Tom kıkırdadı. 'Çok fena eğleneceğiz.' dedi içeri girerken.
Ben bardaklara sıcak suyu dökerken Harry siyah peruğunu benim başıma takmış ve dalga geçiyordu. Dalgası görülmeye değer biçimde güzeldi. Eskiden 'Ella ile dalga geçme!' diye bir kuralımız varken şimdi onun benimle dalga geçip gülmesi o kadar güzel geliyordu ki. Hepsi beni biraz eskiye götürüyor ve aslında o kadar da eskide kalmadığını hatırlatıyordu.
Tom eve girer girmez Nora onun ağzına dalga geçilecek bir şey vermişti ve daha onlar eve geleli on beş dakika olmasına rağmen sinir katsayısı yükselmişti ama aslında hakk ettiğini düşünüyorum çünkü bu kadar fazla küfür bir bayana yakışmıyordu. Eve girdiğimiz de Nora bıraktığım gibiydi ve futbolculardan birine 'Bacaklarının arasındaki seni erkek yapmıyor- seni fahişe!- Ben sana topa vurmayı öğremi öğrettim – Topa öyle mi vurulur' gibi tabirler kullanınca Tom'da bayağı gülmüş ve onla 'Erkek Nora.' diye dalga geçmişti.
Harry centilmenlik yapıp tepsiyi aldı ve içeri götürdü. Bende hazırladığım küçük kapkekleri alıp arkasından yürüdüm.
Tom hala Nora'ya bakıp gülerken Nora -sinirden- kızarmış bir şekilde sakince maç izlemeye devam ediyordu. Bir an onun bu haline üzülüp Tom'a ölümcül bakışlar attım ve oda en azından birazcık kendini topladı. Nora şu sıralar ultura gergindi ve onu daha gergin yapmamalıydı. Sonra ben çekmek zorunda kalacaktım!
Harry oturduktan sonra beni de kolumdan tutup kucağına çekti ve ben bacaklarına oturmak zorunda kaldım. Harry sırıttı ve iki koluyla beni sardı. Kalbim mutluluk dans ederken içimdeki gergedan vals yapıyordu. İki kolumu boynuna doladıktan sonra kıkırdadım. Harry başını aşağı eğdi ve dudakları dudaklarımla buluştu.
AMA BİZE RAHAT YOK!
Tom hemen atıldı 'Gidin kendinize bir oda bulun!'
Nora abartılı bir şekilde güldü ve biz dudaklarımızı ayırdık. O an ne olduğunu anlamadım ama Tom Nora'ya bakıp gülerken Nora başını eğmiş gülümsüyordu ve kıpkırmızıydı.
Harry'le birbirimize bir bakış attık ve ikimizde aynı tepkiyle onlara baktık.
Tek anladığım Nora'nın sinirden kızarmadığıydı.
Harry'le Tom'u evlerine yolladıktan sonra soluğu Nora'nın yanında aldım. Neler olduğunu Harry'de bende acayip derece de merak ediyorduk. Nora köpeğini kaybetmiş çocuklar gibi televizyona bakıyor ve gözlerini benden kaçırıyordu. Demek öyle! Hızla televizyonun karşısına geçtim ve ona bakışlar attım. O ise her zaman ki gibi duygusuz bakıyordu ama onda değişik bir şey vardı. MUTLUYDU! Sabah küfür eden insancık şimdi niye mutluydu ki?
'Söz ver.' dedi Nora.
İçimden anlatacağı için Tanrı'ya teşekkür ettim ve koşarak yanına gidip. 'Neye söz vereceğim?' diye sordum.
'Kimseye söylemeyeceksin! Özellikle o kıçı kırık sevgiline.'
Kıçı kırık sevgilime aldırmadan söz verdim ve iki kulağımı da açarak onu dikkatle dinlemek için hazırlandım.
'Bowling oynuyorduk, sen Harry'le tanıştın. Hatırlıyor musun?' dedi sakin ve yavaştan aldığını belli eden bir ses tonu ile.
Güldüm. Nasıl unutabilirdim ki? 'Evet.'
'Tom'dan o zaman hoşlandım.'
Gözlerimi kocaman açtım 'NORA O EVLİ!'
---------------
Hava bugün her zamankinden daha güzeldi. Harry beni havuza girmek için evlerine çağırdı için ona gittim.Güneşin tadını çıkarıyorum demek isterdim ama yan şezlongda üstsüz bir Harry yattığı için bunu demek pek normal olmaz. Harry'nin tadını çıkarıyorum. Evde kimsenin olmaması iyi olmuştu çünkü çocuklar bana düşman gibi davranıyor, sevgilileri ile ittifak kuruyorlardı. Bu pek hoş değildi. Harry ne kadar bahsetmese de onunda hoşuna gitmediğini biliyordum.
Geldiğimden beri Harry bikinime laf atıp duruyordu. Aslında pek açık değil gibi bir şey diyemem normal bikini işte ama o her zamanki gibi sorun yaratıyordu. Bana 'HİÇ GİYMESEYDİN!' gibi bir tabir kullandığına hala inanamıyor ve güneşin altında yanıyordum.
Burada güneşi görmek çok zordu ve biz yine hapishane duvarlarının arasında güneşin tadını çıkarıyorduk ya da Harry'nin. Nora onla bu konuyu konuşmayacak mısın diyip duruyordu. Onada kızgınım! Her neyse. Konuşmayı düşünüyorum ama nasıl bir tepki verir hala çözebilmiş değilim ve onu çözememek bir ayrı sorun.
Harry güneş gözlüğünün altından bana baktı 'Dünkü rezalet neydi öyle?' dedi ve benim tarafıma döndü.
'Hangi rezalet?' diye sordum.
Neden bahsettiğini tabiki de biliyordum! Ama en yakın arkadaşıma bir söz verdim ve tutmalıydım. Ona söylememem için özellikle tembihlemişti. Yani ona ihanet edemezdim.
'Nora ve Tom resmen flört ediyorlardı. Tom evli!' dedi doğrulurken.
'Saçmalama Nora öyle bir şey yapmaz Tom'da yanlış anlamışsın.'
Harry umursamaz davranıp ayağı kalkıp gerinde ve sonra bana doğru eğilerek.
'Küçük tüysüz yumağım benimle yüzer misin?'
Bu kadar yakınımda olması kalp atışımı hızlandırırken gözlerini görmek için gözlüğünü yukarı doğru çekip başının üstünde durması için sabitledim. Dudakları gülmek için kıvrıldığında küçük bir öpücük bıraktım.
'Tüy yumakları su almaz mı?' diye sordum şakaya vurarak.
Gözleri vücudumda gezdiğinde kalp atışım biraz daha arttı. TANRIM ÖLMEDEN HAVUZA GİREBİLECEK MİYİM?
'Ben seni korurum.' diye fısıldadı.
İnlememek için zor durdum. Fısıldayınca daha seksi oluyor.
Ben anlamadan beni kucağına aldı ve küçük bir çığlık attım. Havuza ilerlerken telefonum çaldı. Harry gözlerini devirip beni yere bıraktı.
'Sen gir bende şimdi geliyorum.'
Koşarak telefonumu aldım ve Nora'nın tek nefeste söylediklerini dinledim:
'Ella ben Nora. Sana kötü bir haberim var. Kafe vardı ya ona iş başvurun kabul edilmedi ama iyi haber benim edildi. Sakın üzülme ben bir şey yaptım. Senin işe ihtiyacın var biliyorum ben Green İşletmeleri var ya oraya senin iş başvurunu verdim.'
İŞTE ŞİMDİ SIÇTIM!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıldırtan Aşk-1.Kitap-(Harry Styles)
FanficAşkı, Sevinci, Mutluluğu, Acıyı, Nefreti, Üzüntüyü, Kıskançlığı Beraber yaşayacağınız bir hikaye... Harry Styles zor zamanlar geçiriyordur ve gün geçtikçe çekilmez biri haline dönüşüyordur ama onun yanında olmaktan bıkmayacak ve onun bu çekilmez hal...