Aradan bir hafta geçmişti. Bir haftadır Burak'la sevgili rolü yapıyorduk. Alper'le konuşmuyor, muhatap olmuyordum. O da halinden memnun bir şekilde o kızla konuşuyordu. Ayrıca da geçirdiğimiz bir hafta boyunca gereğinden fazla popülerleşmişti. Bora'ya tüm yaşananları gerçekleriyle anlattım. Burak'la sevgili olmadığımızı falan. Bu haberi çıkarana o da çok sinirlenirken Burak'la sevgili rolü yapmamızı çok saçma buldu. Alper'le yaptığımız tartışmada Alper'e sinirlendi.Sabah gözlerimi açtığımda direk saate baktım. Alarmımın çalmasına daha çok vardı. Ben de erken uyandığım için duşa girdim.
Saçlarımı kuruttum ve düzleştirdim. Okulda hemen hemen kimse okul kıyafeti giymiyordu. Sadece siyah okul pantolonunu giyiyor üstünü serbest giyiyordu. Bende siyah ve kan kırmızısından oluşan bir tişört giydim. Gözlerime rimel sürdüm. Soğumaya başlayan hava yüzünden polar, siyah kapşonlumu giydim.
Erken kalkmanın avantajıyla mutfağa indim. Tahıl gevreği hazırladım ve yedim. Çantamı alıp çıktım.
Yoldan geçen sevgililerle aklıma -nedenini bilmiyorum- Alper geldi. O kızla sürekli konuşması, vakit geçirmesi.
Okula girmiş kata çıkmış ve sınıfa doğru ilerliyordum. Kapıda Alper ve hâlâ adını bile bilmediğim o kız vardı. Ah çok oluyordu bu kız artık.
Kız yanımdan geçip giderken Alper tam sınıfa girecekti ki, "Hey!" diye seslendim. Bir anlık duygularımla birlikte, "Bu kız kim Alper?"
"Seni ilgilendirmez." Aslında doğruydu beni ilgilendirmezdi. Ama madem sormuştum devamda etmeliydim.
"Kim ya bu kız?" diye yineledim sorumu.
"Çok mu merak ettin?"
"Hayır sadece bana laf söyleyen birinin kendi
sürtü- şeyinin olması bana soru sorma hakkı kazandırıyor.""Hop! Düzgün konuş."
"Sen bana söylerken iyiydi. Şimdi ben seninkine söyleyince mi bir şey oluyor? Hayat gerçekten siz erkeklere güzel. Olan kızlara oluyor."
"Doğruyu söyle. Kıskandın mı beni?"
"Ha?" diye bir ima çıkarken ağzımdan Alper'in lafına takılmıştım. Neden kıskancakmışım ben onu?
"Hayır kıskanmadım."
"Kıskandın."
"Ben neden kıskanıyım ki seni?"
Aniden duvardan doğrulup beni ne olduğunu anlamadan duvarla kendi arasına aldı. İki elinide duvara dayamıştı. Sanki parmaklıkların ardına düşmüştüm. Kıpırdayamayacağım bir haldeydim.
Nefesi tenime deyiyordu. Hem kendine has kokusu hem de parfümünün kokusu birbirine karışıyordu. Mükemmel bir koku beni çevrelerken sonunda kendime geldim ve o mavi gözlerinin içine bakabildim.
"Ne yapıyorsun sen be?" dedim.
"Kıskanıyorsun di mi beni?"
"Hayır kıskanmıyorum."
"Kıskanıyorsun."
"Hayır." dedim birden doğruldum. Keşke duvara yaslı kalmaya devam etseydim. Şu an aramızda belkide milimler vardı. Gözleri gözlerime çok yakındı. Ve gözleri...
Nefesi artık tenime deymiyor, direk yapışıyordu. İkimizde susmuştuk. Hadi bir şey söyle.
Ha? Ne yapıyordu bu? Aramızda zaten yok denebilicek mesafeyi kapatıyordu. Alper bana daha çok yaklaştı. Ve ben duvara doğru onun gelişiyle geri gidiyordum. Ve kafam duvara deydiğinde daha fazla kaçamıyacağımı anladım. Ama buna izin veremezdim. Tam Alper'i ittircekken
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçindeki Sen
Dla nastolatkówHayatının geri kalanını abisiyle yaşayan, Üzüntülerine, kırgınlıklarına ve hayatın zorluklarına rağmen hayata sımsıkı tutunan Defne. Fedakar,merhametli,gerçek bir dost ve asi! Hayatı boyunca önüne çıkmış en büyük engeli aştığını düşünüyordu... Tâki...