17. BÖLÜM "EL CAPITAN"

930 40 8
                                    

"Zor olan şey, görkemli olan şey insanın kendisi olmasıydı, zalim ya da tehlikeli biri olsa bile; özellikle de zalim ve tehlikeli biriyse.İnsanın hayvan olduğunu gizlememesi cesaret isterdi. Öte yandan, olduğundan fazla hayvani de görünmemeliydi.İnsan o yoldan giderse, abartmaya ya da mış gibi yapmaya başlarsa ikiyüzlü birine dönüşürdü."

-J.K. ROWLING

Bölüm Şarkısı; Adele-When We Were Young

~~~

*imge*

Öyle bir an gelir ki, dünyanın dönüşünün hızını olduğundan da yavaşlatmak, zamanı durdurmak ve akrep ile yelkovana savaş açmak istersiniz. Böyle bir zaman tüm hayatınızda iki bilemedin üç kere gelir kendi zannımca.

İşte tam şu anda durdurmak istedim zamanı. Gözlerime bakan o tatlı hareleri sanki manyetik bir enerji gönderiyordu bedenime. Tüylerim tek tek dikelmekten zevk duyuyor, onda aynı etkiyi yaratabiliyor muyum merakı ağzımın kurumasın sebep oluyordu.

Öpmek istedim.

Sadece o an nerede olduğumuzu umursamamak ve öpmek istedim. Üç günlük dünyada, o an istediğim şeyi yapsam ne kaybederdim ki?

Tek bir adım atarak ona iyice yakınlaştım. Dudaklarının alaca sıcaklığı dudaklarıma vururken, gözlerimi gözlerinden çektim ve derin bir nefes aldım. Fazla yakınındaydım ve bu açıdan sonra gözlerinin içine bakmak, utanmama sebep olacak, biliyorum.

Bu yüzden gözlerine bakmadım. Kırmızı parlatıcılı dudaklarımı onun dolgun, şekilli dudaklarına bastırırken gözlerim istemsizce kapandı. Ellerim ceketini sıkarcasına yumruk haline büründü ve eşzamanlı olarak derin bir nefes aldım.

Ellerim ceketine öyle bir kenetlenmişti ki, sanki geri çekilip kaçmasından korkarmışlar gibi, ellerim benim yerime karar vermişlerdi. Kaşlarım çatılırken, beklemediğim bir şey oldu. Deniz'in kocaman elleri belimden tutup beni kendine bastırdı ve hırçın dudakları üst dudağımı yakaladı. Bir eliyle boynumdan tutarken diğer eli ile beni kendisine daha çok çekti zaman benim aleyhime işledi.

Keşke tam şu anda zamanı durdurup başka bir bakış açısından fotoğrafımız çekilseydi de onu sonsuza dek saklayabilseydim.

"Seni seviyorum."

Yıllarca bu cümleyi duymayı bekledim. Deniz'den, babamdan...

"Ben," bir adım geri çekilip gözlerine baktım ve ellerimle kendimi yelledim. Ateş bastığından yüzümün pancar rengine büründüğüne adım kadar emindim.

"Ben de seni seviyorum." Gözlerinin ışıltısı gülümsetiyordu beni. Öyle güzel bakıyordu ki bana, daha önce bir tek annemin bana böyle baktığına eminim. Sanki kırılmak üzere olan camdan bir gülmüşüm de, sert bakarlarsa çatlarmışım gibi bakıyordu bana. O kadar naif, o kadar güzel.

"Sıcak çikolata içelim mi?" Ani sorusu ortamın havasını dağıtırken yutkundum ve raflara dönüp gülümsedim. "Olur!" Oz Büyücüsünü yerine koyarken başka kitaplar aradı gözüm. Eski ama orijinal kitaplar.

Bu sırada güzel bir yer aradım. Kitapların dizilişine, boylarına ve konumlarını inceleyerek gözüme uygun bir yer kestirdim. Oz Büyücüsünü koyduğum yerden çıkartıp beğendiğim yere koydum ve yanında bir kitaplık yer açtım. Arkamı dönüp Denizin ne yaptığına baktım. Sahafın kafe bölümünde sıraya girmiş sıcak çikolataları sipariş etmek üzere bekliyordu.

Ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesimi bırakarak çantamı önüme doğru çektim ve içinden Gölge'yi çıkardım. Kendi kitabımı.

Aylar öncesinde yazdığım mektuplardan Deniz için olanı kitabımın arasına koydum ve kitabımı Oz Büyücüsü'nün yanına yerleştirdim.

Delalamın *tamamlandı*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin