8. Bölüm "DUYGUSUZ DUYGULAR"

3K 146 18
                                    

"Yalnızız.. ikimizin de sıcağı öksüz artık! hayatı yaşanır kılmak adına, yalancı süslerle bezemeye çalışıyoruz zamanı.. yarınlara ikinci el mutluluklar ısmarlıyor, her yarını dün ettiğimizde koca bir hiçle uyanıyoruz..

Olmadık insanlarla üç kuruşluk muhabbetlere oturuyor, tebessüm bile etmeyeceğimiz şeylere kahkaha atıyoruz..

Ama merhemimizin adı; zaman..

tutkal kıvamında susuşları yalnızlığın keskin tineriyle inceltip, kendi kendimize mırıldanmalara çevirdiğimizde, dudaklarımızdan dökülen yalnızca; 'ne yaptım?'

Ne yaptık biliyor musun?

belirsiz bir zamire sürüldük.. aşkın hiçbir eylemi, çekilmez bu zamirle!"

Peyami Safa - Yalnızız

Bölüm Şarkısı: Sia / Big Girls Cry - İlyas Yalçıntaş / İçimdeki Duman

~~~

Bir hafta.

Tam tamına bir hafta.

Ateş mavisi gözleri göremedikleri, koca bir hafta.

Kalplerin can çekiştiği 168 saat.

Ne yaptılarsa uyanmamıştı minik melek.

O narin vücudu kaldıramıyordu bu kadar darbeyi.

Sağ göğsüne saplanan silecek, akciğerinin bir bölümünü parçalamıştı. Bu nedenle cihazlarla nefes alıyordu. Sol ayak bileği hasar görmüştü ve kafasına ağır darbe almıştı. Doktorlar uyanmasının mucize olduğunu söylese de bizler ümidimizi kesmemiş, sadece bekliyorlardı.

Sadece bekliyorlardı....

Ancak bu bekleyişin yalnızca iki sonucu olabilirdi. Ya mutlu olup geçmişi unutacaklardı, ya da hayata küsüp intikam uğruna yaşayacaklardı.

***

Yaşam zordu. hayat bir sınavdı. Korkular, beden uykuya girince ruha saldırırdı. Araf'ın nasıl bir yer olduğunu yalnızca iki dünya arasındakiler anlatabilirdi. Kimse uyandığında orayı tarif edemezdi, dili varmazdı.

Asılsız gerçekler kana bulanıp sırra kadem, yok oldu. Genç kızın ruhu, bedenini terk etmemek için savaşıyordu. Kırmızı dosyanın üzerine siyah kaşe basıldı. Dava kapandı. Kız sustu. Kız değişti. Kız bilinçlendi.

Ancak dışarıda olaylar rayından çıkmak üzere hareketlenmeye başlamıştı.

Kızlarının yoğun bakımda olduğunu öğrenen Kerem ve Koray, arabaların üzerinden tabir-i caizse atlaya atlaya gidiyorlardı hastaneye.

Kerem'in içindeki korku gün yüzüne çıkarken, Koray'ın kalbi pişmanlıkla çarpıyor ve minik kızına bir şey olacak diye ödü kopuyordu.

Hastaneye ulaştıklarında tanıdık simaları görünce telaşla kaşları çatıldı Keremin. Genç ortağı Yağız'ın ailesi buradaydı.

Yalnızca annesi ve babası da değil, neredeyse bütün aşiret buradaydı. Altunay aşireti haberleri duyar duymaz ilk uçakla Amerika'ya gelmişler ve yaklaşık 13 saatin sonunda hastanede oğullarının başında duruyorlardı.

Mert, uyanmıştı. Ve sol bacağındaki kırık ve başındaki yarık dışında hiçbir şeyi yoktu.

Kalabalığa doğru ilerlerken, Yağız'ın babası Necat Ağa, öfkeli gözlerle kendilerine bakıyordu. Koray daha fazla dayanamadı. Öfke ve telaşla harmanlanmış sesi, hastanenin bulundukları katını dört bir yandan sarstı.

Delalamın *tamamlandı*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin