5. Bölüm "SON KİBRİT ÇÖPÜ"

2.9K 155 15
                                    

"Zihnimden babamın, annemin sevgisini çıkardın! Kardeşimin mezarı gönlümde idi, onu da unutturdun! Şimdi hayali de, kendi de kara topraklarda yatıyor. Mezarını görmeden, hatırıma gelmiyor. Ne uykum kaldı, ne iradem kaldı, ne bir şeyde arzum kaldı. Kendinden başka, gönlümde bir şey bırakmadın! Şimdi de kendini elimden alacaksın, hem de müjdesini kendin getiriyorsun. Kalbini yaracaktın da bana bu merhameti, bu insafı mı gösterecektin?"

-Namık Kemal - İntibah Vatan Yahut Silistre

Bölüm Şarkısı: AURORA / Winter Bird

~~~

Hayatın gerçekleriydi yaşananlar. Belki de değildi. Gözleri uzaklara dalan birinin, yakınlarda olmayan bir hikayesi vardır. Mia'nın da öyleydi.

Ancak, hikayesi o kadar uzak sayılmazdı.

Piyano'nun başına geçen genç kız, geçmişi anımsadı bir an için. Amcasının o güzel sözleri ilişti kulağına. Sanki yeniden söylüyormuş gibi açtı kapağını klavyenin. Tozlu tuşlara yerleştirdi parmaklarını. Ve notalar duvarlara çarpıp kulaklarına ulaştı.

Boğazını temizledi ve sözler odanın dört bir yanında yankılandı.

Walking in my sleep

Rüyamda yürüyorum

Like the naked trees

Yaprak dökmüş ağaçlar gibi

Will they wake up again?

Onlar tekrar uyanacak mı?

Do they sleep, do they dream?

Onlar uyur mu, rüya görürler mi?

Feel it as the wind strokes my skin

Rüzgar tenime vuruyormuş gibi hissediyorum

I am moved by the chill

Soğuk tarafından savruldum

Hear the winter bird sing

Kış kuşunun ötüşünü duydum

Parmakları âhenkle dans ederken, sesi etrafını sarıp dağılıyordu. Ayakları pedallara yeri geldiğinde dokunuyor, seslerin yankı yapmasına neden oluyordu.

Sesi duyan Kerem ve Yağız şaşkındı. Yağız, böyle bir ses duyduğu için şaşkındı. Koray ise çok uzun zaman sonra o günün geldiğini fark ettiği için.

Elindeki bilgisayar çantasını hızla yere fırlatıp merdivenlere koştu. Ne olduğunu anlamayan Yağız ise çantasını yere bırakarak seri adımlarla merdivene ilerledi.

Kerem, siyah kapının önüne geldiğinde durdu. Sessizce kapıyı araladı. Tam tahmin ettiği gibi simsiyah odanın ortasında parlayan beyaz piyano'dan geliyordu ses.

Hayır, onu etkileyen piano değildi. Onu etkileyen kızının büyüleyici sesiydi.

My tears are always frozen

Gözyaşlarım her zaman donuk

I can see the air I breathe

Nefes aldığım havayı görebiliyorum

But my fingers painting pictures

Ama parmaklarım resimler çiziyor

On the grass in front of me

Önümdeki çime

Lay me by the frozen river

Beni donmuş nehre yatır

Where the boats have passed me by

Teknelerin beni es geçtiği yere

All I need is to remember

Tek ihtiyacım hatırlamak

How it was to feel alive

Canlı hissetmenin nasıl olduğunu

Adam büyülenmişti. Hayır, adamlar büyülenmişti.

Dört sene sonra, aynı yerde, aynı şarkı ve aynı elbiseyle oturan kızı, göz kamaştırıyordu. Simsiyah odada nur gibi gözüküyordu kızı, beyaz tüller içinde.

Simsiyah odada nur gibi gözüküyordu kızı, beyaz tüller içinde

İki adamda dayandı kapı pervazına. Dinlediler kızın acılarını akıtışını.

Silent things, violent chase

Sessiz şeyler, şiddeti izliyor

We are dancing again

Biz tekrar dans ediyoruz

In a dream, by the lake

Bir rüyada, gölün orada

Ah...

Ah...

Ve sesi yükseldi kızın. Acılarını haykırdı siyah odaya. Geçmişini boşalttı dört duvara. Dertlerini paylaştı, beyaz piyanosuyla...

Rest against my pillow like the aging winter sun

Rest against my pillow like the aging winter sun

Yastığıma yaslanıyorum tıpkı eskiyen kış güneşi gibi

Only wake each morning to remember that you're gone

Her sabah uyandığımda yalnızca senin gittiğini hatırlıyorum

So I drift away again

O yüzden tekrar uzağa sürükleniyorum

To winter, I belong

Kışa, başladığım yere

Ah...

Ahh...

Ve sesler durdu. Bakışlar üçüncü şahısa döndü. Koray ATLAS, gözünden süzülen pişmanlık ve vicdanla harmanlanmış damlalar ile kendine bakıyordu. Kolları açık bir şekilde, kızının sarılmasını umarak. Yüzsüzlüğünü umursamadan. Geçen 16 yılı umursamadan. Kelimelerin ağırlığını umursamadan. Kızının anılarındaki boş baba resminin verdiği hisleri umursamadan açtı kollarını.

Fakat kızın kalbi o kadar çok kırılmıştı ki, artık kırılacak bir kalbi kalmamıştı.

Delalamın *tamamlandı*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin