3 hafta sonra....'' Kızım şunu düzgün yoğursana ! '' diyen babaanneme göz devirip '' Yamuk gibi mi oradan bakınca babaanne daha nasıl yapayım !?'' dedim. Ben böyle diyince koluma cimcik atıp '' Cevap verilmez öyle babaanneye . Daha hamur yoğuramıyor ama çene maşallah ! ''dedi. Derin bir nefes alıp yaptığım işe döndüm.3 gündür babamların yanındaydım. Afran bey iş için şehir dışına çıkmıştı ve ısrarlarıma rağmen beni yanında götürmek yerine ' ya babanlar ile kal yada annemler ile 'diyerek iki şık sunmuştu. Tabi bende babamla çok sık görüşemediğim ve Liyan ile aramız tamamen düzelmediğinden burayı tercih etmiştim. Her şey çok güzel devam ederken babaannemin 'kalk kız sana az iş öğreteyim' demesi benim yanlış tercih yaptığımın kanıtı olmuştu.Temizliğinden yemeğine danteline 3 günlük kısa sürede ne var ne yok sıkıştırmış şimdi ise hamur ile uğraştırıyordu. İçimden Afran'a beni yanında götürmediği için söylenirken bir yanda da onu çok özlediğimden yakınıyordum.Bir aksilik olmazsa 2-3 güne dönecekti. Yumruk yaptığım elimi hamura geçirdiğim sırada telefonum çalmaya başladı.Elimi hızla çekip yandaki beze silip yerimden kalktım. Babaannem arkamdan söylenirken ben hiç takmadan masanın üzerinden telefonu aldım. Arayanın Afran olduğunu görünce sırıtarak telefonu açtım. '' Efendim.'' dediğim sırada mutfaktan çıkmıştım. '' Hayret düzgün açtın telefonu başımıza gelecek var .'' diyen Afran'a görmeyeceğini bildiğim halde göz devirdim.'' Neyse , neyse. Eee ne yapıyorsun ? '' diye devam etti. '' Babaannem hala iş yaptırıyor bana aynı yani. Sen ne yaptın ? '' dedim.'' Koşuşturmaca işte.Uçağa bineceğim şimdi onu haber verecektim. 1-2 saate oradayım.'' dediğinde '' Hani 2-3 gün daha vardı? '' diye sordum.'' Beklediğimiz adam bu gün geldi. Hallettik her şeyi sabahtan.'' dedi. '' Hı anladım.'' dediğimde '' Bir şey diyor musun uçağa alımlar başladı ? '' diye cevap verdi. '' Dikkat et kendine . Görüşürüz hadi.'' dedim. Cevap vermesine fırsat bırakmadan telefonu direk kapattım.Telefonu kenardaki masanın üzerine bırakıp hoplaya zıplaya mutfağa gittim.Babaannem bu şen şakrak halimi görünce '' Ne oldu kız ne bu hal ? '' diye kaşlarını kaldırarak sordu.'' Afran'ın işi erken bitmiş 1-2 saate gelecekmiş.'' dedim sırıtarak.Bunun üzerine Banu halam '' Bu da kocacı çıktı anne.'' dedi.Babaannem örtüsünü düzeltip '' Senide biliyoruz. Her neyse geçin işlerinizin başına.''dedi.
Kapının çalmasıyla yerimden fırlayıp kapıya koştum. Kapıyı açtığımda karşımda Cüneyt'i görmemle suratımı astım. '' Ay sendin demek ! '' diyerek kenara çekildim. Cüneyt, Banu halamın 11 yaşındaki yaramazlık sınırlarını zorlayan çok bilmiş oğluydu. Anca tanışma fırsatımız olmuştu çünkü ben buraya geldiğimde halam çok yaramaz olmasından dolayı çoktan onu yatılı okula yollamıştı. Ben buradayken o okuldaydı . Zaten yazında annemin yanındaydım.Eniştem hafta sonu sonu dönecek olduğu için Cüneyt'e de izin almışlardı. İş için sürekli Azerbaycan'a giden eniştemi bende sadece resimlerden görmüştüm. '' Kocanı mı bekliyordun ? Gelse de bende seni alan yürekliyi görsem ! '' dediğinde '' Çok konuşmada geç elini yüzünü yıka halam kızacak sonra ! '' diyerek onu içeriye postalamıştım. Giderken bana dil çıkartmasıyla gözlerimi devirmiştim. Afran'ı tanımadığından ve evli olduğuma kafayı taktığından bana sürekli laf yapıyordu. Sıkıntıyla iç çektim. Afran aramış indiğini haber vermişti. Hala gelmediğinden içim içimi yerken aramamak için kendimi zor tutuyordum. Ararsam kendi kendine tavırlara gireceğini ve dilinden kurtulamayacağımı geçtiğimiz günlerde öğrenmiştim.Ben böyle düşünürken halamın '' Kız Polen gel de yardım et ! Hem kim geldi ?'' diye bağırmasıyla yanına gittim.'' Oğlun geldi. Hem ben yokken kim yardıma geliyor hala sana? Yani az oturmamla kalk demen bir ! '' diye söylenirken verdiği tabakları masaya diziyordum.Halam '' Oturmaya alışma diye yapıyorum işte ! Kaç yaşında kızsın fırıl fırıl dönmen lazım evde, sen otur anca.'' diyince ona dil çıkarttım. Ben tabakları dizmeyi bitirdikten sonra halam '' Kapı çalıyor git bak .'' dediğinde '' Çok biliyorsun sen hala .'' diyerek ona parmak sallaya sallaya kapıya gittim.Arkamdan gülmesine aldırmadan kapıyı açtım. Bir an için Afran'ın geleceğimi unuttuğum için kapıda onu görünce şaşırdım. Üzerimden şaşkınlığımı atınca '' Hoş geldin ! '' diyerek boynuna atladım ki bu hareketimi bende pek beklemiyordum.'' Hoş buldum.'' dedikten sonra hızla kollarını doladı fakat daha 1 dakika geçmeden '' Biri görecek şimdi ayıp olur çekil bakayım.'' dediğinde yanağına bir öpücük bırakıp geri çekildim.Tam içeriye girecekken Cüneyt'in birden önümüze atlamasıyla durduk. Bana kaş göz işaretleriyle Afran'ı işaret diyordu. '' Ne kaş göz yapıyorsun ? '' diyerek sorduğum da '' Bu mu şimdi kocan ? '' dedi. Ben cevap vermeden Afran olaya müdahale edip '' Evet delikanlı kocası benim . Ne vardı ? '' dedi. Cüneyt şöyle bir süzüp '' Ya abi sen bunu nasıl aldın ? '' diye sorunca '' Ya sen çekilsene şuradan. Hala al şu oğlunu ! '! diye bağırdım.Tabi benim bağırmamla halam mutfaktan çıkıp '' Kız ne oldu ? Aa Afran hoş geldin oğlum.'' dedi. Afran'da '' Hoş buldum.'' diyerek cevapladı. Banu halam Cüneyt'e bakıp '' Sen geç bakayım içeriye ! Bağırtma diyorum sana Polen ablanı yürü hadi.'' diyerek onu kovalayıp devam etti '' Açsındır sen oğlum . Babamla abimi de çağırayım . Geçin siz. Annem içeride.'' dedi.Halam yanımızdan gittiğinde Afran bana dönüp '' Bu çocukta ne kadar çabuk büyümüş. Ben bir kere gördüm onda da emekliyordu.'' dedi. Salon kapısını açarken '' Keşke hep öyle kalsaymış.'' diyerek kıkırdadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aykırı ( DÜZENLENİYOR)
RomanceRenkli ışıkların altında süren Amerikan rüyası bir anda zorlu bir sürece girer