Afran Serger
Elimi yan tarafa attığımda çarşafa değmesiyle irkilip gözlerimi açtım. Yüzüstü yattığım yastıktan kafamı kaldırıp sol tarafıma döndüm. Polen'in yattığı yere bir kez daha bakarak iç çekip gözlerimi yumdum. ''Bir sabahta yerinde olsan da güne güzel başlasam.'' diye söylenerek yataktan kalktım.Dağınık odaya bir göz gezdirip '' Polen ! '' diye seslendim. Beni duyup gelmesini beklerken telefonumu komodinin üzerinden almış gelen mailleri kontrol ediyordum. Bir kaç dakika sonra tekrar seslendiğimde cevap alamayınca yarısına yerleştiğim Polen'in dolabından eşyalarımı alıp banyoya girdim.'' Bir kez seslendiğimde cevap ver... '' diye mırıldanırken işlerimi halledip üzerimi giyindim. Çıkarttıklarımı katlayıp dolaba yerleştirdim. Bu kız kendi döküntülerini toplamazken burayı daha da batırmama gerek yoktu. Odadan çıkıp salona geçtiğimde '' Polen artık cevap versen ! '' diyerek tekrar seslendim . '' Polen odada değil mi ? '' diye soran Elmas anneye baktım elinde kahvesiyle mutfaktan çıkıyordu. '' Hayır Elmas anne . Odada olsa neden sesleneyim hem .'' dediğimde tek kaşını kaldırıp '' Bana ukalalık yapma Afran.'' diyerek göz devirdi. '' Belki yürüyüşe çıkmıştır. Arada yapar .'' dediğinde bana da bulaşan göz devirmeyi yaptım. Telefonu kulağından çekip ekrana surat ekşiten Elmas anne '' Açmadı.'' dediğinde bende kendi telefonumu çıkartıp aradım. Telefon çalıp çalıp meşgule düştüğünde tekrar aradım bu kez ise aradığınız kişiye ulaşılamıyor diyen kayık aksanlı bir kadın çıkınca '' Şimdide telefonu ya kapandı ya kapattı. Nerede bu kız ?'' diye elimi anlıma koydum. İnsanı sinirlendirmekte ve endişelendirmekte üstüne yoktu bu kızın. '' Shawy'i arayayım ben ona gitmiş olabilir .''dedi.İç çekip '' İnsan haber verir .'' dediğimde '' Vermedi ama bak.'' diyen Elmas anneye baktım. Beni korkutmadığını söyleyemezdim . Bir şey demeden aramasını bekledim. '' Aa Shawna günaydın. Polen sende mi ?'' dedi.Bir süre karşı tarafı dinleyerek '' Tamam. Sen merak etme ben hallederim.'' diyerek telefonu kapattı. '' Shawna'yı sabah arayıp bir arkadaşını görmeye gideceğini söylemiş. En geç bir saate gelir . Merak etmeye gerek yok .'' dediğinde '' Şaka mı ? Elmas anne Polen hiç bir şey demeden sabahın köründe evden çıkıp gitmiş ulaşamıyoruz. Şimdi de bir arkadaşına gitmiş diyerek sakin mi kalacağız ? ''dediğimde kahvesinden bir yudum alıp '' Az sakin ol çocuk kafamı şişirdin. Koskoca kız . Gelir o.'' diyerek fincanıyla beraber mutfağa girdi.
Üç saat olmuştu. Polen'den hala ses soluk yoktu. Elmas anne gayet rahat bilgisayar başında işlerini hallediyordu. Susadığım için kalkıp mutfağa doğru ilerledim tam kapıdan içeri mutfağa girmiştim ki telefonumun çalmasıyla beraber hemen geri döndüm.Oturduğum koltuğun kenarından telefonu alıp arayana bakmadan açtım. Ben daha herhangi bir şey söylemeden karşıda ki kişi '' İyi günler efendim. Merkez polis departmanından arıyorum. Afran Serger ile mi görüşüyorum? '' diye sorduğun da garipseyerek '' Evet benim. '' diyerek sorarcasına cevapladım. '' Eşiniz şuan departmanımız da. Onu almak için gelmeniz gerek.'' dediğin de '' Onun ne işi var orada , iyi mi ne olmuş ? '' gibi soruları peş peşe sorarken telefonda ki adam '' Buraya geldiğiniz zaman bunları sorarsınız efendim . Benim telefon üzerinden verebileceğim bilgi kısıtlı iyi günler.'' diyerek suratıma kapattı. '' Ya sabır.. '' diye söylenirken Polen'den haber aldığım için şükür ediyordum. '' Kimdi o ne olmuş ? '' diye soran Elmas anneye '' Polen polis departmanındaymış .'' diye anlatırken kapıya doğru ilerlemiştim.
'' Burası efendim.'' diye önümüzde ki kapıyı işaret eden polise teşekkür edip kapıyı tıklatıp içeriye girdim. Peşimden içeriye giren Elmas anne ile kafamı karşıya çevirdim. Polen kapıya sırtı dönük oturmuştu. Şuan yüzünü göremiyordum ama saçları karışmış haldeydi. Bizim içeriye girmemizle masada oturan polis ayağa kalktı. '' Polen'in eşi olmalısınız . '' diye sorusunu yönelttiğinde kafasını bizden ters yöne çeviren Polene bakarak '' Evet , sorun ne ?'' demiştim. '' Ah pek önemli bir şey sayılmaz . Eşiniz genç ve bu dönemde kavgalar pek sık görülür.'' diye açıklama yaptı. '' Sana da vuracağım bir iki tane .'' diye kendi kendine Türkçe söylenen Polene aldırmadım. '' Bir kız ile sokak ortasında kavga etmişler. Etrafta rahatsız olan kişilerde arayıp bize haber verince onu buraya getirdik. Aile olmadan gençleri buradan dışarıya çıkartamıyoruz kurallar işte. '' diyerek polis sözünü tamamladı. Elmas anne'' Bu kızın soyunda var kavga tamam da karşıda ki kızda mı böyleymiş ! Ah Polen ! '' dediğinde polis '' Karşılıklı bir kavga olmamış sanırım çünkü diğer kız şuan hastanede. Sanırım kolu kırılmış. On sekiz yaşından küçük olmasaydı Polen için sıkıntı olabilirdi. '' dediğinde gözlerimi iyice gerdim. '' İmza veya bir şey lazımsa halledelim hemen çıkalım biz.'' diyerek acele ile söylendim. '' Ah evet şuraya bir imzanız gerek. '' dedi ve önüme bir kağıt ile kalem uzattı. Hızla yazıları okuyup imzaladım. Polen'e doğru döndüğümde üzerindeki hırkanın kapüşonunu kafasına kapatıp yerinden kalktı. Kafasını kaldırmadan yavaş adımlarla yanımıza gelmeden direkt kapıya yöneldi. Polis '' İyi günler. '' dediğinde başımla onaylayıp Polen ile çıkan Elmas annenin peşinden gittim.Departmandan çıkana kadar Polen önde peşinden biz ilerledik. Sonunda çıktığımızda Elmas anne elini atıp Polen'in kapşonunu açtı. '' Dön yüzünü çabuk ! '' diye kolundan tutup çekiştirdiğin de Polen kolunu kurtarıp '' Benimle uğraşma anne !'' diyerek yüzünü bize çevirdi. ''Ov !'' diyen Elmas anneye katılarak '' Ne olmuş böyle ? İyi misin canın acıyor mu?!'' diyerek Polen'i kolundan çekerek suratına baktım. Sol yanağı elmacık kemiği boyunca morarmıştı. Burnu da kanamış olmalıydı. Çünkü kan izi vardı. Elimle morluğa dokunduğum da '' Çek elini ! ''diye benden kurtulmaya çalıştı. Bu sırada Elmas anne '' Bu suratın hali ne kızım ? Yine neden bu hale geldin ?! Yeter .'' diye söylenmeye başladı. '' Bende bıktım hepinizden ! '' diyerek Polen de söylenince kolundan biraz daha çekiştirerek hizama getirdim. '' Elmas anne bir şey deme daha.'' dedim. Çünkü anne kız kavga ederlerse olacakları kestiremiyordum.Hala kolunu tuttuğum Polen kendini çekiştirip benden kurtuldu. '' Sen karışma bize ! ''diye bağırınca Elmas anne '' Al şu karını gidin eve Afran benim şalterler attı. '' diyerek elinde ki çantayla Polen'in omuzuna vurdu ve hızla yürümeye başladı. Arkasından bir süre baktıktan sonra Polen'e '' Evde konuşacağız hadi gel .'' diyerek kolundan çekiştirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aykırı ( DÜZENLENİYOR)
RomansaRenkli ışıkların altında süren Amerikan rüyası bir anda zorlu bir sürece girer