-28-

260 12 6
                                    

            2  gün sonra Afran'ın doğum günüydü ve ne yapacağımı bilmiyordum. Doğum günü kutlamayı sevmediğini açıkça belirten Afran beni zor duruma sokmuştu.En azından bir hediye alayım düşüncesiyle ne kadar alışveriş sitesi varsa bakmıştım.Tabi hayatım boyunca kimseye kuru kuru hediye almamış olduğumdan , en azından sürprizde parmağım oluyordu, bu canımı sıkıyordu.En sonunda  Gucci'nin güzel bir saatini beğenip sipariş etmiştim. Bu gün için saat 14.30 da teslim alabileceğimi söylemişlerdi ama 1 saat geçmesine rağmen haber yoktu. En sonunda sabrım taştı. Telefonu elime alıp alışveriş sitesinin müşteri hattını aradım. Çalan müzikler ve o tuş bu tuş kısmından sonra karşıdaki görevli erkeğin '' Ben Hüseyin nasıl yardımcı olabilirim ?'' demesiyle söylenmeye başladım '' Bana bak Hüseyin 8 gün önce sipariş verdim bu gün 14.30 da güya gelecekti,  gelmedi. Ben çok sinirliyim Hüseyin . Kocamın doğum günü Hüseyin ,o kargo çabuk gelsin ! '' dediğimde '' Şey sakin olun önce adınız neydi hanım efendi birde sipariş numaranız ? '' dediğinde ismimle ekranda okuduğum sipariş numaramı söyledim.'' Sizi bir süre bekleteceğim.'' dedikten yaklaşık 5 dakika sonra '' Siparişiniz kargoya biraz  geç çıkmış. Tamamen teknik bir sorun, en geç saat 17.00 de elinizde olur ama o kadar süreceğini sanmıyorum. Başka yardım edebileceğim bir şey var mı ? '' dediğinde göz devirip '' Kargo gelmezse görüşeceğiz seninle Hüseyin ,yok  başka bir şey . İyi günler.'' diyerek suratına telefonu kapattım.'' telefonumu kapatmam ile çalması bir oldu. Afran'ın aradığını görünce bekletmeden açtım '' Efendim.'' dedim. '' Ben geç geleceğim bu akşam yemeğe beni bekleme.''dediğinde rahatlamıştım. Çünkü erken çıkması hediye açısından işime gelemezdi. '' Tamam çok mu geç kalacaksın ?'' diye sorduğumda '' Gelirim işte 10-11 gibi kalabalık bu gün burası.'' diyerek cevap verdi. '' Neyse ben tutmayayım seni kolay gelsin.'' diyerek telefonu suratına kapattım. Bilgisayarı kapatıp televizyonu açtığımda gündüz kuşağının her zamanki evlilik programlarından birine denk geldim. Aradan uzun bir zaman geçmişti ki zil çaldı. Kalkıp kapıyı açtığımda Afran'ın yandaşçısı Berken elinde kargo paketiyle duruyordu. Paketi elinden alıp '' Bak sakın bir şey deme Afran'a yoksa seni hediye diye paketlerim ona  ! '' diyerek kaşlarımı çattım. '' Tamam hanımım söylemem bir şey .'' diyerek eliyle ağzına fermuar çeker gibi yaptı. Kapıyı kapatıp odaya çıkana kadar kargo paketini yırtıp saati çıkartmıştım.

   Tam 1 buçuk saat sonra gece yarısıydı ve Afran'ın doğum günüydü. Tabi benim şekilden şekle girmemden anlamış olacak ki '' Sakın yok pastaydı bir şeydi yapmamış ol.''demişti. Tabi ben bunun üzerine depresif bir şekilde koltuğa sinmiştim. Ben böyle dururken Afran '' Yaptın dimi bir şeyler. Yapma dedim o kadar be kızım. Sevmiyorum.'' dedi.Suratımı asıp '' Sevmiyorsun ama bu benimle ilk doğum günün bil isterim.'' diyerek acıtasyon yapmaya başladım.Tam konuşacaktı ki fırsat vermeden devam ettim '' Tamam yani sevmiyorsun anlıyorum ama benimle ilk doğum günün hiç mi önemi yok ? He tabi önemi yoksada belli etme bari de üzülmeyeyim. '' dedim. Ben böyle yapınca mecbur olarak yumuşamıştı. '' Ya haklısın seninle ilk doğum günümde yani 24 yaşında adamın doğum günü kutlaması olmaz şimdi.'' dedi. '' Ya parti yapmadım zaten kim ne bilecek . Sanki önceki 23 doğum gününü benimle kutladın. Anladım ben tamam sen isteme peki.''dediğimde '' Ya tamam kızım kutlayalım. Kutlayacaksam da seninle olsun zaten.'' diyerek yanıma geldi.Sarılacağı sırada yerimden kalkıp '' Benim yapmam gerekenler var son 1 saat bak . '' diyerek yukarıya kaçtım. Aldığım saati sakladığım yerden çıkartıp dolaba koydum.Saati sakladığım yere tıkıştırdığım mumları da alıp hızlıca mutfağa indim. Afran buzdolabını hiç kurcalamadığı için , isteklerini bana söylediğinden, aldığım kocaman pastayı saklama stresine girmemiştim. Pastanın üzerine 24 tane mumu dizdikten sonra sinsice sırıttım. Oturma odasına geri geçip koltuğa yayıldım. Enerjim bitene kadar oyunumu oynayıp telefonu kenara bıraktım.Mutfağa giderken Afran'a dönüp baktığımda uyuklar halde olduğunu görünce koltukta ki yastığı ona fırlattım. Bunun üzerine irkilip bana baktı .'' Sakın uyuma Afran ! '' diyerek gözlerimi gerdim.  Afran'a zorla mumları üfletmiş pastadan yedirmiştim. Şimdi ise sıra her kuruşuna değer diyerek aldığım saati vermekteydi. Afran'a kutuyu uzattığımda sırıtarak'' Ha birde hediye var tamam ona da tamam.'' dedi. '' Afran kalbimi kırıyorsun bak !'' diyerek yalandan üzülerek ona karşılık verdim.Kutuyu açıp saati görünce suratıma bakıp sonra tekrar saate baktı '' Gucci birde .''diyerek saati taktığında '' Beğendin mi ? '' diye sordum. '' Sen alırsın da beğenmez miyim.Teşekkürler.'' dediğinde boynuna sarıldım.

   Kim reşit oluyor ? Tabi ki de ben ! Afran ile doğum günlerimiz arasında tam 30 gün vardı ve bu süre ışık hızıyla geçmişti. Şubatın 11. günü , canım anneciğim beni doğurmuş. Doğum günümü ilk kutlayan Afran olur diye beklerken annem aramış ve ilk kutlayan olmuştu.Afran'dan herhangi bir incelik beklemiyordum sadece kutlaması yeterdi ama gece mışıl mışıl uyumuş sabah erkenden işe gitmişti. Çoktan öğlen olmuştu ve telefonum susmak bilmiyordu. Liyan anne bile erkenden aramış doğum günümü kutlamış '' Hazırlan buluşalım pasta yiyelim .'' demişti. Ben Afran konusunda hala ümitli bir şekilde üzerimi giyinirken evlilik yıl dönümüne de az kaldığını fark ettim. Bu şekilde sıralı olması komikti. Ocak Afran , Şubat ben , Mart ise evlilik yıl dönümü. Acaba yıl dönümünde ne yapsam diye düşünürken montumu giyip çantamı almıştım. Botlarımı giyip sonunda evden çıkmıştım kapıyı kilitleyip arabaya ilerledim. Yandaşçı Berken'e '' Liyan anneyi alacağız.'' dedikten sonra Afran'ı arayıp '' Ben çıktım annenle buluşacağız.'' dedim. '' Tamam dikkat et kendine.'' diyerek telefonu suratıma kapatınca telefonu fırlatmamak için kendimi zor tuttum. Liyan anne , Berivan ve ben oturup koca bir pastayı mideye indirmiştik. Onun bunun dedikodusunu yapıp üzerine birde alışveriş yapmıştık. Akşam 8 gibi eve girdiğimde Afran gelmiş koltukta yatıyordu. Botlarımı ve montumu çıkarttıktan sonra merdivenlere yöneldim. '' Benim karnım aç .'' diyen Afran'a derin bir iç çekip baktım '' Bir şey yapmadım ya bekle ya da dışarıdan söyleriz.'' diyerek odaya çıktım. Aldıklarımı kenara bırakıp aşağıya indiğimde Afran ayaklanmıştı. '' Ne oldu ? '' dediğimde '' Giy montunu botunu dışarıda yiyelim madem bir şey yok.'' dedi. Yemeği yedikten sonra Afran doğum günümü kutlamayı son dakika akıl etti. Gerçi tam kutlamada değildi.Tek dediği '' Bu günün senin doğum günün dimi ? Büyüdün vallahi.''  oldu. Eve geldiğimizde tüm memnuniyetsiz ifademi sürdürüyordum. İnsan bir iyi ki doğdun derdi. Büyüdün vallahi nedir ? Benim bu suratla odada dolanmam sinir etmiş olmalıydı ki '' Rum gelini gibi ne dolanıyorsun oda başım döndü. Hem hadi yat uyuyalım. Dolanma.'' dediğinde '' Ay vallahi kanser ettin beni Afran. Yat uyu ya beni ne bekliyorsun. Uykum yokken bile yatıyorum senin yüzünden.'' diye cırıldadım. Ben cırıldayınca kaşlarını çatıp '' Bana öyle cırlama kızım ! '' diye kızgınca söyledikten sonra birden yumuşayıp '' Hem gel bak bir şey vereceğim sana.'' dedi. Böyle deyince dayanamayıp yatağa yanına gittim. '' Ne vereceksin ? '' diye sordum. Kolumdan tutup yanına çekti. '' Öyle uzaktan olmuyor gel böyle.'' diyerek burnumu sıktı. Tabi bunun acısıyla benim gözlerim dolmuştu çünkü burnum çok acırdı. '' Ya oha Afran acıyor ya acıyor.'' diyerek ondan kendimi kurtardığımda '' Kırıldı sanki gel buraya.'' diyerek tekrar kolumdan çekti. '' Al bakalım buda senin hediyen .'' diyerek elime ufak bir kutu verince burnumun acısını unuttum.Kutuyu hızlıca açıp içindeki altın bilekliğe baktım. Kutuyu Afran'ın kucağına bırakıp bilekliği bileğime taktım. '' Beğendim olmuş bu . Teşekkür ederim.'' dedikten sonra yanağına bir öpücük bıraktım. '' O kadar bileziğin var takmıyorsun. Kolun boş olmasın dedim. Hem sana bu tarz gider.'' dediğinde '' Aynı performansı yıl dönümümüz de de bekliyorum.'' dedim. '' He birde yıl dönümü . Polen yat hadi uyu.'' dediğinde kahkaha attım.

    Sabah gelen bir ton kargoyu açma işine o kadar dalmıştım ki kahvaltıyı bile unutmuştum. Şirkete öğleden sonra gidecek olan Afran ise bu durumdan şikayetçiydi. Yatakta suratı asık oturuyordu. Önüne bir iki kargo paketini atıp '' Bunları da sen aç bakalım.'' dedim. Paketi incelerken '' Bunlardan birinde umarım kahvaltı vardır ! '' diyerek laf çarptığında '' Ay Afran iki dakikaya hazırlarım bırak da açayım şunları.'' dediğimde elindeki paketi bir güzel ezip duvara fırlattı '' Oha lan ! '' diye ağzımdan kaçırırken '' Pardon yok artık diyecektim. Neden buruşturdun hediyemi !? '' dedim. '' Şu kargoları alırken üzerilerinde ki isimlere bak ! Salak eski sevgilin hediye yollamış sana ! Adresi nereden biliyor puşt !?'' dediğinde '' Ciddi misin sen yok artık ! '' diyerek buruşturduğu paketi elime aldım.  '' Birde doğum günün kutlu olsun Polly yazmış. Polly ne lan !?'' dediğinde '' Akıl yaşı küçük onun boşver. Ben öğrenirim adresi nereden bulduğunu. Bunu da aynen böyle geri postalarız manyağa.''dedim. '' Sen bekle bak ben ona neler postalayacağım ! '' dediğinde göz devirdim.

Teknik sorunlardan solayı biraz kısa ama umarım bölüm hoşunuza gider.Bölüm hakkında ki görüşlerinizi yorum olarak atıp , oy verirseniz sevinirim ! xoxo

Aykırı ( DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin