Buraya geldiğimden beri Afran tarafından eziliyordum.Sanırım gururum devreye girmişti. Afran bana bakıp '' Bunları sana anlattırma sebebim sana karşı kullanmak değildi ama yaşadığın hayat sinirlerimi bozuyor. Annen gelmese belki seninde bir bebeğin olacaktı duruma baksana delireceğim! ''dediğinde '' Sen ne saçmalıyorsun Afran?! Seninle muhatap olmak zorunda kaldığımdan beri sürekli bana emir verip beni kalıplara sokmaya çalışıyorsun. Sindirebileceğin bir karakter değilim ben sinirlerimi bozma artık !'' dedim. Sinirden o kadar gözüm dönmüştü ki bacak arasına sıkı bir tekme indirdim. İki büklüm olunca dirseğimle sırtına vurdum . Beni ne sanıyordu anlamıyordum laf söyleyip kendi kendine triplere giriyordu.. Kendine gelmeden komodinin üstünde duran vazoyu kafasına indirdim yere yığıldı. İçimden '' Bana bu taktiği öğrettiğin için teşekkürler anne !'' diye söylendikten sonra fazla ileri gidip gitmediğimi anlamak için onu kontrol ettim. Sadece birkaç çizik olduğunu görünce sürükleye sürükleye banyoya götürdüm Üzerine de ince bir pike atıp banyoyu üzerine kilitledim. Çarşaf işini de halletmek için vazonun kırılan parçalarından birini alıp gözükmeyeceğini düşündüğüm kasığımın karnıma yakın yerine hafif bir kesik attım. Akan az bir kanı avucuma alıp damla damla çarşafa akıttım. Görüntünün inandırıcılığını kontrol edip çarşafı toparlayıp kapının eşiğine koydum. Sinirden ağrıyan başım ile Afran'ın yattığı yastığa sarılarak uyudum.
Saat sabahın dördünde odanın kapısı çaldı. Kapıyı aralayıp kafamı uzattığımda Liyan'ı elini uzatmış beklerken gördüm . Çarşafı üzerine fırlattığım gibi kapıyı kilitleyip geri yattım.
Uykumdan Afran'ın kapıya vurup ''Polen aç şu kapıyı ne yaptın sen bana ? ! '' diye bağırmasıyla uyandım. Gözlerimi açmadan seslendim ''Uykumu bölme Afran seni çekemeyeceğim.'' dediğimde kapıya sert bir şekilde vurdu. '' Buradan illa çıkacağım .''dediğinde içimden ''Çık çık.'' diye geçirip yastığın altından telefonumu alıp saate baktım da altıydı. Sıcakladığım için askılımı çıkarıp fırlattım ve yastığıma sarılıp gözlerimi yumdum. Tam uykuya dalacağım sırada büyük bir gürültü koptu. Yataktan doğrulup banyo kapısına baktığımda Afran'ı nefes nefese gördüm kapı ise kendinden geçmişti. Gözleri beni bulduğunda hızlıca öne doğru bir adım attı. Bir süre suratıma baktıktan sonra suratı anlamadığım bir şekil aldı. Daha sonra yatağa yaklaştı. ''Yastığımı ver .'' dedi.Yastığı önüne atıp kendi başımın altındaki yastığı alıp arkamı dönerek sarıldım. Yan tarafta bir hareketlilik olunca yattığını anladım. Bir süre yatakta debelendikten sonra '' Kayar mısın ? Sığamıyorum .'' dedi. Omzumun üstünden arkama bakıp '' Hayır .'' dedim ve gözlerimi yumdum.
Afran'ın '' Polen uyansana artık !'' diyerek bağırmasıyla yatakta doğruldum. '' Ne var ?'' diye sorduğumda telefonumu önüme fırlattı .'' Saat dokuz, kahvaltı edilecek çabuk hazırlan.'' dedi. Telefonumu alıp geri yattım. '' Sen git .Hem telefonum sende ne arıyordu ?'' diye sordum.Pikeyi üstümden çekti. ''Kalk ve hazırlan telefonunu da kontrol ettim neler karıştırıyorsun diye.On dakikan var Polen !''dedi.Yataktan zorla kalkıp banyoya girdim. İşlerimi hallettikten sonra bileğimdeki tokayla saçımı topladım. Odaya girdiğimde Afran '' Dün gece yaptığının hesabını soracağım vakti gelecek. Bu arada çarşafı nasıl hallettin ? '' diye sordu. Belimin kenarını hafif indirip kesiği açtım bu sırada ''Ne yapıyorsun sen ?'' diye bağırdı. '' Ne bağırıyorsun? Kesiği gösteriyorum. Sen ne sandın ?'' dedim cevabım üzerine kıpkırmızı suratıyla odadan çıktı. Çıkarken '' Adam akıllı giyin normalde de yatarken de !'' dedi.O odadan çıktıktan sonra kahkahaya boğuldum. Utangaçtı ve kızarıyordu .Komik şey diye düşünürken dolaptan aldığım siyah deri tayt ile bordo tişörtü üzerime geçirdim. Ayakkabılarımı da giyip odada çıktım.
Memnuniyetsiz şekilde kahvaltı masasındaydım. Kahvaltı adı altında yediğim tek şey mısır gevreğiydi. Çoğu zaman kahvaltı bile etmezdim ama burada mecburen masaya oturuyordum. Bir kaç zeytinle oyalandıktan sonra Afran kalktı '' Baba ben işe gidiyorum. Annem dikkat edin kendinize.'' dedi.Bana herhangi bir şey bile söylemeden merdivenlerden aşağıya yöneldi. Liyan ''Kocanı yolcu etsene gelin.'' dedi ve kaşlarını kaldırıp baktı. ''Kendi gidemiyor mu ?' diye sordum. Çekdar Ağa gülümseyip sonrasında kendini toparladı. '' Liyan , kızımız henüz buraları pek bilmiyor yavaşça öğrenecek.'' deyip bana döndü. ''Kızım hadi yetiş sen uğurla kocanı. Buralarda adet böyledir.'' dedi. Liyan'a kötü bakışlarımı yollayıp merdivene koştum. Nefes nefese Afran'a yetiştim. '' Ne oldu ?'' diye sordu. ''Hadi ben yabancıyım bilmiyorum da senin böyle saf ayağına yatman hiç inandırıcı değil. Biliyorsun ne olduğunu.'' dedim. Kaşlarını çattı '' Laflara bak. Neyse ben gidiyorum.'' dedi.Göz devirip '' Ay tamam git artık.'' dediğimde kafasını iki yana sallayarak evden çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aykırı ( DÜZENLENİYOR)
RomansRenkli ışıkların altında süren Amerikan rüyası bir anda zorlu bir sürece girer