Keskin bir baş ağrısı , bulanık bir bilinç şuan iç dünyamda hissedilen ve yaşanan buydu. Etrafı bulanık görmeye başlamıştım. Kucağında oturduğum çocuk, adını hatırlamıyordum bile, bir şeyler anlatmaya çalışıyordu . Müziğin yüksek sesi kulaklarımın tıkanmasına sebep olduğundan onu anlamıyordum.Bu sırada boynumda bir ıslaklık hissettim gözlerimi aşağıya doğru çevirdiğimde çocuğun başını gördüm. Kendimi akışa bırakmıştım. Zaten sarhoşluğun verdiği sersemlikle bu durumdan haz duyuyordum.Bir anda saçımın çekilmesiyle kendimi yerde buldum. Biri beni çocuğun kucağından çekmişti. Her kimse eli saçımda ayaklarının dibindeydim. Kucağında oturduğum çocuk ise beni saçımdan tutan kişiye hararetli şekilde bir şeyler anlatıyordu. En son beni saçımdan tutan kişinin sesi duyuldu.İşte o zaman boka battığımı anladım.
Evin lavabosuna kusarken yavaş yavaş kendime gelmiştim. En son içim tamamen boşaldığında toparlanıp yüzümü yıkadım. Suratımı havlu ile kurularken annem seslendi ''Çabuk içeri gel bu konuyu halledeceğiz.''.
İçeriye geçtiğimde annem koltuğuna yerleşmiş ,gözleri ateş saçıyordu. Haklıydı , bu kez sınırları aşmıştım. Annem beni ne kadar rahat yetiştirse de sınırları hep vardı. Ben ise bu gece sınırları yok saymıştım. Sanırım onun için tam bir yüz karasıydım. İlk hatam değildi bu yine bağırıp çağıracak sonrasında bir kaç gün ceza verecekti.Bunu bilmenin rahatlığıyla karşısına geldiğimde konuşmaya başladı.''Eşyalarını toparlamaya başla.Babanın yanına gideceksin.Ben seni her seferinde bir yerlerden toplamaktan, yaptıklarından bıktım.Alttan alacağım diye kendimi zorlasam da seni bir adamın kucağından almak son noktaydı Polen yeter.''.
Sesi sonlara doğru yükselmişti.Ben hala olanları idrak etmeye çalışıyordum.Sonunda cümlelerimi toparladığımda konuşmaya başladım.'' Anne bak bu gerçekten bir hataydı ama kendimde değildim.Bir daha olmayacak .' cümlem bittiği gibi annem deyim yerindeyse kükredi. ''Kendinde olmadığın belli zaten. Adam seni ayak üstü becerecekti yetişemesem. Bana neyin hatasından bahsediyorsun. Sen burada yaşayan çocukların ailesinden değilsin. Bizim ailemizde bu yok. Babanla ayrı olmamız senin bir Amerikan olduğunu anlamına gelmez. Bir Türk çocuğusun ona göre davranacaksın ki davranamıyorsun. Baban seninle başa çıkacaktır. Benim için bittin. Beni babana karşı bir çocuğu yetiştiremeyen kadın olarak gösterdin yeter!'' annemin sözlerinin bitmesi göz yaşlarımın akmasını başlattı.İstemiyordum. Babamın yanına gitmek istemiyordum işte. Dizlerimin üstüne çökmüştüm. Ağlıyordum. Söyleyecek bir şeyim yoktu anneme karşı. Annem kalkıp içeriye doğru geçerken durdu.'' Yarım saat içinde her şeyini toparla ilk uçakla gideceğiz.'' Annem "Gideceğiz" dediğinde ona döndüm.Bir yandan da elimle gözlerimi siliyordum.
''Sende mi geliyorsun ?'' bana döndü '' Babana seni ellerimle teslim edeceğim .'' sonrasında arkasına bakmadan içeriye gitti.
Zaman hızlıca geçmişti. Yediğim lafların altında ezilirken en son dört yaşında geldiğim babamın şirketinin önündeydim. Sanki Beverly Hills'te gözlerimi kapamış burada açmıştım. Annem taksiciye bavulları indirmede yardım ederken ben etrafa bakınıyordum.Sonunda annem kolumdan çekip beni şirketin içine doğru sürüklemeye başladı.Giriş katında bulunan masalardan birinde oturan kadın annemi fark edince hemen ayağa kalktı.
''Elmas Hanım , hoş geldiniz ben size yardımcı olayım.'' annem Türkiye'ye geldiğinde benim hakkımda babamla görüşmek için buraya da geliyordu o nedenle tanınıyordu. '' Şu bavullara göz kulak olman bana yeter. Fırat'ı göreceğiz. '' bunun üzerine kız telaşla ''Yalnız Elmas Hanım şuan önemli biriyle görüşmede.''dedi.
Annem kıza umursamazca baktıktan sonra beni de sürükleyerek asansöre ilerlemeye başladı. Bu sırada da söylendi ''Onun benden önemli işi olamaz.''.Asansörle yukarıya çıktığımızda annem beni yine aynı şekilde kolumdan sürükleyerek uzun koridorun sonundaki odaya doğru ilerledi tam içeriye gireceğimiz sırada kapı açıldı ve biri çıktı. Annemin beni sürükleyerek içeriye soktuğu o beş saniyelik zamanda çıkana baktığımda sanırım görebileceğim en yakışıklı adamı görmüştüm. İçeriye girdiğimizde annem beni odanın ortasına doğru fırlatırken babamın sesi duyuldu.
'' Elmas ne oluyor burada ?''diyen babama karşı annem hışımla '' On yedi sene sonunda kızına bakman gerektiği geldi aklıma sadece. Onunla başa çıkamıyorum. İki gün olmadı daha barda bir adamın kucağından aldım onu her fırsatta bir olayda bir pislikte al artık ben tükendim.''. Annem bunları söyledikten sonra babam bana döndü '' Polen kızım ne oluyor böyle ?'' diye şaşkınca sordu. Bu sırada annem tekrar konuşmaya başladı '' Bavulları aşağıda alırsınız ben geri dönüyorum.'' kapıyı sertçe kapatıp gittiğinde tekrar babama dönüp ''Ben sanırım onu çok kızdırdım.''dedim
Annemin beni bırakmasından sonra babam ile birlikte bir eve gelmiştik. Yolda babamın kıyafetime , makyajıma ettiği laflar moralimi bozmuştu. Eve girdiğimizde babam bavulları kenara bırakıp beni koltuklara yöneltti. Ben koltuğa oturduğumda oda ortadaki ahşap sehpayı çekip önüme oturdu. Uzun bir sessizlikten sonra konuşmaya başlayan o oldu. ''Sanırım ciddi problemlerimiz var. Annenin dedikleri, kızım sen daha on yedi yaşındasın , bu giyinişin suratında ki boyalar çok erken. Hem bizim ailemize yakışmaz. Ayrı kalma dönemimiz bitti .Baban ve ailesiylesin artık .Bunu sormak zorundayım adımıza bir leke getirdin mi Polen ?"
Babamın bu sorusu karşında afalladım. Bu adam beni ne sanıyordu. Sonunda kendimi tutamadım . " Bana böyle bir soruyu kimse soramaz kimseyi ilgilendirmez. Aa ama gururla söylüyorum ki adımıza bir leke getirmedim. Annemin bir Amerikan olması inançlarının olmadığı anlamına gelmez . Annem bir müslüman beni de öyle yetiştirdi. Bunu en iyi sen biliyorsun baba.''dedim.
Babam tavrımdan hoşnut olmadı. Bir şeyler söylenip bana döndü. " Yarına kadar üstüne başına hatta konuşmana çeki düzen ver bana da diklenme . Yarın dedenlerin yanına Mardin'e gidiyoruz. Şimdi yukarıdaki odalardan birine çık uyu, sabahta erken kalk.Yaptıklarını iyice düşün."dedi.
Arkama bile bakmadan sırt çantamı alıp yukarıya çıktım ve gördüğüm ilk kapıdan içeriye daldım. Kapıyı kilitleyip kıyafetlerimi çıkarıp iç çamaşırlarıyla kaldım.Perdeyi çekip camı açtım. Çantamın içindeki paketten aldığım sigarayı yaktım .Şu son bir kaç günde yaşadıklarım zihnime birden doluşunca sigarayı parmağımla söndürüp dışarı fırlattım. Camı kapatmadan yatağın içine girdim.Zihnimi boşaltmaya çalışırken bu seferde şirkette gördüğüm adam geldi aklıma. Saçları , duruşu ve sert bakışları bunlardan etkilendiğimde ilerde onun yüzünden başıma gelecekleri bilemezdim...
Bu benim ilk adam akıllı hikayem yanlışlarım olabilir. Fikirlerinizi , görüşlerinizi yorum olarak yazarsanız ve oy verirseniz sevinirim ! xo
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aykırı ( DÜZENLENİYOR)
RomanceRenkli ışıkların altında süren Amerikan rüyası bir anda zorlu bir sürece girer