11❥"Yaktın, yıktın, kül ettin, erittin beni."❥

89.5K 4.6K 993
                                    


"Kumsağğğl."diye bağırdım. Pardon cırladım. Tamam cırlamak Kumsal'ın işiydi ama arada gerekiyordu.

"Cırlama kızım. Sağır oldum ya!" diyerek mızmızlandı Kumsal ve kulağını ovuşturdu. "Kalk bir şey soracağım." dedim omzunu hayvan gibi dürterken. "Sor." dedi ve yatakta oturur pozisyona geçti.

"Ayça nerde?" Sabahtan beri yoktu ve saat 10'a gelmek üzereydi. Gerçi hâlâ sabahtı. "Batuhanla yürüyüse çıkmış. Not bıraktı." ıslık çaldım. Yada çaldığımı zannettim. "Wowoww. Ne oluyor kız bunlara." dedim gülerek. "Bilemeyeceğim."

İmalı imalı sırıtıp dolabın karşısına geçtim. Hızla bir beyaz, bileklerimde olan eşofman altı giydim. Üzerine de bir göbeğimi açık bırakan bir üst geçirdim. Kumsal zaten hazırdı. Telefonu elime alarak dışarıya çıkacağım sırada Kumsal, "Şimal." dedi.

Ona döndüm. "Hı canım." karşımda durdu ve ciddi bir ifadeyle yüzüme baktı. "Bir şey soracağım sana." iki şey sor istersen. "Hadi sor kızım uzatma." dedim ve burnumu çektim. Dünki göl maceramın sonunda galiba hastamsı gibi bir şey oluyordum.

Yarı hastamsı, you know?

Kumsal hâlâ yüzüme bakıyordu ve dudağını dişliyordu. "Söylesene lan." saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. "Ben seni üzdüm mü?" kaşlarımı çattım. "Ne alaka şimdi?" omuz silkti. "Arasla sırf benim üzülmemem için uğraşıyorsun. Dünde seni baya üzdü Aras. Özür dilerim."

Uzanarak kollarımı Kumsal'a sardım. O da ellerini belime doladı. "Ya salak seni! Saçmalama üzüldüğüm falan yok! Düşünme öyle!" geriye çekildim ve sırıtarak yüzüne baktım. "Bak Aras'a katlanmak istemiyorsun ve benim için-." sözünü kestim.

"Senle bir alakası yok kuzum. Tamam mı? At kafandan ve bir daha böyle düşünme? Tamam mı kız Kumsalak?" gülerek kafasını salladı. "Tamam." elimi omzuna attım o da elini belime sardı ve yürümeye başladık.

Tabi karşıdan gelen bizimkileri görünce onların yanına doğru yürüdük. Deniz ve Kumsal birbirlerini görürkenden gülümsemeye başladı. "Günaydın." dedi Deniz. Bize gün aymadı canım ya.

"Bö!" diye biri bağırınca,  Kumsal çığlık atarak Deniz'in üstüne atladı. Biz kahkahalarla gülerken, boğazıma tükürük kaçtı. Öksürmeye başladım.

"Eyvah! Maviş gözlü yavru Tavşanım ölüyor. Suni teneffüs yapmalıyım."

Hayattaki şansım ne? Kaçıncı oluyor bu? Üst geçitten geçsem araba çarpacaktı. Bu kadar şanssız mıyım ben?

Aras Cenk'i ittirerek sırtıma vurdu. Ciğerlerim çıktı sanırım. "Oha! Öküz! Yavaş olsana." diye bağırdım ve koluna vurdum. "Aynen yavaş ol öküz." diyerek ellerini beline koydu Cenk. "Bana bak Cenk dayak yiyeceğini biliyorsun kes sesini." dedi Aras.

Cenk beni kolumdan çekerek yemekhaneye getirdi. Sıraya geçip yemeklerimizi aldık. Cenk ve ben hayvan gibi yerken diğerleri bize uçan inek görmüş gibi bakıyordu.

"Yavru tavşanım." dedi ve bana döndü Cenk. "Efendim kuşum." dedim.  "Yanağım acıyor. Öpte geçsin." dedi. "İstersen yumruk atabilirim. Hem ağrısı geçer yada bu çatalı bir taraflarına sokabilirim." dedi ve çatalını Cenk'e doğrulttu Aras.

Cenk ağzını açacekken öksürmeye başladı. Bugün birisi ölmezse iyi iyi. Ben sırtına vurdum hızla. Aras ellerimi çekerek yumruk indirdi. Ağzından zeytin çekirdeği fırlayıp Deniz'in meyve suyunun içine düştü. Cenk Gözlerini büyüterek hızla ayağa kalktı.

"Ben gidiyorum şeye. Iğmm şeye... hah odaya. Şeyi unuttum da gelicem ha ok şey bay. Bayan neysa ok yay mızrak."

Koşarak odaya gitti. Deniz ve Kumsal hiç sallamadan sohbetlerine devam ettiler. Cem'in gözleri zaten tabağındaydı. Aras eliyle dürtttü beni ve, "Biz gidiyoruz geliriz yarım saate." dedi.

İKİ DELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin