Endişelenmeye başlamıştım. Banyoya bakmak ise şimdi aklıma gelmişti. Banyoya girdiğimde ise şok olmuş bir şekilde bakıyordum.
"Ö-ömer?!"
Ömer üstünde sadece havlu ile karşımda duruyordu. İçimden gelen istekle gidip hemen sarıldım. O ise bana -eminim ki- şaşkınca bakıyordu. "Defne ne oldu, bir şeyin mi var?" Farketmeden ağlamaya başlamıştım. Hatta bu gözyaşları hıçkırıklara dönmüştü. "Beni bırakıp gittin diye, sensiz kalacağım diye çok korktum," Nedense içimden ağlamak geliyordu. "Neden o kadar seslenmeme rağmen cevap vermedin, ben senin için o kadar endişelenmişken?" Bir an Ömer'i kaybettim diye çok korktum. Onu kaybedersem ben yaşayamazdım ki. "Hayatım su sesinden dolayı duymamışım. Hem sen neden bu kadar sulugöz oldun?" Ne?! Sulugöz mü? "Sen bana mı dedin sulugöz diye?" Diyerek tekrar ağlamaya başladım. Hormonlarım çok kötü devreye girmişti. Ömer beni kendine çekip saçıma öpücük kondurdu. "Hayatım ben öyle demek istemedim. Hem bizim doktor randevumuz ne zamandı?" Gerçekten ne zamandı. "Yarındı galiba," Yarın beraber ilk defa doktora gidecektik...
***
Ömer ile birlikte doktor randevusu için geldik. Şu anda ise odada doktorun karşısında oturuyorduk.
"İsterseniz ultrason için içeriye geçelim Defne Hanım?"
"Peki, olur" Sedyeye yattığımda karnıma sürülen soğuk jel ile ürperdim. Doktor karnımda aleti gezdirirken yerini bulmaya çalışıyordu. Ekranda minik bir nokta göründü.
"Gördüğünüz gibi miniğimiz çok küçük, daha 3 haftalık," O anda gözümden akan bir damla yaşa engel olamadım. Ve parmağımı ekrana doğru uzattım. "B-bu bizim bebeğimiz mi?" "Evet hayatım, o bizim"
"Defne Hanım size hamileliğiniz boyunca nasıl beslenmeniz gerektiğini anlatacağım, sağlıklı beslenmeniz için liste de vereceğim. İsterseniz konuşmak için masama geçelim,"
"Tamam geçelim." Doktorun masasına geçtiğimizde Ömer ile ellerimizi sıkı sıkı tutmuştuk. Doktorun söyleyeceklerini pür dikkat dinliyorduk. Bize neler yapmamız gerektiğini anlattı ve beslenme listesi verdi. Ben ise çok heyecanlıydım. Doktor odasından çıktığımızda elim daha dümdüz olan karnıma gitti. Yavaş yavaş karnımı okşuyordum. "Ömer... şimdi burada bizden bir can mı var?" Hâlâ inanamıyordum. Resmen şu an karnımda bizden bir can vardı. Ömer yüzümü kavradı ve yüzünü bana yaklaştırdı. "Evet hayatım, orada ikimizin bir bebeği var," dedi ve dudağıma minik bir buse kondurdu. Ve hastaneden el ele çıktık...
***
3 Ay Sonra...
Karnım gittikçe büyüyordu. Pek büyük olmasada hafif karnım çıkmıştı. Bugün bebeğimizin cinsiyetini öğrenecektik.
"Ömeeeeeerrr,"
"Efendim hayatım?" İnşallah randevuyu unutmamıştır. "Randevuyu unutmadın değil mi?" "Tabiki de unutmadım hayatım, hatta saat 13.30 da değil miydi?" Oha dakikası dakikasına bildi. "Aferin işte böyle olacaksın, sonuçta bugün oğlumuza bakmaya gideceğiz." "Oğlumuz mu?" "Evet... oğlumuz." "Ben hissediyorum bizim bir kızımız olacak," "Onu gittiğimizde göreceğiz.."
***
Şu an da sedyede yatıyordum. Çok heyecanlıydım. Bebeğimizin cinsiyetini öğrenecektik.
"Evet Hande Hanım, bebeğimizin cinsiyeti ne?"
"Bebeğiniz değil Defne Hanım, bebekleriniz,"
"Nasıl yani?"
"Tebrikler Defne Hanım, ikiz bebekleriniz olacak. Biri kız biri erkek,"
"Ömer?" Sevinçten şu an ağlıyordum. Resmen ikiz bebeklerimiz olacaktı. "Defne çok teşekkür ederim, seni seviyorum!" Alnıma bir öpücük kondurdu. Ve alnını alnıma yasladı. "Bende seni..."
***
Eve geldiğimde kendimi direkt koltuğa attım. "Ömer...canım ne çekti biliyor musun?" Başlasın aşermeler. "Ne çekti hayatım?" Hmmm, ne istesem acaba? "Portakal istiyorum," Bakalım yaz mevsiminde katkısız portakal bulabilecek mi? "Nee? Hayatım yaz mevsiminde ben sana portakal nasıl bulayım?" "Ömer sen bana bağırıyor musun? Üç canlıyım ben," Allahım bu hamilelik bana yaramadı. "Tamam hayatım, sen merak etme. Ben sana bulurum."
***
Sabah uyandığımda Ömer yanımda yoktu. Mutfaktan sesler geliyordu. Demek ki Ömer mutfaktaydı. Yataktan yavaşça kalktım ve aynanın karşısına geçtim. Elim karnıma gitmişti. Bebişlerim iki tane olduğu için karnım normalden daha da büyüktü. "Çabuk gelin tamam mı bebişlerim, ben sizi bekleyeceğim."
Aşağı indim ve Ömer'e arkasından sarıldım. Ömer'in altında eşortman altı vardı ama üstünde hiçbir şey yoktu. "Günaydın sevgilim," "Günaydın hayatım, neden erken kalktın?" Ömer'e soru sorarken ben ise doğradığı salatalıktan bir dilim alıp ağzıma attım. "Kızıma, oğluma ve annelerine kahvaltı hazırlamak istedim." Ömer'i yanağından öpüp kurduğu masaya oturdum. Benden sonra Ömer de masaya omleti koyup oturdu. Beraber kahvaltı ettikten sonra Ömer üstünü giyinip şirkete gitti. Ben ise televizyon izliyordum. Zil çaldığında kapıya gittim. Gelen kişi ile çok şaşırdım.
"Ooo sen buraya gelir miydin?"
22. BÖLÜM SONU
----------------------
Merhaba arkadaşlar, yakın zamanda final yapmayı düşünüyorum. Sizce yakın zaman da final yapayım mı? Yoksa bebekler den sonrada uzatayım mı? Lütfen yorum yapın... Öpüldünüz okurlarım😘😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Evlilik *Tamamlandı*
Teen FictionÖ(Sessizce)"Niye bu kadar safsın ki? Hem bu kadar saf olup, hemde bu kadar güzel olmak zorunda mısın? Ama sen bilmiyorsun ki beni geldiğin ilk gün kendine aşık ettiğini...Biri bana 1 ay önce gelip 1 ay sonra 'zorla biriyle evlendirilip o kıza aşık o...