"Laçin, Güney abimin evlenme teklifini nasıl reddedersin? O daha ilk gün aşık olmuştu sana, senin orada gelinlikle gördüğü ilk gün ben bile anlamıştım bunu. Ama bu saçmalık."
Çok üzgündüm, Güney abim bana göre bu dünyada insana en çok güven veren insandı. onu gören herkes ona kısa zamanda güvenebilirdi. O tam da Laçin'i mulu edebilecek adamdı. Laçin'den bir açıklama beklerken onun sadece ağlaması beni çaresiz bırakıyordu.
"Laçin lütfen anlat bana onu sevmiyor musun, onu beğenmiyor musun? Yoksa bu teklifi reddetmenin sebebi seni takip eden aşiretinden korkman mı? Anlat. Anlatmazsan kimse sana yardım edemez."
Laçin gözyaşları içinde yüzüme baktı. " Cemre ne olur soru sorma, biliyorum o çok iyi bir insan, çok yakışıklı, sorumluluk sahibi, sevgi dolu bir adam. Ama ben bunu yapamam, ne olur daha fazla soru sorma bana."
Laçin'den laf alamayacağım ortadaydı, onu yalnız bırakmalıydım. En iyisi buydu. Acıdan kavrulan yüreğinin çıtırtılarını duymak bana acı veriyordu. Ona sarılıp yanağından öptüm.
"Tamam canım, şimdi seni yalnız bırakacağım ama kendine geldiğinde konuşalım olur mu? Ben gidip Güney abime bakayım. Sen de uyumaya çalış." diyerek odadan çıkıp bahçeye yürüdüm. Güney abim ellerinin şakaklarına koymuş düşünüyordu. Yanına geldiğimi farketmedi bile. Anlık bir hareketle boynuna sarıldım. Sımsıkı sarıldım ona, yanında olduğumu, ona destek olduğumu anlasın istiyordum. Tıpkı onun bana yaptığı gibi, güvende olduğunu, sevildiğini bilsin istiyordum.
"Demek haberi aldın ufaklık! "
"Laçin çok mutsuzdu abi, senden hoşlandığını biliyorum ama bu reddedişini anlayamıyorum. Neden?"
Güney abim bana baktı, ruhundaki tüm mütacaviz duyguları bastırdığını görebiliyordum.Sakin ve sağduyulu olmaya çalışıyordu. Güney abim farklıydı, o her zaman vakarlı tavırlar gösteren olgun bir adam olmuştu. Bu kısa zamanda onu öyle iyi tanımıştım ki.
"Ben de bilmiyorum tatlım, haydi sen bunları düşünme, yetişkin bir adamım ben, bunun üstesinden gelebilirim."
(Bölümü okurken dinleryebilirsiniz.)
Onu anlıyordum, erkekler için acılarını gözler önüne sermek kolay olmayabilirdi. Onlar erkekti işte, erkek adamdı. İşte o erkek adamlar, görüntüleriyle eşdeğer bir gücün dışlarına yansıtmayı kendilerine görev edinyorlardı.
Elinde bir içki şişesi ve iki bardakla birlikte gelen Rüzgar'ı görünce yüreğime anlamsız bir heyecan doluvermişti. Güney abi kolunu uzatıp bana sarıldı. Sırtımın ona dayamış otururken dağlar vardı sanki arkamda. Gülümseyerek yanımıza gelen sevgilim konuşunca keyfim iyice kaçmıştı. "Cemre, tatlım haydi sen yukarı çık, biz de abimle erkek erkeğe oturalım biraz."
Yine erkek erkeğe muhabbeti karşıma çıkıvermişti işte. Bu erkeklerin kesinlikle egolarıyla bir derdi vardı. Şezlonga oturdum, sırtımı dayadım ve ayaklarımı uzatıp gökyüzüne bakmaya başladım. Şu anda buna ihtiyacım vardı. Nedense Laçin'i sorularımla ağlatmak yerine Güney abimi dinlemek istiyordum. Ama bu kez de Güney abim beni odama göndermeye çalıştı.
"Haydi Cemre, odana çıkıp dinlen ben gerçekten iyiyim. Sadece biraz kardeşimle sohbet edip sonra çıkıp yatacağım. Sen de inat etme de dinlen. Benim için üzülmeni istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TABLO: AŞKIN RENKLERİ
General FictionO sergiye gitmeyi hiç istememiştim. Ben ne anlardım ki resimden, tablodan, sanattan...Hayatımı zorlukla geçirmeye çalışırken, tablo görecek halim mi kalmıştı? Adımlarımı korkarak atıyordum yürüdüğüm yolda... Keyif veren aktivitelere ayıracak zamanım...