MASAL'IN MUTLULUĞU- Bölüm 10

5.7K 396 38
                                    



Adam eve doğru yaklaştıkça yüreğimin bir kuş misali çırpınışı da artmıştı. Masal'ın gözlerindeki sevinçten kalan yansımalar gözlerimden gitmişti. Masal koşturarak aşağıya inerken gözlerimde kalan şaşkınlığın ışıltılarıydı benimle kalan... Eve doğru hızlı adımlarla gelen; bahçedeki Suna abla ve Leyla teyze ile sarılan kişi "Rüzgar" olamazdı. Rüzgar olmamalıydı. Ben onu bir kenarda bırakıp gelmiştim. Kızgınlıklarımı, küskünlüklerimi atıp fırlattığım, bir kenarda varlığını unutmak istediğim geri dönüşmeme kutusunda kalması gerekiyordu.

 İlk gördüğümde beni görüntüsü ve sanatıyla kendine hayran bırakan adamı unutmak istiyordum. Sonrasında hayatıma bir fırtına hızıyla giren; yaptığı teklifle kendime saygımı silip götüren adam bu olamazdı. Beni karakola attıran, sonrasında hiç birşey olmamış gibi bana yemek getiren, benimle konuşmaya çalışan adam Masal'ın babası olamazdı. Bu kadarı fazlaydı. Çünkü Rüzgar, varlığı ile bir hortum gibi yüreğimi savuruyor, belleğimi şaşırtıyor, beni karmaşık duygular içinde bırakıyordu. Ve ben bütün bunları bana neden yaptığını bilmiyordum. Beni tanıyor muydu? Yoksa beni yıllarca takip mi etmişti?

Ben hayallerini süsleyen kadın mıydım? Yoksa bir yerlerde istemeden de olsa canını mı yakmıştım? Kendimi sorgulamama neden oluyordu. Hayatımı zorlaştırıyordu. Şimdi bahçede onunla sarmaş dolaş olan bu kadınlar onu gayet yakından tanıyorlardı. Peki ya onlar, bana neden gerçeği söylemiyorlardı? Rüzgar, Suna ablanın yeğeniydi. Neden bana bir anda doğruları söylemek yerine oyun oynamışlardı? Ortada dönen bir dolap vardı, hesap sormam gereken kişiler vardı. En çok da nedense Güney abime kızıyordum. Ben ona sırtımı dayayabileceğimi sanmıştım. 

Sanki Allah halime acımış, bana onu göndermişti. Beni bir abi gibi sevsin ve korusun diye... Ama şimdi ihanete uğradığımı hissediyordum. Şimdi burada durmamalıydım, hızlı adımlarla o bahçeye inmeli ve hepsinden teker teker hesap sormalıydım. Sormalıydım ama istesem de bunu yapamazdım ki.

 Masal Rüzgar'ın kucağındaydı, neşe içinde babası ile özlem gideriyordu. Masal beni seviyordu, ben de onu sevmiştim. Aramızda farklı bir ilişki oluşmuştu. Kısa sürede içime işleyen bu çocuğu mutsuz edemezdim. Masal'ın Cemre'si babasına bağırıp hesap soramazdı. En azından onun yanında bunu yapamazdım. Yapamazdım ama şu anda aşağıya inip gözlerine bakmak istiyordum. Bağırıp çağıramasam da bakışlarımla sorgulamaya hakkım vardı.  Bunu yapmazsam bütün gece sinirden uyuyamayacaktım. Aşağıya indim. 

Güney abi ve Laçin koltukta sohbet ediyorlardı. Şu anda çok keyifli görünseler de en azında Güney'e hesap sorabilirdim. Karşısına dikildim, yüzümdeki tüm kasların geldiğini hissediyordum. 

"Abi bana neden söylemedin, o odunun senin kardeşin olduğunu neden söylemedin?"

Güney abi gayet rahattı. Ayağa kalktı ve sakin sakin gözlerimin içine baktı. "Çünkü senin ne kadar inatçı ve ön yargılı olduğunu biliyordum. Rüzgar'ın abisi olarak karşına çıkmak istemedim. Ben seninle "Güney" olarak tanıştım. Ve şahsen çok da sevdim. Senin gibi küçük bir kardeşi kim sevmez k?. Ama sana söylesem burada durmazdın. Kendini yeniden bir yalnızlığa hapsederdin. O yüzden şimdi ya koltuğa otur ve sakinleş, ya da bizimle bahçeye çık. Çünkü kardeşimi çok özledim." 

Öylece kalakalmıştım. Güney sakin ve güler yüzle hiç bana aldırmadan bahçeye doğru giderken ben susmuş ve sanki havada kalmıştım. Ağzımı açıp tek kelime edememiş olmam bir yana, söylediklerinin aşırı derecede mantıklı oluşu da elimi kolumu bağlamıştı. Laçin onunla dışarı çıkmamıştı. Bana sarıldı.

"Cemre, anladığım kadarıyla bu Rüzgar ile yaşadığın kötü bir şeyler var."Doğru ya, Laçin olayın iç yüzünü tam olarak bilmiyordu. Oturup ona kısaca Rüzgar ile aramızda olan biteni anlattım. Laçin beni yorum yapmadan dinledi. Sonra elimi tuttu.

TABLO: AŞKIN RENKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin