EVLİLİK TEKLİFİ GÜNÜ- Bölüm 20

4.4K 227 31
                                    



Hayatım değişmişti. Evet hayatım iki yıl önce ailemin ölümüyle anında değişmiş bir kimsesizlik boşluğuna, bir yaşam savaşına dönüşmüştü. Şimdi de değişmişti. Önce Suna ablamı sonrasında ise eşsiz aile ortamını bulmuştum. Ama en çok da Rüzgar'ı tanıdıkça değişmişti. Adı gibiydi Rüzgar; beni esintisine alıp götürüyordu. Ben de o esintiye kapılmaktan memnundum. Boş yere hayata direnişlerime şimdi kızmıyorum desem yalan olur. O gün aslında benim için bir mucize miydi yani? Hayran olduğum o tabloyu mahvettiğim gün, belki de benim mucizemdi. Rüzgar bana kalbini açmıştı. O kalbini açınca sanki minicik uğur böcekleri onun kalbinden bana doğru uçmuşlardı ve şimdi de beni mutluluğa doğru uçuruyorlardı. Daha önce hiç böyle hissetmemiştim oysa. Bu aşk mıydı? Annemin babama aşkını, babamın anneme duyduğu o muhteşem hisleri biliyordum. Ama bilmek hissetmek değildi. Şimdi hissediyordum, kendimi dünyanın en umutlu, en güçlü insanı gibi hissediyorum. Hayatımda elini tutabileceğim, gözlerine bakıp kendimi anlatabileceğim, birlikte yaşlanabileceğim bir insan var. Elim ayağıma dolanıyor. Birazdan dışarıya çıkacağız ve ben ayaklarımın yerden kesildiğini hissederken nasıl hazırlanacağımı bilmiyorum.

"Cemre....."

Bu Suna ablamın sesi. Tabi ya, burada o kadar çok düşünmeye daldım ki, merak etmişlerdi beni.

"Ablacım gel!"

"Cemre, neredesin kuzum sen? Evi boşaltmamız gerekiyor bir an önce, çocuklar neredeyse gelecekler."

Bir an duraksadım, utanmıştım. Sanki Suna ablam tüm düşüncelerimi okuyormuş gibi...

"Cemre ne oldu sana kuzum, yoksa yine Rüzgar canını mı sıktı. Bak sıktıysa kafana takma, bizim Rüzgar hep böyledir zaten. Sevse bile, sevdiğini saklamak için seni dövecekmiş gibi davranır. Sen bakma ona... Anlat ablana biz eskiden seninle sırdaştık unuttun mu? "

Suna ablamın karşısında ne diyeceğimi bilememiştim. Ama haklıydı galiba biz onunla sırdaştık ve heyecanımı onun anlayabileceğinden emindim.

"Abla biz Rüzgar'la biraz konuştuk bahçede, yani biz."

Tam olarak anlatamayınca Suna ablam saçını savurdu ve her zaman olduğu gibi elini kolunu sallayarak odanın içinde gezinmeye başlamıştı.

"Kuzum çatlatma beni de söyle artık! Rüzgar'la siz ne?"

"Biz Rüzgar la birbirimizi seviyoruz. Yani bugün konuştuk her şeyi. Ben her şeyi biliyorum artık. Rüzgar'ın davranışlarının sebebini biliyorum. Beni sevdiğini beni korumak istediğini biliyorum."

Ablam bir an donup kaldığını fark ettiğinde bir anda coşkuyla bana doğru gelerek boynuma sarıldı.

"Kuzum, ne kadar sevindim bilemezsin. Dualarım gerçek oluyor. çok şükür. Oh be, nihayet, nihayet aklınız başınıza geldi."

Ablamın coşkulu sevinmeleri beni de galeyana getirmişti sanki."Abla ben de çok mutluyum, ne kadar inkar etsem de o sergi günü ona kızmamın en büyük sebebi ona hayran kalmamdı. Öyle hayranlık duyulası bir şahsiyetin bana o teklifi yapmasına dayanamadığım için öfkem de gün be gün büyümüştü. Ben mutluyum. mutluyum ama bir yandan da korkuyorum, ya bu gerçek değilse, ya bir anda herşey biterse!"

Ablam elimden tutmuştu. "Bitmeyecek bir tanem korkma! ama bir an önce bu evi terk etmezsek sanırım Güney hepimizi evden kovacak. Bu akşam bu evde bir evlenme teklifi yapılacak unutma!"

Heyecandan unutu vermiştim. Bir an önce ablamla aşağıya indik. Herkes bizi bahçede bekliyor olmalıydı ki öyleydi de zaten. Rüzgar beni görüp de gülümseyince içim bir anda yine erimeye başlamıştı. Ve elimi tuttuğunda kalbime yayılan sıcaklığın haddi  hesabı yoktu. Diğer eliyle de Masal'ın elini tutarken Rüzgar kocaman bir gülümseme bahşediyordu. Leyla teyze ve Suna ablam arkamızda fısıldaşırken, Asya'da yanlarında onların fısıldaşmalarına gülümsüyordu.  Masal'ın kurduğu cümleyle hepimiz gülsek mi ağlasak mı bilemedik. "Offff nihayet, biy an geyçekten öyle çok koykmuştum ki anlatamam. Siz büyükley biy alemsiniz. Rüzgay babamla Cemye'ye günleydiy nasıl sevgili olunacağını öğyetmeye çalışıyoyum. Beni anlamışsınız nihayet. Siz büyükley bazen çok anlayışsız oluyoysunuz. Siz sevgili olduğunuza göye Cemye annem olabiliy ve ben de seninle yaşayabiliyim babacığım." Rüzgar ve ben donup kalmıştık. Rüzgar bir anda yüzüne sert bir ifade takınarak yere eğilip Masal'ın göz hizasına geldi. Kaşlarını çatarak baktığı kızına kızmaması için onu uyarmak istedim fakat baba kız arasına girmem ne kadar doğru olurdu ki. Rüzgar bir kaşı havada gülümsememek için kendini zorlar gibiydi." Demek biz büyükler seni anlamakta zorlanıyoruz öyle mi küçük hanım." Masal söylediği sözlerden hiç de pişman değil gibiydi. "Evet canım babam, sen baba olmaktan koykuyoydun. Aytık Cemre de senin elini tuttuğuna göre koykacak biy şey kalmadı." Rüzgar kızına ne diyeceğini şaşırmış gibiydi. Masal bir anda elimden çekiştirip " Öyle değil mi Cemye? Sen babama destek oluysan o da baba olmaktan koykmaz aytık. Ben de babamla yaşayabiliyim o zaman." Masal bir anda benimle konuşurken bir yandan da babaannesinin yüzüne baktı."Sen sakın üzülme babaanneciğim seninle yaşamak da çok güzel ama, rüzgay babamın da aytık bana babalık yapması geyek." Leyla teyze ona gülümseyerek bakarken. Ben de Masal'a destek olmak için Masal'ın göz hizasına geldim."Merak etme sen prenses ben babanın elinden tutarım. O harika bir baba, sadece bundan haberi yok." Rüzgar bir anda ikimizin ittifakından rahatsız olduğunu ifade edercesine ayağa kalkarak "Siz ikiniz bana meydan okuyorsunuz sanırım. Düşün önüme kızlar. Çok konuşmak yok, haydi bakalım." Dediğinde ikimizde Rüzgar'ın otoriter sesinin etkisine girmiştik bile. Belki de ikimizin de buna ihtiyacı vardı. Hayatta bir lidere ihtiyaç duyuyorduk belki de... Önümüzde bize yol gösterecek ve duvar gibi bizi koruyacak bir güce ihtiyacımız vardı. Ben de en az Masal kadar buna ihtiyaç duyuyordum. Bunu anlamam epey zaman almış olsa da şu anda tuttuğum elden de baktığım sevecen yüzlerden de mutluluk yansıyordu. Sonsuz mutluluğun tadını yeniden tuttuğum ellerin yumuşaklığını hissederek, yüzümü Erdek'in akşam serinliğine çevirerek tadını çıkardım. 

TABLO: AŞKIN RENKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin