*1*

251 10 3
                                    


Oyna,  seyirciyi unut;  

Sadece sahne ve sen...

Nasıl yalnız olduğunu bir bilsen ... 


Her bitiş bir yeni başlangıçtır derler. Acı bir bitişin ve belirsiz bir başlangıcın tam ortasındayım. 25 yaşımda sanki 25 yıl boyunca acı çekmişim gibi yorgun hissediyorum kendimi. Yeniden başlamak için bütün gücümü topladım şu son 6 ayda. İstanbul'dayım artık. Taşı toprağı altın... Öyle diyorlar. Öyle mi gerçekten? Yeni başlangıcımda beni kucaklar mı İstanbul? Yoksa İstanbul'a yenilenlerden mi olurum ben de? Bir önceki savaşımda yenilmiştim zaten; bir yenilgi daha verecek kadar acımasız olamaz değil mi kader? Atlatmalıyım artık eski yenilgileri, yeni bir başlangıcın giriş kapısındayım işte. Ne kadar zor olabilir ki geçmişi tamamen silmek? Beni geçmişe bağlayan hiç kimse yokken çok kolay olmalı oysaki, ama yorgunluğu ve yaraları hala tazeyken her şey daha korkutucu. Ailemi kaybedeli 3 sene oldu. O kadar ani ve acıydı ki ölümle ve kaybedişle tanışmam, yaraları hala taze. Ailem... Hayatımın anlamıydı onlar. Kabullenmek o kadar zordu ki onların öldüğünü, bir daha olmayacaklarını... Hala bile tam kabullenemiyorum. Hep evlendiğimde çocuklarımla ailemi ziyaret ettiğim günleri düşlerdim. Babamın torun sevgisini canlandırırdım gözlerimde. Bayramlarda ellerini öpmeye geldiğimi, torunlarına bakarkenki gururlarını hayal ederdim hep. Düğün yapmak istemediğimi anneme söylediğimde "saçma sapan konuşma Ela" sözüyle başlayan tatlı tartışmalarımızı düşünüyorum da keşke burada olsalar ve onların istediği her şekilde düğün yapabilsem diyorum. Ama geri alınamayacak bir trafik kazası engelliyor her şeyi. Her şeyimi, bütün ailemi kaybetmeme sebep olan bir trafik kazası... Ankara'dan benim yanıma, İzmir'e, gelirken yaşanan kimsenin canlı çıkamadığı bir üçüncü sayfa haberi... Kendimi hiç onları kaybettikten sonraki kadar yalnız, boş ve amaçsız hissetmemiştim. En çok da duyduğum suçluluk yakmıştı canımı. Biliyorum her şey bir kazaydı ama benim yanıma geliyorlardı işte. Ben istemeseydim olmayacaktı demekten kendimi alamıyorum sonra yine oynuyor yüreğimdeki kaya. Onları kaybettikten sonra hepsini toprağa gömmek için Ankara'ya gittim. Cenaze o kadar zordu ki, belki de en zor sınavlarımdan biriydi. Daha önce hiç ölümle tanışmamıştım, hiç bir cenazede bulunmamıştım. Öylesine, tanımadığım bir insanın bile gömülüşünü görmemiştim. O yüzden canımın parçalarını gömmek o kadar zordu ki... Tamamen yalnız kalmıştım. Herkes acıyarak bakıyordu bana. Ama umurumda değildi hiçbirinin ne düşündüğü. Düşüncelerine önem verdiğim bütün insanları gömmüştüm ben. Hayal kırıklığına uğratmaktan korktuğum üç insanı... Ankara'daki evimizi içindeki hiçbir eşyaya dokunmadan kapatmıştım. 3 senedir hala gidemedim o eve. O kadar çok anı var ki korkutuyor beni. Ne dağıtıp satmaya içim elveriyor ne de gitmeye.

Geçmişe dair hiç anımın olmadığı İstanbul'a geldim artık. Kaybettiğim ailem değil geçmişle tek bağım, bir de sevgilim var. Vardı. Eski sevgili... Yaklaşık 4 sene birlikte olduğum ilk aşkım. Hayatımın en zor döneminde yanımda olan, beni bırakmayan, bana destek olan en büyük dayanağım: Oğuz Aktaş. Her ne yapmış olursa olsun sadece bunun için minnet duyacağım ona her zaman. Ama aynı zamanda bende büyük yara açan bir insan olarak hatırlayacağım hep. İlk defa tamamen güvendiğim kendimi açtığım bir insan tarafından aldatıldım. Beklemediğim bir darbeydi bu. Ailemden sonra tutunduğum tek dal Oğuzdu, hayatımdan çıkmayacak hiç diye düşünüyordum. Onların boşluğunu Oğuzla doldurduğuma kendimi inandırmaya çalışıyordum. Hayata tutunmak için nedenim olarak görüyordum belki de. Ona yüklediğim anlamlar çok büyüktü. O yüzden onu başka bir kadınla yakaladığımda hissettiğim acı ve ihanete uğramışlıkta o kadar büyüktü. Kötü bir adam değil biliyorum, hiçbir zamanda olmadı ama bana sadık olamadı işte. Belki de cinsel anlamda onunla henüz birlikte olmamış olmamdı onu başka kadına iten, beklide haklıydı ama bana yalan söylemiş olmasını kaldıramıyorum. Güvenmek benim için bu kadar zorken bu darbe çok acıtmıştı en güvendiğim insandan gelince. Tanıyordum birlikte olduğu kızı, en yakın arkadaşım falan değildi ama biliyordum aynı okuldaydık bir zamanlar. Kim olduğunun önemi yoktu gerçi. En önemlisi ve acıtanı Oğuzun beni gördüğündeki bakışlarıydı. Pişmanlık ve endişe vardı gözlerinde ama aynı zamanda o cenazedeki insanların gözleriyle bakıyordu bana. Acıyordu bana... Bu yaptığının benim için büyük bir darbe olduğunu biliyordu, ailemi kaybettikten sonra yaşadıklarımı biliyordu. Her ne kadar darbeyi kendi vurmuş olsa da acıyordu işte bana, yediğim bu darbelere dayanamayacağımı düşünüyordu belki de ve acıyordu bana... Hiç kimsenin acıyan bakışları bu kadar yakmamıştı canımı o ana kadar. Sevmiştim ben o adamı. Biliyordum o da beni sevmişti ama artık değil, yeteri kadar değil...

Ela'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin