İnce ince doğranmış herkese bi parça dağılmış.
Sıradan hayalleri varmış ama hepsi ondan alınmış.
Kalbi kırılmış bir kadın,
Ve hiç zamanı olmamış alışmaya.
Yaşamak bir meslektir buralarda,
Zaten inancı kalmamış mutlu sonlara.
Gözlerimi kapatırken aklımda olan son şey yine alaycı bakan siyah gözlerdi...
Hemşirenin odaya girmesiyle uyandım.
- Doktor hanım zehirlenen çocuk uyandı. Kontrolü için sizi bekliyoruz.
- Tamam geliyorum.
Hemşire odadan çıktıktan sonra odamdaki lavaboda hafifçe yüzümü yıkayıp odamdan çıktım. Kerem'in odasına doğru ilerledim. İçeri girdiğimde çocuğun başında gözleri mutlulukla ışıldayan annesi vardı. Çocuk ona cıvıl cıvıl bir şeyler anlatıyordu. Onların Arslan'ın ailesi olduğunu düşünmek her ne kadar canımı sıksa da çok sevimli bir oğlu olduğunu görmezden gelemiyordum. Ayrıca kadının gözlerinden taşan iyi niyet ve minnet ona karşı da kötü düşünmemi engelliyordu.
- Bakıyorum küçük yaramaz uyanmış. Nasıl hissediyorsun bakalım kendini.
Diye sordum çocuğa. Boncuk boncuk mavi gözleri vardı. Çok sevimli bir çocuktu. Beni görünce gözleri şaşkınlıkla açıldı.
- Ne kadar güzelsin... diye şaşkınlıkla soludu. Anne şok güzel dimi doktor abla. Ben vazgeştim Pelinle evlenmeyeceğim. Bu doktor ablayla evleneceğim. Şünkü şok güzelmiş o.
Diye çocukça belirtti. Annesi anlayışlı bir tebessümle güldü.
- Annecim, doktor ablan senden çok büyük ama olur mu öyle şey. Diye yakındı mahcupça. Kerem kızmıştı bu duruma.
- Hayır banane evlenicem ben onunla diyerek hevesle beni göstermişti.
Ben de gülümsedim hevesli çocuğa. Çok tatlı ve masumdu bir kutu hapı içtiğini görmezden gelirsek.
- Bak şöyle yapalım keremcim. Sen bir iyileş, bir daha bilmediğin şeyleri yutmayacağına söz ver ve tabi bir de boyun şu çerçevenin olduğu yere kadar gelsin o zaman evleniriz olur mu?
Hileli teklifimle çocuğun gözleri parlamıştı. Hevesle kafasını sallamıştı. O annesine benimle evleneceğini söyleyerek nispet yaparken ben de onun sonuçlarını inceliyordum. Her şey yolunda görünüyordu. Hastanede daha fazla kalmalarına gerek yoktu. Tam bunu söyleyecektim ki, kapının açılmasıyla içeri Arslan girdi. Gözleri beni bulduğunda yumuşakça gülümsedi. En ufak hareketi vücudumda garip reaksiyonlar oluşmasına sebep oluyordu. Hep takım elbiseli geziyordu bu adam. Sabah da akşam da... Takım elbiseyi hiç kimsenin taşıyamadığından daha iyi taşıyordu. Sanki daha fazla etkileyiciliye ihtiyacı varmış gibi... Onun girişiyle yataktaki hareketli çocuk birden ayaklandı yatağın üzerinde. Nereden buluyordu bu çocuk bu enerjiyi daha dün baygın yatıyordu. Yatakta zıplamaya başladı.
- Amcam geldi!! Arslan amcam geldi!!
Amca mı? Arslan amcam mı demişti bu çocuk? Babası değil miydi? amcası mıydı? Bu kadın onun karısı değil yengesi miydi? Evli olduğunu nereden çıkarmıştım ki, beklerken ona sarılmasından mı? Ne zaman böyle saçma sapan kuruntuları olan biri olmuştum. Nereden uydurmuştum babası olduğunu. Öyle bir şey söylememişti ki. Ama inkâr da etmemişti. Oğlu değilse inkâr etmesi gerekmez miydi? Benim şaşkın bakışlarımla eğlendiğini görebiliyordum. Çocuk onun boynuna sarılmış mutlu bir şekilde gülerken o da bana bakıyordu alaycı ve eğlenen bakışlarıyla. Bense şok olmuştum beklemediğim amca yeğen ilişkisiyle. Benimle eğlenmek için mi susmuştu. Ne garip bir adamdı bu böyle. Ben bunları düşünürken Arslan yeğenini yavaşça yatağa geri yatırmaya başladı. Çocuk kollarını amcasının boynundan ayırmamak için uğraşıyordu.
- Benim koçum uyanmış bile bak sen.
Diyerek hafifçe gıdıkladı çocuğu Arslan. Sevinçle gülüyordu çocuk. Amcasının ilgisinden hoşlandığı belliydi.
- Uyandığına göre artık hesap verme zamanın geldi. Bilmediğin bir kutu şeyi yutmak da ne demek oluyor bakayım.
Amcası sıkıştırınca çocuk yatıp uyuma numarası yapmaya başladı. Arslan hiç hareket etmeden ve ciddi duruşunu bozmadan Kerem'in gözlerini açmasını bekliyordu sabırla. Gözlerini açınca amcasının bakışlarının ciddileştiğini görmüştü Kerem. Kaçamayacağını anlayınca da cevap verdi. Çocukluğunun getirdiği sevimliliği kullanmasını iyi biliyordu Kerem.
- Amca napayım şeker gibi görünüyorlardı. Anneme göstermedim çok yememe izin vermez diye. Özür dilerim bi daha yapmıcam söz. Hem doktor ablaya da söz verdim yapmıcam diye.
İkisinin de bakışları bana döndü sonra. Çocuk amcasına doğru fısıldayarak konuştu. Duyulmadığını sanıyordu ama odadaki herkes net bir şekilde duyuyordu onu.
- Doktor abla şok güzel dimi amca.
- Evet koçum çok güzel gerçekten.
Hala bana bakarak konuşuyordu. Sanki direk bana söylüyordu. Yanaklarımın hafifçe ısındığını hissedebiliyordum. Oda da Keremin annesi ve Kadir de vardı. Kerem bununla kalmadı ve devam etti amcasına anlatmaya.
- Ben vazgeştim Pelinle evlenmekten, doktor ablayla evlenicem. Hem o da olur dedi. Boyum şu çerçeveye kadar gelince o zaman evlenirmişiz. Ve tabi bir daha ilaç yutmazsam...
Arslan şaşırmıştı, muzip gözlerle bakıyordu yeğenine.
- Demek doktor ablanı çok beğendin, evlenmek istiyorsun. Eee amcasının yeğeni ne olacak... Ama seninle bozuşuruz koçum söyleyeyim.
Son söyledikleri bomba gibi düşmüştü odaya. Benim yanaklarım artık iyiden iyiye domates olmuştu. Yengesi de şaşkın ve istekli gözlerle bana bakmaya başlamıştı. Kapının yanında duran Kadir de gevrekçe sırıtıyordu. Bir tek Kerem anlamamıştı ne demek istediğini. Ben şok olmuş gözlerle bakıyordum ona, oysa muzip eğlenen bakışlarla... Hoşuna gidiyordu beni böyle bir duruma düşürmek. Herkesin bana bakıyor olması boğmuştu beni. Üstüme üstüme gelmeye başladı oda. Hemen çıkmak istedim oradan. Aceleyle söyledim.
- Keremin sonuçlarında bir problem yok istediğiniz zaman çıkabilirisiniz. Tekrar geçmiş olsun.
Deyip cevaplarını beklemeden çıktım odadan. Nasıl rahat bir adamdı bu böyle. Önce beni yanıltmıştı Kerem'in oğlu olduğunu inkâr etmeyerek, şimdi de herkesin içinde bariz imalarda bulunuyordu. Orada ne yapmamı bekliyordu ki... Sadece yüz ifademi görmek istediği için yaptığını hissedebiliyordum. Her mimik değişimimi takip etmişti çünkü. Bense ona mı yoksa kendime mi sinirlensem bilemiyordum. Onun özel hayatıyla ilgili varsayımlarımla kendim izin vermiştim beni böyle yanıltmasına. Son sözlerindeki rahatlık ve ima ise bir yandan heyecanlandırırken bir yandan da bu kadar kendinden emin olması korkutuyordu beni. Dengesiz duygularımın arasında kalmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ela'm
RomanceHer şeyini kaybettiğini düşünen bir kız... Yapayalnız... Yeni bir hayat kurmanın eşiğinde ama taze yaraları hala acıyor derinlerde. Savunmasız ve güçsüz olduğunu düşünüyor. Evet, belki savunmasız ama güçsüz asla değil. Duvarlarının ardında saklı yar...