*2*

184 14 2
                                    


Vazgeçebilirdim buraya bakmasa
Bana doğru birkaç adım atmasa
Evet gece uzun ama hayat kısa
Bunun farkında 


İlk iş günüm çok yoğun değildi. Çocuk doktoruydum. Hep çok sevmişimdir çocukları. Kalp cerrahisi alanına da baya ilgim vardı öğrenciliğim ve internlüğüm sırasında ama çok yoğun ve yorucu olduğu için devam etmek istemedim. Hasta çocukları görmek her ne kadar manevi anlamda yorucu olsa da tedavi etmek de bir o kadar tatmin edici. Öğle saatlerinde odama bu hastanede çalışan doktorlardan biri girdi. Biraz çekingen duruyordu ama aynı zamanda sevecendi de.

- Merhaba. Yeni başlamışsın galiba. Ben Özge. Yemeğe bizimle gelmek ister misin? Yabani insanlar olduğumuzu düşünmeni istemem. Hem seni diğerleriyle de tanıştırırım.

Yeni insanlar.. Korkutucu gelmişti. Özge bilmiyordu ama bendim yabani olan. Ama yalnızlıktan da sıkılmıştım. Hem en kötü ne olabilirdi ki kendimi onlara açmadıktan sonra. Kim yaralayabilirdi ki beni. Hafif bir gülümsemeyle kabul ettim.

- Ben de Ela memnun oldum. Teşekkür ederim. Yeni iş arkadaşlarımı tanımaktan ne zarar gelir ki değil mi ?

Gülümseyerek onaylamıştı bu cevabımı. Çok hayat dolu bir kadındı. Diğerleriyle de tanışmıştım bir tane yeni evli çift vardı Burcu ve Doruk cerrahide çalışıyorlardı. Evlilik hayatı ve iş hayatının bir arada çok yoğun olduğunu söylediler ve garip bir şekilde ikisi de doktor bir eş bulmamam adına tavsiye verdiler bekar olduğumu duyunca. Ama yine de birbirlerine aşkla baktıklarını görebiliyordum. Yiğit ve Duygu vardı ikisi de bekardı. Bir an sevgililer mi acaba diye düşündüm ama sanırım değillerdi. İkisi de onkolojide çalışıyordu. Ve tabi bir de Özge o da kalp doktoruydu ve hastane dışından bir nişanlısı olduğunu öğrenmiştim. Zararsız insanlara benziyorlardı. Beni tanımak istediklerinde İstanbul'a yeni taşındığım, bekar olduğum ve çocuk doktoru olduğum dışında bir şey öğrenememişlerdi ki zaten bu kadardım. İşim erken bitince hastaneden çıktım ve ilanını gördüğüm hastaneye yakın eşyalı bir evi görmeye gittim. 2+1 di eşyaları çok yeniydi. Biraz pahalıydı kirası ama tek tek eşya aramak istememiştim. Hem eşya demek bağlanmak demekti ve ben bağlanmak istemiyordum. Koyu mor bir yatak odası vardı. Gri ve pudra renginden oluşan bir oturma odası ve krem kahve tonlarından oluşan bir salonu vardı. Mutfak biraz küçüktü ama idare ederdi. Beğenmiştim evi ve hemen tutmuştum. Otelden çıkışımı yapıp tekrar yeni evime döndüm. Eşyalarımı yerleştirdim. Yarın nöbetçiydim ve erken yatsam iyi olacaktı ertesi gün sabaha karşı dönebilecektim eve.

Nöbet çok yoğundu. Geceleri hastalanan çocuk sayısı daha çoktu galiba. Yiğit de nöbetçiydi o gece ve aralarda kahve içiyorduk uyanık kalabilmek için. İyi bir adamdı babaannesiyle birlikte yaşıyormuş. Anne ve babasını sormamıştım aynı soruyu bana yöneltmesinden korkarak. Sabaha karşı 5'e doğru çıkmıştım. Son 1 saattir kimse gelmemişti zaten uyuyordum. Arabama bindim sabahın en karanlık saatinde çok sessizdi etraf. Bir an önce eve gidip uyumak istiyordum. Yarı yolda yol kenarında bir adam gördüm uzaktan. Yaklaştıkça bir kolunu havaya kaldırıp otostop çektiğini gördüm, yolda ondan ve benden başka kimse yoktu. Benim için kaldırıyordu kolunu. Durmayacaktım. Adam uzaktan bile dev gibi görünüyordu, korkmuştum ve saat sabahın 5iydi. Benim durmayacağımı anladığında eli yanına düştü o anda gördüm kolundan yere doğru akan kanı. Durmaya karar veremeden onun yanından geçip gitmiştim. Sonra dikiz aynasından yere yığıldığını gördüm. O an ani bir frenle durup geri geri geldim yanına hızlıca. İnmeli miydim? Ya bana bir zarar verirse? Ama yaralı... Bu saatte buradan başka kimse geçmez. Gidersem onu ölüme terk etmiş olmaz mıyım? Her şeyden önce ben bir doktordum ne de olsa. Mesleğimin ve insanlığımın bana öğrettiği yönde karar verir vermez telaşla arabadan inip yanına gittim. Kanayan koluna dokundum kaynağını anlamaya çalışarak.

Ela'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin