Küçüğüm daha çok küçüğüm
Bu yüzden bütün korkularım
Gururum bu yüzden
Bu yüzden çocuk gibi korunmasızlığım
*10*
Uyandığımda yatağımdaydım. Başım ağrıyordu. Dün gece şarabı çok kaçırmıştım anlaşılan.
Dün gece!!
Bir anda bütün her şey film şeridi gibi aklımdan geçmeye başlamıştı. Eve gelişi, bana beni tanımak istediğini söylemesi, birlikte pizza yiyip şarap içmemiz, bana Ela'm deyişi... Ela'm... Babamın bana Eloşum diye seslenişinden sonra kulağıma güzel gelen ikinci sahiplenici sesleniş... Onu öpüşüm... Onu öpmüştüm! Ellerim dudaklarıma gitti. Ahh ne utanç verici... Sonra... sonra hayatımda aldığım en ateşli öpücük... Bütün hücrelerim alev almıştı sanki. Nasıl vericiydi ama aynı zamanda tüketen... Dokunduğu yeri yakan elleri... Can vermişti sanki vücuduma.
Kucağında uyuyakaldıktan sonra beni aynı şekilde başım omzunda yatağıma taşıdığını, beni yatağa yatırıp burnumu öptüğünü hayal meyal hatırlıyordum. Yatağın yanı hiç bozulmamıştı, yanımda yatmış olamazdı. Evden hiç ses gelmiyordu belki de içerdeydi ve hala uyuyordu. Saat 11'e geliyordu ama geç uyumuştuk ne de olsa. Yataktan kalkıp banyoya gittim. Aynadaki aksimi hiç beğenmemiştim. Yeni uyanmış olduğum için gözlerim hafif şiş, dudaklarım şaraptan kırmızı, saçlarımsa darmadağınıktı. Elimi yüzümü yıkayıp, dişlerimi fırçalayıp saçlarımı düzelttim. Biraz kendime gelmiştim. Sonra içeri geçtim Arslan'ın nerde olduğunu anlamak için. Oturma odasında yoktu. Bizim boş kadehlerimiz, içinde üç dilim kalmış pizza kutusu ve boş şarap şişesi dün gece olanların rüya olmadığını kanıtlıyordu. Salona geçtiğimde oranında boş olduğunu gördüm.
Gitmiş miydi? Bana haber vermemiş miydi? Neden versindi ki? Ayrıca bugün benim boş günüm olabilirdi ama belki onun işi vardı. Ne sıfatla bana haber vermesini bekliyordum ki? Daha da önemlisi neden bekliyordum? Tamam, belki biraz yakınlaşmış olabilirdik ama bu bana haber vermesi gerektiği anlamına gelmiyordu. Ve benim bunu bekliyor olmam beni korkutuyordu. Sanki bağlanmaya başlıyormuşum gibi. Ama bağlanmamalıydım. Yaralıydım. Bağlandığım yerlerden kopmuştum ben acımasızca. Ailem, aşkım yerine koyduğum adam tarafından. Bağlanamazdım bir daha...
Kendimi bana haber vermemesine bozulamamam gerektiğine ikna etmeye çalışarak mutfağa gittim. Dün geceki alkol yüzünden baya susuzluk çekiyordum. Dolaptan büyük bir bardak alıp su doldurdum. Doldurduğum suyu neredeyse tek nefeste kana kana içmiştim. İkinci bir bardak doldururken gözüm buzdolabının üstündeki bir tane magnetin altına sıkıştırılmış nota takıldı. Kalbim sebepsizce daha hızlı atmaya başlamıştı. İkinci bardak suyumu tamamen unutarak yavaşça nota uzandım. Açtığımda Arslan'ın kendisi gibi erkesi ve düzgün yazısıyla karşılaştım.
"Çok acil bir işim çıktı. Gitmek zorundayım. Dün gece gerçekten güzeldi ama seni daha önce planladığım yemeğe çıkaracağım. Bu sefer itiraz istemiyorum. Dinlenmene bak... Arslan."
Haber vermişti... Bana söylemeden gitmemişti. Daha bir dakika önce kendimi bana haber vermemesi gerektiğine inandırmışken nereden çıkmıştı şimdi bu sevinç? Elimdeki düzgün yazısına bakarken kalp atışlarımın hızlanmasını engelleyemiyordum. Bu adam yüzünden dengem bozulmuştu. Yemeğe mi gidecektik? Zamanına dair hiçbir şey söylememişti. Bu akşamı da kastediyor olabilirdi önümüzdeki haftayı da nerden bilebilirdim ki? Telefonu da yoktu bende. İtiraz istemiyorum demişti, gidecek miydim ilk duyduğumda şiddetle karşı çıktığım yemeğe? Dün geceden sonra nasıl bir bahane sunabilirdim ki? Sunmak da istemiyordum. Ama korkuyordum biraz işte. Şimdilik bana not bırakmasından dolayı gelen mutluluk hissinin biraz tadını çıkarmak istedim ve bütün korkularımı görmezden geldim. Notu magnetin altına tekrar sıkıştırıp orada bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ela'm
RomanceHer şeyini kaybettiğini düşünen bir kız... Yapayalnız... Yeni bir hayat kurmanın eşiğinde ama taze yaraları hala acıyor derinlerde. Savunmasız ve güçsüz olduğunu düşünüyor. Evet, belki savunmasız ama güçsüz asla değil. Duvarlarının ardında saklı yar...