Ah yaşayamam inan
Sen benim olmadan...
Önemli olan tek şey bu dev gibi yakışıklı adamın benim oturma odamda oturuyor olmasıydı. Onun varlığı odayı küçültmüştü sanki. Sehpanın üzerinde duran şarabı gördüm ve ona sormadan bir kadeh daha getirdim. O ceketini çıkarıp koltuğun yanına asarken ben ikimize de şarap doldurdum.
*8*
Burada olması garip hissettiriyordu. Tanımlayamayacağım şekilde garip. Hem gergindim hem de sanki hep burada olması gerekiyormuş gibi bir his vardı. Koltukta yan yana oturuyorduk. Ne çok yakındık ne de çok uzak. Ben gerginliğimden biraz kurtulabilmek adına büyük bir yudum şarap aldım.
Bana bir dilim pizza uzatırken "en son ne zaman yemek yedin?" diye sordu. Çok lezzetli görünen pizzadan bir ısırık aldım.
"Öğlen. Eve geldiğimde çok yorgundum direk uyudum. Yani bu benim akşam yemeğim" dedim elimdeki ısırılmış pizza dilimini gösterirken.
Onaylamaz bir şekilde kafasını salladı. "Söylemiştim; bu iş senin gibi küçük bir kız için fazla yorucu." Dedi kendine de bir dilim alırken.
"Ben de küçük bir kız olmadığımı söylemiştim. 25 yaşındayım ben." Şarabından bir yudum içerken sırıtıyordu. Kolunu koltuğun sırt kısmının üstünde bana doğru uzatmıştı.
"Tam da tahmin ettiğim kadar küçüksün." Dedi. Gözlerimi kısarak ona baktım.
"Sen kaç yaşındasın ki?"
"32" dedi rahat bir tavırla. Şaşırmıştım o kadar göstermiyordu. Kaç yaşında olduğunu hiç düşünmemiştim ama nedense 32 beni şaşırtmıştı.
"Hiç göstermiyorsun. Ama yine de benden biraz büyük olman beni küçük bir kız yapmaz. Belki.. seni yaşlı bir adam yapabilir sadece." Dedim muzip bir tavırla. Şaraptan mıdır yaptığımız zararsız sohbetten midir bilmem gevşemiştim. Cümlemin üzerine hafif bir kahkaha attı. Onu daha önce hiç böyle gülerken görmemiştim. Hiç gülmeyen bir adam değildi, sade yumuşak gülümsemeleri vardı. Ama onlar gülümsemeydi ve az önce küçük bir kahkaha atmıştı dişlerinin de göründüğü türden. Bir adama her şey nasıl bu kadar yakışabilirdi. Gözlerinden sonra en etkileyici şeydi gülüşü... Gözleri zirveyi hep koruyacaktı sanırım. Daha doğrusu ikisinin karması olan gülen gözleri... O nasıl bir bakıştı öyle... Ona bakarken çiğnemeyi fazla uzattığım pizzayı yuttuktan sonra "çok güzel gülüyorsun..." Derken buldum kendimi. Söylediğim sözü kendi kulaklarımla duyduğum anda yanaklarım ısınmıştı. Yoğun bakmaya başlamıştı. Tebessümü hala duruyordu ama bakışları daha yoğundu. Çoğunu içtiğim şarabımı diktim kafama birden. Bunun üzerine hafifçe güldü.
"sakin ol. İstersen duymamış gibi yapabilirim." Dedi ukala bir tavırla. Tam alay etmesine karşılık verecektim ki devam etti.
"Ama şunu bilmelisin ki uzun zamandır gülmüyordum. Garip bir etkin var üzerimde." Uzanıp boşalan kadehime yeni şarap doldurmaya başladı. "karşı koyamadığım bir etki..." dedi.
Uzun zamandır gülmemesinin nedenini merak etmiştim. Gülümsemesine sebep olan ben miydim? Garip etki ha... Kendi bakışlarından habersizdi. Asıl garip etki onlardı. Karşı koyamama faktörü de karşılıklıydı demek. Ben de karşı koyamıyordum ona. Şu an burda olmasına neden izin verdiğimin sorusunu kendi içimde bile cevaplayamıyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/64477941-288-k248323.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ela'm
RomanceHer şeyini kaybettiğini düşünen bir kız... Yapayalnız... Yeni bir hayat kurmanın eşiğinde ama taze yaraları hala acıyor derinlerde. Savunmasız ve güçsüz olduğunu düşünüyor. Evet, belki savunmasız ama güçsüz asla değil. Duvarlarının ardında saklı yar...