Biliyorum artık çok zor çok
Kuracak yeni bir hikayem yok.
Hala inanamıyordum aklımdan zorlukla çıkardığım adamı karşımda gördüğüme. Ama evliydi anlaşılan ve bu durumun beni rahatsız ediyor olması daha çok canımı sıkıyordu. Evli olsundu ne olacaktı ki sanki. Evli olmasa ne olacaktı? Farkında olmadan bir daha hiç görmeyeceğimi düşündüğüm bir adam için beklentiye mi girmiştim. Ne kadar acınasıydım öyle... Bu hayal kırıklığı da neyin nesiydi böyle? Bana hiçbir söz vermemişti ki... Aksine bana daha net olamayacak bir şekilde belirtmişti beklentiye girecek birşey olmadığını. Adamla toplasan 5 cümle konuşmuştum nereden çıkmıştı bütün bu cevapsız sorular? Ah keşke öyle gözleri olmasaydı... Belki... belki o zaman ruhumun o gözlere ulaşmak için duvarlarımda açtığı çatlakların belirsiz soruları olmazdı...
Keşke öyle gözleri olmasaydı...
Ben odamda bütün bu sorularla baş etmeye çalışırken acilden adım anons edildi. Hepsini bir kenara bırakıp aceleyle acile indim. Keremin odasının yanından geçerken Arslan yoktu etrafta ama Kadir'i görmüştüm. O da beni gördüğüne şaşırmıştı. Umursamadan geçip gitmiştim. Bir trafik kazası olmuştu ve ağır yaralılar vardı. Ne lanet şeydi şu trafik kazası... Üç kişilik bir aileydi ve uzun uğraşlar vermiştim onları kurtarmak için. Babanın durumu o kadar ağır değildi ama anne ve 16 yaşlarındaki çocuk için baya uğraşmıştık. Çocuğu kurtarmamıza rağmen anneyi kurtaramamıştık. Çok çaresiz ve yetersiz hissetmiştim o kalbin durduğunu belirten acıklı öten makinenin sesini duyduğumda. Doktordum ben kurtarmam gerekirdi. Ama başaramamıştım. Şimdi o çocuk uyandığında bir annesi olmayacaktı... Daha fazla kendime acı çektirmeden odama çıkmaya karar verdim ne de olsa yapacak hiçbir şeyim yoktu, ölen çoktan ölmüştü... Odama girdiğimde yorgunlukla soludum son dört saattir acildeydim, ışığı açtığımda masamın önündeki koltuklardaki adamı görmemle olduğum yerde korkudan sıçramam bir oldu. Beni ürkütmüş olmasıyla eğlenen bir çift siyah göze bakıyordum şimdi. Fiziksel olarak da duygusal olarak da çok yorgundum. Ona bir şey söylemeden koltuğuma oturdum. Şimdi aramızda bir masa vardı ve o karşımda bana bakıyordu.
- Seni her zaman hayat kurtarırken mi göreceğim küçük doktor?
Sesinde şakacı bir tavır vardı ama benim eğlenmek için modum çok düşüktü. Daha yeni bir hastamı kaybetmiştim. Çaresizlikle fısıldadım.
- Her zaman değil...
Anlamayarak bakıyordu bana. Devam ettim başımı koltuğa yaslayıp tavana doğru bakarak.
- Az önce bir hastamı kaybettim. 38 yaşında bir kadın, trafik kazası... 16 yaşında bir oğlu var. Onu kurtarabildim Allahtan. Kurtardım ama annesiz bıraktım.
Kısa bir sessizlikten sonra konuştu. Şakacı tavrı yoktu tamamen ciddiydi sesi.
- Herkesi kurtaramazsın. Yaşam ve ölüm senin elinde değil. Kurtaramadın diye ölümü senin suçun da değil. Ölmesi gerekenler ölür kabullenmelisin bunu Ela.
- Evet öyle. Ölmesi gerekenler ölür... Biliyorum öyle olduğunu ama yine de çocuğun uyandığında hissedeceklerini düşünmekten kendimi alamıyorum... En azından babası yaşıyor değil mi?
Diye hüzünlü bir gülüşle söyledim. Evet en azından babası yaşıyordu. Tamamen yalnız değildi, benim aksime... Oysa ben nerdeyse 4 senedir tek başımaydım. Tutunacak bir dalım yoktu, başıma ne gelirse gelsin arkamda olacak birileri... Koşulsuz sevgi göreceğim biriler... Oysa o çocuğun hala bir babası vardı. Her ne yaparsa yapsın onu sevecek bir baba... Bu düşünceleri bir kenara bıraktığımda bana odaklanmış siyah gözleri gördüm. Anlamaya çalışıyordu. Ruhumu soyuyordu sanki bakışlarıyla. Sanki görüyordu ne kadar yalnız olduğumu. Bu beni savunmasız bırakan bakışlardan kaçmak için merakla sordum.
- Kolun nasıl oldu?
Sorum üzerine inceleyici bakışlarına ara verdi. Gergin halinden kurtulup rahat bir şekilde arkasına yaslandı beni de rahatlatarak.
- Çok iyi, eskisinden de iyi neredeyse. Yara tamamen iyileşti ama izi kaldı. Neyse ki hoşuma gidiyor. Seni hatırlatıyor bana. Yol kenarındaki küçük kurtarıcı melek...
Son sözleriyle yüreğim ağzımda atıyordu yine. Yine derin derin bakıyordu yumuşak tebessümüyle birlikte. Nasıl bir etkisi vardı bu adamın benim üzerimde böyle? Nasıl başarıyordu bir cümle ve bir bakışla beni bu kadar etkilemeyi? Ne biliyordum ki bu adamla ilgili? 1 ay önce kurşun yarasıyla karşıma çıkması ve bugün tesadüfen burada olması dışında... Sonra neden burada olduğunu hatırladım. Oğlunu, Kerem'i... Ve sakinleşmeye zorladım kendimi, daha fazla etkilenmemeye... Bendeki değişikliği, gerginliği fark etmişti. Ona kayıtsız kalabilmek için çok zorluyordum kendimi ve o da bunu fark etmişti. Çözmeye çalışan gözlerle bakıyordu. Son sözleriyle parlayan gözlerimin birden neden duvarlar ördüğünü anlamaya çalışır gibi... Telefonunun çalmasıyla dikkati dağıldı. Saat sabahın beşiydi, kim arardı ki bu saatte. Asıl önemlisi bananeydi ki? Neden merak ediyordum?
- Söyle.
- ...
- İşte bu güzel bir haber. Özgür'e haber ver hemen.
- ...
- Gelemem bu gece. Hastanedeyim.
- ...
- Önemli bir şey değil Kerem zehirlendi de onun yanındayım. Özgür halleder bana gerek yok zaten.
- ...
Herhangi bir kadından gelmediğini düşündüğüm telefon belirsiz nedenlerle beni rahatlatmıştı; evli olduğunu hatırlayana kadar... Nedense güçlük çekiyordum bu adamın başka bir kadına ait olduğunu kabullenmekte. Kapattıktan sonra bakışları yine beni buldu. Sıcak bakışları vardı yine.
- Önce ben şimdi de Kerem. Benim özel kurtarıcı meleğimsin galiba sen. Doktorunun sen olduğunu görünce neredeyse sevinecektim bizim haylazın şeker sandığı hapları içmesine.
- Benim işim bu. Sevinmek yerine oğlun için daha dikkatli olmalısın. O haplara bir daha ulaşamamasından emin olmalısın.
Anlamadığım bir şekilde sırıtıyordu. Bir şey söyleyecek gibi oldu ama vazgeçti kafasını sağa sola doğru salladı hafifçe gülerek. Sonra oturduğu yerden kalktı.
- Haklısın. Daha dikkatli olmalıyım. Gidip Keremle ilgilensem iyi olacak galiba. Biraz dinlensen iyi olur çok yorgun görünüyorsun küçük doktor. Dedi eğlenen gözleri endişeyle bakmaya başlarken.
Gülümseyerek karşılık verdim. O da odamdan çıktı. Oğluydu gerçekten de inkâr etmemişti. İçimde küçük bir yer sanki umut etmişti inkar etmesini... İnkar etse evli olmadığını söylese ne değişecek hiç bir fikrim yoktu ama yine de umut etmiştim işte farkında olmadan. Ama bunları düşünmek için çok yorgundum gerçekten. Bugün akşama kadar hastanede olmam gerekecekti. O yüzden biraz uyumalıydım. Odamdaki kanepeye uzandım bir iki saat uyuyabilmek için. Gözlerimi kapatırken aklımda olan son şey yine alaycı bakan siyah gözlerdi...
![](https://img.wattpad.com/cover/64477941-288-k248323.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ela'm
RomanceHer şeyini kaybettiğini düşünen bir kız... Yapayalnız... Yeni bir hayat kurmanın eşiğinde ama taze yaraları hala acıyor derinlerde. Savunmasız ve güçsüz olduğunu düşünüyor. Evet, belki savunmasız ama güçsüz asla değil. Duvarlarının ardında saklı yar...