Eve girdiğimde hiç ışıkları açmadan odama gittim. Uyursam düşünmezdim onu. Kapıyı kapattığım anda ağzıma bir el kapandı. Adrenalin damarlarıma hücum ederken yatak odama nasıl girdiğini bilmediğim birisi sesimi çıkarmamam için iyice sıkıyordu dudaklarımı. Korkuyordum. Bu Arslan'ın bahsettiği tehlike olabilirmiydi? Kaçıracaklar mıydı beni? Sonra? Sonra ne olacaktı? Şu kaçırılma işleri sadece filmlerde olmaz mıydı? Benim yatak odamda ne işi vardı?
*15*
İyice korkmuştum kurtulmalıydım bu durumdan. Tepinmeye başladım. Ama çok güçlü tutuyordu, tepinmem onu hiç etkilemiyordu. Kolu boynuma sarılmış büyük avucu yüzümün yarısını kapatıyordu nerdeyse. Diğer eli belime sarılıp havaya kaldırmıştı beni tepinmemin etkisini azaltmaya çalışıyordu herhalde. Ayaklarım boşlukta çırpınıyordu. Sırtım onun göğsüne yapışmıştı beni havaya kaldırmasıyla. Bütün hareketlerim kısıtlanmıştı. Ne yapacaktım? Adrenalin artık iyice kalbimi maratona sokmuşken korkuyordum aynı zamanda. Bu adam benden ne istiyor olabilirdi ki? Sonra aklıma gelen hareketle tüm gücümle dudaklarımın üzerindeki elini ısırdım. İşe yaramıştı elini çekti dudaklarımın üzerinden. Serbest kalan ses çıkarma yetimle yardım çağırmalıydım. Tam çığlık atacaktım ki beni dakilardır zaptetmeye çalışan adamın sesini duydum.
"Ah!! Kopardın be yavrum! Benim; sakin ol.."
Sesini duymamla tamamen hareketsiz kalmam bir olmuştu. Sıkıştırılmış bir kedi gibi çırpınan halimden, ışık görmüş tavşan kadar hareketsiz hale geçmiştim. Çırpınmalarım sona erdiğinde beni yavaşça yere bıraktı. Ayaklarım yere basıyordu artık. Ama ben şoktaydım, olduğum yere çakılmıştım sanki. Gerçek miydi? Arkamda nefesini hissettiğim adam Arslan mıydı?..
Evet, oydu... Dönmüştü... Neden arkamı dönüp yüzüne bakamıyordum? Çok özlemiştim oysa... Beni durduran neydi? Beni korkutan neydi? Neden o çok özlediğim kokusunu almamak için nefesimi tutmuştum. Haftalardır beklediğim şey bu değil miydi? Bana dönmesini beklemiyor muydum? Şimdi neden böyle ne yapacağını bilmez halde, yüzüne bile bakmaya çekinirken bulmuştum ki kendimi? Benden hiç tepki gelmeyince onun temkinli çıkan sesini duydum.
"Ela'm?" hitabıyla gözlerim istemsiz kapanmıştı.
Ellerini omuzlarıma koyup beni kendine doğru döndürdü. Omuzlarımdaki hafif dokunuşunun bile etkisi büyüktü. Yüzünü görmek istiyordum, gerçekten karşımda olduğuna dair somut kanıta ihtiyacım vardı. Yüzüne baktığımda içime akın eden duygular çok yoğun ve karmaşıktı. ikiye bölünmüştüm sanki, kendimle baş edemiyordum. Gözlerimi kaçırdım bu yoğunluktan kaçmak istercesine. Özlemiştim. Hem de çok... Aynı zamanda da kızgındım. Hem de çok... Bir yanım boynuna atlayıp sarılmak istiyordu diğer yanım yüzüne bir tane patlatmak. O kadar kızgındım işte...
O işaret ve baş parmağıyla çenemi hafifçe tutup ona bakmamı sağladı. Yüzünde beklenti dolu bir bakış vardı. Ah o gözleri... Simsiyah gözleri sanki zincirlemişti beni kendine. Ne zaman gözlerine değse gözlerim daha bir çekiliyordum sanki ona... Ama o gözlerdeki beklenti sinirlerimi bozmuştu. Ne bekliyordu ki? Üç hafta boyunca haber alamadıktan sonra boynuna atlamamı mı? Atlamama ramak kalmıştı evet ama o bunu bilmiyordu neyse ki... Sinirle çenemdeki elini ittirdim. Gözlerindeki beklentinin yerini şaşkınlığın aldığını görebiliyordum. Bu daha iyiydi. Sonra iki elimi göğsüne dayayıp kokusunu duyamayacağım kadar uzağa ittirmeye çalıştım. Kokusu kafamı karıştırıyordu. Boynuna atlamamı söyleyen tarafımı ateşliyordu. Onu uzaklaştırmalıydım. Mantıklı düşünebilmek için ondan uzak olmam şarttı. Ama ne yazık ki başarılı olamadım. Ellerimin üzerine kendi büyük ellerini koydu ve ellerimi göğsüne hapsetti. Teması yakıyordu. Kalp atışlarını hissedebiliyordum avuçlarımın içinde. Bunlar iyi değildi. Şimdi ondan etkilenmenin sırası değildi...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ela'm
RomanceHer şeyini kaybettiğini düşünen bir kız... Yapayalnız... Yeni bir hayat kurmanın eşiğinde ama taze yaraları hala acıyor derinlerde. Savunmasız ve güçsüz olduğunu düşünüyor. Evet, belki savunmasız ama güçsüz asla değil. Duvarlarının ardında saklı yar...