Elimi uzatsam tutamasam
Olanca sevgimi yalnızlığımı
Düşünsem, hayır hayır düşünmesem
Senin hiç haberin olmasa
Bense ona mı yoksa kendime mi sinirlensem bilemiyordum. Onun özel hayatıyla ilgili varsayımlarımla kendim izin vermiştim beni böyle yanıltmasına. Son sözlerindeki rahatlık ve ima ise bir yandan heyecanlandırırken bir yandan da bu kadar kendinden emin olması korkutuyordu beni. Dengesiz duygularımın arasında kalmıştım.
Ben daha olayın şokundan çıkamadan karşımda Murat'ı gördüm. Odama doğru gidiyordu beni görünce bana doğru ilerledi. Onu görünce gülümsedim. Yanıma geldiğinde elindeki poşeti havaya kaldırarak konuştu.
- Kahvaltıya ne dersin? Ama çaylar senden. Diye sevimlice konuştu.
- Nereden biliyorsun burada olduğumu normalde nöbetim yoktu daha geç gelecektim.
- Dün gece Özgelere gitmiştim o söyledi. Bende işe gitmeden önce uğrayıp sana bir kahvaltı ısmarlayayım dedim.
Ciddi bir konuşma yapma zamanımız gelmişti galiba Muratla. Sanırım Özge haklıydı. Ama şu an bunu düşünemeyecektim. Ve karnımda acıkmıştı. Kahvaltı sırasında yapabilirdim bu ciddi konuşmayı. Tam cevap verecektim ki Arslan'ın bakışlarını üzerimde hissettim. Deliyordu sanki sırtımı. Ama onu da umursamadım.
- Peki o halde. Ama şu an çok yorgunum. Sen kafeteryaya in ben bir elimi yüzümü yıkayıp kendime geleyim. Çaylar benden merak etme. Dedim gülerek.
Başıyla onayladı ve aşağıya yöneldi. Ben de odama doğru gittim. Odama giremeden bileğimdeki ateş gibi tutuşla durduruldum. Sinirle bakan bir çift siyah gözle karşılaştım. Sinirli yüzünü bana iyice yaklaştırarak sordu.
- O kim?
- Kim? Murat mı? Diye cevapladım bir anlık boşlukla.
- Bilmiyorum artık Murat mıdır nedir.
Tükürür gibi söylemişti Murat'ın adını. Umursamaz alaycı tavrından eser yoktu ve bu benim çok hoşuma gitmişti. Ama çok tehlikeli bakıyordu. Tüylerim diken diken olmuştu ama yine de belli etmemeye çalıştım.
- Seni ilgilendirmez onun kim olduğu. Hastanızı alıp götürebilirsiniz. Hastanede bir işiniz kalmadı. Geçmiş olsun.
Deyip odama girdim. Sinirli bir çift siyah göz bırakmıştım arkamda. Neye sinirlendiğini bilmediğim, bilmek isteyip istemediğimi bile bilmediğim bir çift siyah göz...
Odama girince elimi yüzümü yıkadım uzun bir geceydi ve uzun bir gün beni bekliyordu, biraz toparlansam iyi olacaktı. 15 dakika içinde odamdan çıktım. Murat'ı çok bekletmek istemiyordum ne de olsa işe gidecekti. Kafeteryaya indiğimde Murat'ı göremedim. Masalarda ya da çay sırasında yoktu. Gitmiş miydi? Bana haber vermeden gitmezdi kibar bir adamdı o. Sonra masalardan birinde oturan Arslan'ı gördüm. Arkasına yaslanmış genişçe oturuyordu. Takım elbisesinin ceketini sandalyeye asmıştı. Gömleğinin kolları dirseğinin üstüne kadar sıvanmıştı. Dev gibi bir adamdı. Heybeti yüzünden ürkütücü görünüyordu. Bakışları deliyordu beni olduğum yerde. Karşısındaki sandalyeyi işaret ederek çağırdı beni yanına. Etrafa baktım tekrar, Murat'tan eser yoktu. Ben de korkutucu adama doğru yöneldim ne istediğini anlamak için. Yanına ulaştığımda bıkkın bir sesle sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ela'm
RomanceHer şeyini kaybettiğini düşünen bir kız... Yapayalnız... Yeni bir hayat kurmanın eşiğinde ama taze yaraları hala acıyor derinlerde. Savunmasız ve güçsüz olduğunu düşünüyor. Evet, belki savunmasız ama güçsüz asla değil. Duvarlarının ardında saklı yar...