♈18.Demek İddiaya Girdiniz♈

24K 1.9K 331
                                    

Kafeye doğru koşmaya başladığımda aklımda hala söyledikleri dolanıyordu. Ailesine de zarar veririm demişti. Onu tanımadığım için ne kadar ileri gidebilir bilmiyorum ki tam da bu sebepten dolayı bunu Taehyung'a söylemeliydim. Yoksa başımıza olup olmadık işler açacak o Woo Hyun denen manyak.

Kafeye geldiğimde şansıma ileride oturuyorlardı. Tabiki hiç şaşırmadım. Adamlar 7/24 burada arkadaş. Yemin ederim işsizler.

JIMIN

Kahvemden bir yudum daha aldım ve Jhope hyunga döndüm.

-yah, Jhope hyung. Benim canım sıkılıyor.

Jhope
-yani?

Dediğinde gözlerimi devirdim. Kimse beni anlamıyor.

-yanisi kalkta bir dans et bir şeyler yap ve beni güldür.

Jhope
-kalk sen dans et.

Tam cevap verecektim ki araya Suga hyung girdi.

Suga
-evet çocuklar, birbirinizle dalaşmayı bırakın ve bana dönün. Elifle olan iddiayı kaybettiğinize göre cezanızı çe-

Elif
-çocuklar bana yardım edin. 

Suga hyungun sözünü kesen yiğide baktığımda bunun Elif olduğunu gördüm. Elif mi? Daha düne kadar yüzümüze bakmıyordu. Şimdi ise yardım istiyor bizden. Üstelik... Umarım iddia konusunu duymamıştır. Eğer ki duyduysa bu hiç iyi olmaz.

Jin
-ne yardımı?

Elif soluklanırken bir yandan da konuşmaya çalışıyordu.

Elif
-bana Taehyung'u bulmanız lazım.

Dediğinde gözlerim kocaman açıldı. Yoksa Taehyung, Elif'i kendine aşık mı etti?! Yok artık. Bu kadar çabuk başarmış olamaz.

Hope
-dur bir sakin ol. Nefes nefese kalmışsın bir otur da öyle anlat.

Elif
-gerçekten çok acil. Lütfen Taehyung'u arayın.

Cebimden telefonumu çıkarırken bir yandan da konuşuyordum.

-tamam, bekle arıyorum.

Telefonla Taehyung'u aradıktan sonra bir süre beklemiştim fakat açan olmamıştı. Umutsuzca telefonu indirdim.

-açmıyor... Dur bir de Jungkook'u arayım yanında olması lazım.

Bu sefer Jungkook'u aradım. O da açmadığında başımı olumsuzca iki yana salladım. Büyük ihtimal yeni aldığımız son model playstationumuzla video oyunlarına dalmıştır. Amacım size yeni aldığımız en son model playstationumuzla hava atmak değil. Sadece yeni aldığımız en son model playstationumuzla Jungkook'un oynayabileceğini anlatmaya çalışıyorum. Yani yanlış anlamayın. Aslında bakarsanız yanlış anlayabilirsiniz çünkü en başından beri yeni aldığımız en son model playstationumuzla size hava atıyordum. Her neye.

-o da açmıyor. Sen bize anlatsan?

Elif ellerini saçlarının arasından geçirdi ve başını iki yana salladı.

Elif
-hayır zaman yok. Acaba beni evinize götürseniz?

Bunu dediğinde öylece kaldık ve diğerleriyle birbirimize baktık. Onu öylece evimize götüremezdik. Şu anda yurtta kalmadığımız için kaldığımız bu ev gizliydi. Yani onun kaldığımız evi öğrenmesi demek, diğer armylerinde öğrenme ihtimalinin olması demek. Gerçi Elif kişisinin bizle pek ilgilenmediğini düşünürsek ona evin yerini söyleyebilirdik.

Tüm yük Namjoon hyungun omuzlarındaydı. Buna o karar verecekti. Derin bir nefes aldı ve gözlerini bizden çekip Elif'e döndü.

Rapmon
-tamam o zaman çocuklar, siz burada durun ben onu götürürüm.

-olmaz, biz merak ederiz hep birlikte gidelim.

Rapmon
-tamam o zaman hadi.

Jin hyung hesabı öderken hepimiz hızla minibüsümüze yerleşmiştik. Rapmonster hyung şoför koltuğuna geçtiğinde biz de çoktan koltuklarda yerimizi almıştık.

ELİF

Arabadan iner inmez önünde durduğumuz eve ilerledim ve zile bastım. Biraz sonra kapıyı Jungkook şahsiyeti açmıştı. Açar açmaz çemkirmeye başladım.

-aptal neden telefonlarına bakmıyorsun?! Taehyung nerede çabuk söyle!

Gözleri şaşkınlıkla açıldıktan birkaç saniye sonra eliyle arkayı işaret etti.

Jungkook
-i.i.içeride. Uyuyor.✴ne oluyor şimdi?. Bu Elif değil mi? Hem V hyungla ne işi var ki bu kızın?. Kız hem dayak atıyor, hem aptal diyor, hem evimize geliyor. Yeter artık! Bir dahakine ne yapacak diye düşünmekten strese giriyorum ve stresten dolayı sivilcelerim çıktı. Bak yine kendi kendime konuşmaya başladım. Sus artık, sus. Kendi kendime sus diyorum ya. Cidden şizofren mi oldum?✴

İçeri girer girmez gördüğüm tek şey Taehyung'un koltuğun üzerinde uyuduğuydu. Üzerinde ise ince bir pike vardı. Onu sarsmaya başladığımda homurdandı ve uykusuna kaldığı yerden devam etti.

-benden günah gitti.

Onu yataktan aşağı ittiğimde yere yapışmıştı ki bu çok komikti. Hatırlatın sakin kafayla başka bir zaman buna güleceğim. Öbürleri bana 'Napıyor lan bu?' der gibi bakıyorlardı. Hiç öyle bakmayın bana. Aynısı sizin de başınıza gelecek. Demek iddiaya girdiniz. Bittiniz oğlum siz.

V
-ne yapıyorsub?! Jungkook ben senin yapcağın şakanın içine-
Elif... Senin burada ne işin var?

O şaşkınlıkla bana bakarken Taehyung'u kolundan tuttum ve ayağa kaldırdım. İtiraz etmeden bana ayak uydurmuştu.

-okuldan gelirken karşıma Woo Hyun çıktı ve senden ayrılmazsam sana ve çevrendekilere zarar vereceğini söyledi. O yüzden sana haber vermek için aceleyle buraya geldim. Bak bu Woo Hyun denen çocuk sizin evinizi biliyor. Kardeşine falan da zarar verebilir.

Gözleri irileşince anlamazca ona baktım.

V
-yani beni düşündüğün için mi geldin?

Gözlerimi devirdim.

-lan sana o kadar şey söyledim, bir bunu mu anladın? İyilikte yaramıyor. Ne halin varsa gör, ben gidiyorum!

Gitmek için arkamı dönmüştüm ki kolumdan tutup beni kendine çevirdi.

V
-tamam tamam şaka yaptım. Merak etme o bana bir şey yapamaz. Ayrıca tekrar karşına çıkarsa bana söyle ben onunla ilgilenirim.

Kolumu elinden kurtardım ve alayla ona baktım.

-asıl senin karşına çıkarsa sen bana söyle ki emin ol ben senden daha iyi  ilgilenirim onunla. Hem merak etme ben başımın çaresine bakabilirim.

Bunu söylediğimde gözlerini abartılı bir şekilde devirdi. Haspam.

V
-evet. Doğru ya geçen gün bunu Woo Hyun'un üstünde göstermiştin.

-oof! Emin ol seninle uğraşacak vaktim yok. Ayrıca hatırlarsan senin üstünde de uygulamalı anlatmıştım canım. Anlamadığın yer kaldıysa sorarsın.

Dedim ve kapıyı çarparak evden dışarı çıktım. Çıkar çıkmaz ise diğerlerinin kahkaha- pardon hönkürerek gülme sesleri ve bana ettikleri tezahürat sesleri geliyordu. Gözlerimi devirerek koltuğa oturdum. Hep çocuk kalacaklar.

BTS'in Başı Türklerle Dertte Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin