BTS'in Başı Türklerle Dertte

♈55.Ben Neredeyim?♈

BAEKHYUN

Ah... Kai neden twitterda benim adıma bir şeyler paylaşıyor. Bu çocuk cidden ölmek istiyor ve ölümü benim elimden olacak. Aissh...

Telefonumu sinirle cebime koydum ve poşeti diğer elime aldım. Bir  dahada markete gidersem ne olayım. Exo-L lerden birine yakalandım ve az kalsın kız beni yiyecekti. Gerçi kız beni yiyebilecek kapasitede olduğuna göre kesin sasaeng olmalı. Ünlü olmakta zor.

Maskemi düzeltirken karşı kaldırımda yürüyen bir kız dikkatimi çekmişti. Sarhoş gibiydi. Yani böyle düşünmemin sebebi sarsak adımlar atmasıydı. Kaşlarımı çatarak ona bakmaya başladım. Bu saatte sarhoş bir kız tek başına dışarıda dolaşmamalı.

Neden bu kadar iyiyim?

Derin bir nefes aldım ve kıza doğru ilerlemeye başladım. En azından telefonuyla ailesini arayabilirim. Tam karşıya geçecektim ki o kızın da karşıya geçeceğini gördüm. Durdum ve onu beklemeye başladım. Yine sarsak adımlarla karşıdan karşıya geçiyordu. O an yolun sonundan gelen bir araba gördüm. Kıza korna çalıyordu fakat kız korna sesini duyar duymaz adım atmayı kesti ve gözlerini kapayıp beklemeye başladı.

Bu kız ne yaptığını sanıyor!!

Elimdeki poşeti yere bıraktım ve yola doğru koşmaya başladım. Kız hala olduğu yerde duruyordu ve araba yaklaşıyordu. Yolun ortasına geldiğimde onu belinden tutup kendime çektim ve geri geri adım atarak kaldırımın kenarına geldim. Ardından yüzünü görebilmek adına başını geriye yatırdım. O an göz kapakları aralandı ve bana baktı. İkimizinde gözleri birleştiği an dondum kaldım. Sanki vücuduma 1213188164330484646 wolt elektrik verilmiş gibi hissettim. Tamam bu rakam biraz fazla fakat bunu hisseden benim, size ne!!!

-baekhyun...

Kız adımı söyledikten sonra tekrar gözlerini kapadı. Belindeki elmi sıkılaştırdım ve dengede kalmak adına vücudumu daha çok kendime yasladım. Ardından diğer elimle yüzüne hafif tokat atmaya başladım.

-iyimisin. Hey. Cevap ver bana.

Olamaz. Adımı söyler söylemez bayıldığına göre Exo-L'lerden birisydi. Bir dakika ya, bu kız beni nasıl tanıdı. Diğer elimi kaldırdım ve yüzüme dokundum.

Harika...

Maskemi düşürmüşüm. Derin bir nefes aldım ve şapkamı kapadım. En azından böyle korunabilirim. Kızın belindeki elimi sıkılaştırdım ve diğer kolumu diz kapaklarının altından geçirerek kucağıma aldım.

Oldukça hafifti...

Üstelik güzel...

Üstelik tatlı...

Ah ne diyorum ben. Bu kız yabancı ve eğer korece bilmiyorsa ne yapacağız. Umarım ingilizce biliyordur. En azından böyle anlaşabiliriz.

♊♊♊

Kapıya ayağımla vurmaya başladığımda kapıyı kimin açacağını tahmin etmeye çoktan başlamıştım. Tahminimi Kai üzerinde kullanıyorum.

Kapının açılmasıyla gözlerimi kızdan ayırdım ve açan kişiye baktım.

Tahmin ettiğim gibi Kai. Çocuk resmen kapının önünde yatıyor sırf gelen kişiyi ilk kendisi görmek için.

Kai
-bu kızda kim.

Gözlerimi devirdim.

-hemen bir soru sor zaten. Kız bayıldı, kapıdan çekilde koltuğa götüreyim kızı.

Dediğimde başıyla onayladı ve ensesini ovalayarak yana çekildi. Hızla içeri girdim ve kızı üçlü koltuğa yatırdım. O sırada ellerini gördüm. Ellerinde kurumuş kan izleri vardı. Kaşlarımı çatarak avcunun içerisini açtım. Turnaklarını etine batırmış ve kendi elini kanatmıştı. Bunu neden yapmış?