1.BÖLÜM

184K 5.4K 4.2K
                                    

Multimedia: Belinay (Feli Neytç)

Bazı insanlara laf anlatmak gerçekten çok zor. Siz ne kadar düşünceli davranmaya çalışsanız da bazen karşınızdakinden karşılık alamazsınız ve bu durum insanı derin düşüncelerin dibine doğru çekebilir.
Berna'ya dışarı çıkmak istemediğimi söylemiş olsam da o bencillik yapıyor, beni düşünmüyordu. Ne kadar sinir olsam da insanları kıramama gibi lanet bir özellik taşıyorken kabul etmemem imkansıza yakındı. Üstelik Berna'yla yeni yeni sıkı olmaya başlamıştık. Pek özenmeden üstümü giyinip makyajımı yaptım. Hava soğuk olduğu için deri ceketimi ve beremi de giydim. Berna ve bir arkadaşı kaldığım yurdun kapısının önünde, arabanın içinde bekliyorlardı. Arka kapıyı soğuktan aceleyle açıp kendimi içeri attım.

"Merhaba."

"Selam canım! Seni çok özledim!" Berna ön koltuktan kollarını bana uzatmaya çalışınca itelerken sırıtıyor ve göz deviriyordum. "Toprak, bu Belinay. Üniversiteden arkadaşım."

"Memnun oldum Belinay." Adının Toprak olduğunu öğrendiğim ve muhtemelen bir daha görmeyeceğim çocuk ön koltukta yan durmuş sırıtarak bana elini uzatıyordu. Çekinerek elini tutup sıktım. Yola koyulduğumuzda Berna radyonun sesini bayağı açarak çalan şarkıya eşlik ederken bende camdan dışarısını seyrediyordum. Onunla arkadaşlığımız henüz yeniydi ama birbirimize anlamlandıramağımız ölçüde bağlanmıştık. O ağlarken ağlıyor, gülerken gülüyordum. O da aynı şekilde.

Ama benim ki biraz tuhaf bir duyguydu. Berna hastaydı. Beyninde kötü huylu bir tümör vardı. Arkadaşça konuşurken bir anda burnundan kan boşaldığında öğrenmiştim. O günden beri yanından ayrılmıyordum çünkü bunu burada bir tek ben biliyordum. İkimizinde aileleri uzaktaydı. Biz üniversite okumak için onlardan ayrılmak zorunda kalmıştık. Daha doğrusu benim ailem yoktu. Ölmüşlerdi. Uzaktalardı benden. Berna aile sevgisi eksikliğini sanırım bende görüyordu. Bende onu kardeşim gibi görüyordum. İşte ne kadar bazı şeyleri istemesem de o kırılmasın, arkadaşlığımız bitmesin diye hep alttan alıyordum.

Toprak arabayı durdurduğunda restaurant tarzı bir mekanın önündeydik. Arabadan inip içeri girerken Toprak bizi almak üzere geri geleceğini, şimdi işinin olduğunu söyleyerek yanımızdan ayrıldı. Berna'yla kol kola içeri girip boş bir masaya oturduk. Cam kenarına oturup manzaranın keyfini çıkarmak istemiştim ama Berna anlamadığım şekilde beni önlere doğru sürükledi. Ne kadar somurtmak istesem de bunu yüzüme yansıtmamaya çalışarak Berna'yla sohbete daldık. Aradan geçen dakikalardan sonra üç çocuk sırtlarında ki içinde gitar olduğunu anladığım siyah çantalarla içeri girdi. Üçüde küçük platformdaki sandalyelerine çantalarını koyarken sahne üstünde mikrofonu falan ayarlamakla uğraşıyorlardı.

"İşte geldiler!" dedi sadece benim duyabileceğim kadar kısık ama heycanlı bir tonda yerinde şakıyarak.

"Kim onlar?" diye sordum çokta merak etmesemde.

"Ortada ki Ömer. Benim sevgilim."

Berna'nın ağzından düşmeyen Ömer'i baştan aşağı süzdüm.

"Hadi ya." dedim sadece kaşlarımı kaldırıp. Demek o yüzden buraya gelmek için ısrar etmişti. Demek o yüzden onların önünde oturuyorduk. Üçünü de inceledim. Yakışıklı çocuklardı. Ömer oturduğumuz masaya bakıp Berna'yı görünce sırıtıp göz kırptı. Berna heyecanla el salladı. Ömer'i hiç gözüm tutmamıştı. Çapkın bir tipi vardı. Zaten yakışıklıydı bir de yersiz özgüveninin dışa vurmuş haliyle bütün kızları elde edebilirim havası katıyordu. Yerlerine oturup gitarlarını çalmaya başladıklarında benden uzakta olan camdan özlemle ve bıkkınca dışardaki manzarayı seyrediyordum. Berna neşeyle grubu dinlerken benim aklımda farklı düşünceler vardı.

DRAMEN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin