21. BÖLÜM

40.4K 3K 174
                                    

Gözlerimi yavaşça kırpıştırarak açtığımda gördüğüm ilk şey Bludrin olmuştu. Yavaşça doğrulup oturur pozisyona geçerken elimi göğsüme koydum; acımıyordu. Merakla Bludrin'e baktım.

"Ne oldu bana?" Bludrin gözlerini kaçırıp bekledikten sonra tekrar bana dönüp o güzel, buz mavisi gözlerini gözlerime dikti.

"Belinay dinle. Seni, Potan'ın büyülü okuyla vurulduğun gün ölümcül yarana kendi kanımı damlatarak kurtarabildim. Bu kan ikimiz arasında tuhaf bir bağ oluşturdu. Bu yüzden bana ihtiyaç duyuyorsun. Aynı şekilde bende sana... Tek öğrenmek istediğim kanım sayesinde neler yapabileceğini görmekti. Kanı yönetmen sende farklı bir güç ortaya çıkardı. Kanı kullandığın zaman gözlerinin rengi değişip kırmızı oldu ve göğsünün üzerinde küçük bir leke oluştu. Doğum lekesi gibi bir şey. Bu leke içinden oluştuğu için çok fazla acı çektin."

Büyük bir şaşkınlıkla Bludrin'i dinlerken elim istemsizce göğsüme kaymıştı. Ne hissedeceğimi bilmiyordum. İyi mi, kötü mü oldu emin değildim. Kötü olmuşsa bile ne olacaktı ki? Zaten yakın bir zamanda ölmeyi planlıyordum.

"Ben...gitsem iyi olacak." deyip ayağı kalktım ve aşağı atlamadan önce son kez Bludrin'e baktım.

Koşarak eve gidip kendimi direkt banyoya attım. Bluzumu çıkartıp aynada göğsüme bakınca küçük bir inilti kaçtı dudaklarımdan. Leke tırnağım kadar küçüktü ve şekli bir damlayı andırıyordu. Rengi ise ten rengimin biraz daha koyusuydu ama ortası koyulaşıp hafif kızarıyordu. Çok güzel durmasına rağmen hüzünlenmiştim. Sonuçta sebebi ellerime bulaştığını hissettiğim kan yönetme gücüydü. Bir daha böyle bir yönteme başvurmak istemiyordum. Fanilerin arasında bile olsam kendi elementlerimi kullanmak daha iyi olacaktı benim için.

Soyunup rahatlamak için duşa gireceğim sırada reglimin bittiğini görmemle şaşırdım. Hiç kan gelmemişti ve daha üç gün olmuştu. Normalde tam yedi gün sürerdi ve ben karın ağrısından öleceğimi sanardım. En azından fanilerin arasındayken öyleydi ve buraya geldiğimden beri bende birçok şey değişmişti. Bunlardan ikisi; hastalığımın çok kısa ve ağrısız geçmesi, rüyalarımın da çoğalmasıydı.

Gerçi dün gece Raen'le uyurken hiç rüya görmemiş, huzurla uyumuştum. Ah, dün gece... Bir tek bu güzel anıyı aklımda tutup diğer her şeyi unutarak küvete girdim. Su, bedenime çok iyi gelmiş, tüm yorgunluğumu alıp götürmüştü. Biraz daha kalsam uyuya bile kalabilirdim.

Duştan çıkıp giyindikten sonra bilgisayarımı kucağıma alıp yatağa uzandım. Yeni müzikler, yeni filmler, biraz da magazin, dünyadaki son olaylar... Hiç değişik bir şey yoktu. Aklım bir an sosyal medyaya gitti ve benim için yeni bir şeyler yazılmış mı öğrenmek istedim. Ama isteğim hafif kaldı ve internetten doğanın kızıyla ilgili bir araştırma yapmaya başladım. Bir an www.dramen.edu.com.dr çıkacak diye şüphelenmiştim ama bundan çok alakasız bir şey çıktı ki yüzümü buruşturmuştum; " Mafya babası Doğan'ın kızı fuhuş yaparken mi yakalandı?"

Gözlerimi devirip bilgisayarı kapattım ve geleceğini düşündüğüm Raen'i beklemeye başladım. Gece geç vakte doğru cam havanın saldırısına uğrayıp açıldı ve Raen içeri girdi. Alayla gülümserken kalbim heyecandan hızlanmaya başlamıştı bile.

"İnsanlar girebilsin diye evlere kapı yapılıyor." Raen camı elleriyle kapatırken bana bakıp sırıttı.

"Ama biz farklıyız."

"Yine de insan olduğumuz gerçeği değişmiyor."

"İstersen çıkıp kapıyı çalayım?" İstemsizce gülüp birbirimize yaklaşıp sarıldık. Raen beni içine sokmak ister gibi sarınca keşke aynı fiziksel güç bende de olsaydı diye düşündüm.

DRAMEN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin