26. BÖLÜM

40.2K 2.6K 307
                                    

Kasıklarımda ki ağrıya rağmen gülümsüyordum. Yanağımı sevdiğim adamın göğsüne yaslamıştım ve yarım saat önce yaptığımız şeyi hala kafamın içinde canlandırıyordum. Raen'in bir eli saçlarımı okşarken diğer elini bel boşluğuma koymuş, sıkıca kendine bastırıyordu. Kalbim hiç sekmeyen hızıyla atmaya devam ediyordu. Yakında gidecek olsam da onun varlığının son ana kadar tadını çıkarmak istiyordum.

"İyi misin sevgilim?" Raen'in yumuşacık sesi kulaklarımı doldururken yanağımı okşar gibi göğsüne sürterek başımı ona çevirdim.

"Sence nasıl görünüyorum?" diye muzipçe sorarken utangaçlığımın nereye saklandığını düşünüyordum.

"Fazla tahrik edici..." diye yanıtladığında alt dudağımı dişledim. Raen ani bir hareketle beni altına alıp dudaklarıma kapandı. Hemen karşılık verip kollarımı boynuna doladım ve onu kendime yapıştırdım.

Raen arsızca sırıtıp tekrar dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Vakit kaybetmeden tekrar içime girince dudaklarının içine inledim. Raen'in dudakları aşağılara kayıp göğüslerimde durdu ve bir süre oralarda oyalandı. Dakikalarca seviştik ve yattık. Güneş doğmadan kıyafetlerimizi giyip el ele yürüyerek yavaş adımlarla ağacın altından uzaklaşırken Raen aklına bir şey gelmiş gibi durdu ve bana muzipçe güldü.

"Ne oldu?" Şaşkınlıkla ona bakarken gülümsüyordum.

"Beni baştan çıkardığın için sürprizimi vermeyi unuttum."

"Memnun değil misin?" diye sorduğumda Raen içime şüphe yerleşmesine izin vermeden belime sarılıp beni kendine çekti. Arzu ve tutkuyla dudaklarımı öperken gülümsemiştim.

"Sence nasıl görünüyorum?" diye benim ona sorduğum soruyu bana yöneltince güldüm. Raen elini benden çekip cebine attı. Yumruk yaptığı elini bana uzatıp yavaşça açtığında gözlerime inanamadım.

Bu bir kolyeydi. Mavi, safir, su damlası şeklinde çok zarif duran küçük bir taşı vardı. Safirin içine düzensizce serpiştirilmiş yeşil zümrüt, kırmızı yakut ve beyaz elmas parçalarıda vardı. O kadar büyüleyici görünüyordu ki gözlerimi kıpırdatamıyordum bile!

"Raen...bu..." Dilim ağzımın içinde dolanmıştı ve beynimin verdiği komuta karşılık veremiyordu.

"Bu annemin kolyesiydi." Gözlerimi Raen'in gözlerine sabitleyip ona şaşkınlıkla baktım. "Şimdi de senin olmasını istiyorum." Kararlı bakışlarının ardındaki sevgi parıltılarını görüp, hissedebiliyordum.

"Ama bu çok özel bir şey ve kardeşlerin-"

"Annem hepimize kendisinden bir şeyler bıraktı. Bu bana verdiği kolye. Kimse buna karışamaz."

"Ama o annenden sana kalan tek parça."

"Sen de hayatımın geri kalanının bir parçasısın sevgilim. Kolyeyi bir daha görmeyeceğim birine vermiyorum ki! Kalbimin vücut bulmuş haline veriyorum. Sonsuzluğuma veriyorum. Hep benimle olacak olan geleceğime teslim ediyorum."

Raen dolu gözlerime bakarken gülümsedi ve omuzlarımdan tutup beni döndürdü. Kolyeyi boynuma takarken parmak uçları tenime değince irkilmiştim. Ellerini koluma koyarken dudaklarını ensemde hissedince gülümseyerek daha çok irkildim. Ona dönüp kollarımı boynuna doladım ve yüzümü boynuna gömerek sıkıca sarıldım. O da kollarını bana sarmıştı.

"Seni seviyorum." Boynuna doğru fısıldadığım sözcüklerle gözümden bir damla yaş akması bir olmuştu. Kollarını daha da sıkarak yüzünü saçlarıma gömdü.

"Seni seviyorum."

***

Raen beni evime bırakalı dakikalar geçmesine rağmen yatağımda öylece oturmuş, aptal bir sırıtışla geceyi kafamda yeniden canlandırırken boynumdaki kolyeyi parmak uçlarımla okşuyordum. Bu öyle güzel bir histi ki kendimi bunu yapmaktan alıkoyamıyordum. En sonunda camdan içeri giren güneşin ilk ışıklarıyla kendime gelip banyoya gittim. Ilık bir duş alırken bile aklıma o müstehzi anılar yayılıyordu. Bu anılar yüzünden göğüslerimin sertleştiğini ve alt bölgemin sızladığını farkettim. Kendi kendime tahrik oluyordum! Duştan çıktıktan sonra saçlarımı kurutmadan kendimi yatağa attım. Uyumadan önce bile aptallar gibi sırıtıyordum. Fakat çok geçmeden kendimi yeni bir rüyanın içinde bulmuştum.

DRAMEN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin