DİKKAT!!!
MULTİMEDİA DAKİ ŞARKIYI AÇIP ÖYLE OKUYUN LÜTFEN.
***Dramen'in zaten puslu olan havası daha da kararmıştı. Şimşek çakan bulutlar çoğalmış, yağmur şiddetlenmişti. Kimseden ses çıkmıyordu. Herkes şok halinde olup biteni izliyordu. Henüz bir kaybı atlatamadan diğerinin yasını tutmaya başlamışlardı bile.
Bludrin... Güneşin Nefesi... Tarihin ilk ejderhası, tüm ejderhaların atası...
Belinay, titreyen bacaklarıyla düşe kalka Bludrin'in ayakta zor duran bedenine doğru koşuyordu. O hızlı koştuğunu sanarken dünya yavaşlamış gibiydi. Gözyaşları yanaklarını sırıl sıklam yapmıştı.
Bludrin tek eliyle ezilen kalbinin üzerindeki deliği tutarken diğer elini Şindoha'ya doğru uzatmıştı. Şindoha ise ne hissettiği belli olmayan surat ifadesiyle öylece bakıyordu Bludrin'e. Tutmadı zayıf, insan bacakları yaralı gövdesini. Önce dizleri buluştu yerle eli hala havadayken. Sonra yavaşça arkaya doğru düştü bedeni. Başı yere değmeden Belinay toprakta kayıp dizleriyle yakaladı bembeyaz saçlarını. Bağırıyordu Belinay, içi yanıyordu. Çığlıklar atıyordu ama Bludrin duyamıyordu onu. Her şey yavaşlamıştı. Buz mavisi gözleri kara bulutlarda takılı kaldı bir süre. Sonradan seçti siyah bebekleri, ağlamaktan kızarmış olan diğer mavi gözleri. Yanakları al al olmuş kızın suratını inceledi. Havanın şiddetinden karışıp, uçuşan kahve saçları izledi.
Belinay'ın yaşları, Bludrin'in yaşlarına karışıyordu. Feryat ediyordu göğe doğru. Vücudu sarsılıyordu her bağırışında. Elinin biri beyaz saçları okşayıp çekerken diğeri Bludrin'in kusursuz yüzünde dolaşıyordu. Kendine getirmek amaçlı vuruyordu yavaşça. Fakat Bludrin hiçbir şeyin farkında değildi. Öylece bakıyordu mavi gözlere ve baktıkça onunla yaşadığı her an geçti gözünün önünden.
İlk görüşü... Bludrin'in bile farkında olmadan dikkatini çekmişti bu kız. Belinay'ın içinin parıltısına kaptırmıştı kendini Bludrin. Ne zaman yalnız yakalasa, diğerlerinden saklandığı o gölette izliyordu onu kızdan habersizce.
İlk tanışmaları... Hiç istemediğine dair yalanlar savurup duruyordu kıza. Oysa o olmadan kendini değersiz hissediyordu aslında. Uzaklaştırmaya çalışıyordu ama uzaklaşsa hiçe dönüşürdü, biliyordu. Onu her kovduğunda yine de arsızca Bludrin'i araması hoşuna gidiyordu. Ne kadar soğuk olursa olsun sıcak davranışlarından asla vazgeçmemişti.
Gülümsedi yarım yamalak o ilk günleri hatırlayınca. Belinay bunu görünce eğilip öptü alnını. Bludrin'in gülümsemesi daha da kötü yapmıştı genç kızı. Hıçkırıkları öyle şiddetli çıkıyordu ki boğazından, çelimsiz bedeni sallanıyordu. Bağrışları kesilmiyordu kızın. Sanki kucağında ki değildi can çekişen, kendisiydi. Öyleydi ya zaten! Bludrin, kendi acısını hissedemiyordu ama Belinay'ın acısı herkesi dağlamıştı. Bludrin'in her alıp verdiği zorlu nefes mücadelesinde Belinay'ın ruhu çekiliyordu sanki bedeninden.
Bludrin ıslak çamura batık olan elini yavaşça kaldırıp tuttu kızın yanağını. Belinay, ağzı açıkken gözlerini sımsıkı kapattı. Dolu olan gözleri iyice boşalıp Bludrin'in saçlarında kaybolmuştu. Bludrin hala gülümserken beyaz bir ışık çıktı bedeninden. Belinay kıpırdamadı bile. Güneşin Nefesi yine o bembeyaz görüntüsüne dönüşmüştü işte. Kocaman başı sığmadı Belinay'ın küçücük dizlerine. İçi yanan genç kız, sarıldı büyük başına. Bludrin'in boğazından, içleri dağlayan bir ses çıktı kısıkça. Hani bir hayvan can çekişirken çıkartır ya bir ses, içi kıyılır insanın...
Bludrin kendi sesini bile zar zor duyarak fısıldadı.
"Özür dilerim." Nefes alıp verdi defalarca kez hızla. "Seni hayallerine uçuramayacağım... Kendin uçmalısın..." Belinay başını iki yana sallarken dudaklarını bastırdı birbirine.
"Benim hayalim sensin Bludrin... gitme!" Diye haykırdı. "Daha birlikte göreceğimiz çok yer var. Birlikte yaşayacağımız çok şey var... Lütfen." Bağırarak ağlamaya devam ediyordu. Susturamıyordu kendini, durduramıyordu içinin kanadığı kalbini.
"Yazık etme... kendine artık, dur..." dedi Bludrin, kendisi de ağlarken. Ölmek üzmüyordu onu. Onu üzen şey karşısındaki kızdan ayrılışından daha çok, karşısındaki bu kızın ardarda akan gözyaşlarıydı, acıyan kalbiydi, sonsuz haykırışlarıydı... Bludrin kıyamıyordu ona. Belinay sanıyordu ki Bludrin'in yarası acıyordu! Gerçek öyle değildi. Onun acıyan yanı kızın kalbiydi. O ölmek üzere olduğu için can çekişmiyordu ki, kızın bu halini görüp, hissetmek canını çekiştiriyordu. Tanrı şahitti ki, istemiyordu kızdan ayrılmayı ama bile bile uzaklaşmamıştı Şindoha'dan da... Kendisi istemişti ölümü. Eğer yaşamaya devam etseydi, sevgilisinin o eski güzel kalbini zamanla unutacak, bu halini hatırlayıp kederlenecekti. Ve Belinay da bunu hissedecek, o da hiç bilmeden soğuyacaktı yaşamından... Güzel olması gereken bir hayat yaşamalıydı Doğanın Kızı, anlamadan soğuyup uzaklaşacağı bir hayat değil!
Belinay başını iki yana sallayıp duruyordu. İnanamıyordu bu olanlara. Korkunç bir kabusmuş gibi geliyordu ona. Kaldıramazdı bütün bu olanları. Önce babası yerine koyduğu adamı kaybetmişti. Ardından onun acısı hala tazeyken, dostunu kaybediyordu şimdi de. Düşünemiyordu bile Bludrin'in olmadığı bir hayatı. Düşünemediği şeyi nasıl yaşayacaktı öyleyse? Ne kadar da masumdu umutları gün doğumunu izlerken Güneşin Nefesiyle. Her şey güzel olacaktı. Öyle ya da böyle bu savaşı kazanacaklardı. Sonra tüm sevdikleriyle kutlayacaklardı bu son olmasını ümit ettikleri savaşın galibiyetini. Savaş yine kazanılmıştı. Sevdikleri peki? Yas mı tutacaklardı? Ne kadar sürecekti yas tutmak? Kaç yıl alırdı Jeminu'nun, Bludrin'in ölümünü unutmak? Unutulur muydu ki?
Unutamazdı Belinay...
İç çeke çeke okşadı Güneşin Nefesi'nin bembeyaz gövdesini. Güneş gibi parlayarak, nefes gibi havaya karışarak gidiyordu en sevdiği. Milyon yıllık hayatının sonuna gelmişti artık.
MULTİMEDİA YA İKİ ŞARKI KOYMAYI BECEREMEDİM O YÜZDEN DEVAMI FİNAL 2 DİYE YAZDIM VE LÜTFEN ŞARKIYI AÇMADAN OKUMAYIN İKİNCİ FİNALİ DE TAMAM MI?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DRAMEN (Tamamlandı)
FantasyHİKAYE İÇİN YAPILAN YORUMLAR "Okuduğum en güzel fantastik hikayelerden birisi. Elementleri farklı bir olayla birleştirmen örneğin; doğanın kızı çok hoş olmuş. Hikayeye karşı içimi bi' heyecan kapladı, çok başarılısın." "Watpatte okuduğum şüphesiz k...