BÖLÜM 14

813 214 147
                                    

Y/N:BU BÖLÜMÜ hamidesen İTHAF EDİYORUM.GEÇ GELEN DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ OLARAK . UMARIM BEĞENİRSİN. OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. HAFTAYA GÖRÜŞÜRÜZ :) :) :)
Y/N:VE AYRICA KALEMİNİ VE YAZIŞ TARZINI ÇOK SEVDİĞİM YAZAR NigGuliva Elizabeth Tohumu KİTABINI OKUYUN KESİNLİKLE PİŞMAN OLMAYACAKSINIZ (ayrıca bugün kendisi benim wattpad dışında ne kadar beceriksiz olduğumu öğrendi :) :) :) ;) ;) ....)

Sol elimde yeniden açtığım yaranın kanamasını durdurmaya çalışırken Karan'ın uykulu sesiyle ona doğru döndüm.İlk başta ne olduğunu anlamasa da daha sonra elimdeki kanlı havlu ve tezgaha bıraktığım kanlı bıçağı görünce kaşlarını çatarak hızla yanıma geldi.Gözlerindeki öfkenin gökyüzüne çöken kara bulutlar misali mavinin en güzel tonuna sahip gözlerini lacivertin tehditkar bir tonuna çevirdiğine şahit olup şaşırırken o ise sağlam bileğimi tutup canımı acıtacak şekilde sıktı ve "NE YAPTIĞINI SANIYORSUN KAYLA" diye bağırınca da neler olduğunu anlamaya çalıştım. Yaşadığım şoktan hemen çıkıp bileğimi onun sert tutuşundan kurtarırken " NEDEN BAĞIRIYORSUN Kİ " diye sordum ama sanırım benim sesim de tahmin ettiğimden yüksek çıktı. "NEDEN Mİ ? BİR DE SORUYOR MUSUN ? NE DEMEMİ BEKLİYORSUN KAYLA SABAH UYANIYORUM VE NE GÖRÜYORUM TAHMİN ET ...SENİ MUTFAKTA ELİN KESİLMİŞ BİR ŞEKİLDE YERLER KAN VE A.AYRICA TEZGAHTA SENİN KANINA BULANMIŞ KEskin bir bıçakla bul..buluyorum" sonlara doğru kısılan sesiyle bakışlarını benden , titreyen parmaklarına çevirdi ve benim anlayamadığım bir şeyler daha mırıldandı.Sanki bir çeşit şoka girmiş gibiydi.Tam ona iyi misin ? diye sormak için ağzımı açacakken elimden özgürlüğünü ilan edip , aşağıya doğru süzülen kan damlasının yere çarpıp sessiz odada çıkardığı tok sesle girdiği trans halinden çıkıp" Özür dilerim ne kadar da aptalım. Senin elin kanarken sana yardım etmek yerine burada durmuş hesap soruyorum. "dedikten sonra beni kolumdan tuttuğu gibi salona sürüklerken ben de buna izin verdim.Beni koltuğa oturttuktan sonra dolaba yönelip ilk yardım çantasından gerekli malzemeleri alıp yanıma geldi.Ben onu izlerken Karan ise yaralı elimi tutup kanamayı durdursun diye bastırdığım havluyu çektikten sonra tekrar kanamasına neden olduğum yaramın enfeksiyon kapmaması için etrafını temizledi.Yaramın üzerine krem sürerken acı çekmemden korkarcasına o kadar nazik davranıyordu ki dayanamayıp "Benim için neden o çok kadar endişelendin" diye sordum.O ise bana cevap vermek yerine işine devam edip elimi temiz sargı beziyle sardı. "Teşekkür ederim ama hala sorumu cevap vermedin" diye ondan bir cevap beklediğimi anlaması için sorumu yinelerken o ısrarla bakışlarını benden kaçırıyordu. Daha fazla dayanamayıp sağlam elimle çenesinden tutup bakışlarını bana çevirmesini sağladığımda bu sefer gökyüzünü benzeyen gözlerinin , akmayı bekleyen gözyaşlarıyla dolu olduğunu gördüm ve bu garip bir şekilde kalbimi acımasına neden oldu. İçinde şefkat barındıran sesimle "hey sorun ne " dedim.Bakışları daha buğulu hale gelirken" Üzgünüm.. hatırlıyor musun Kayla , kardeşim bu eve taşındıktan sonra iyiye gidiyor demiştim. Ama buraya taşınmadan önce kardeşim bileklerini kesip intihar etmeye çalışmıştı.Ben okuduğum için onu Aslı'yı kontrol etmesi için gönderdiğim kişi bulmuştu. Ve ben hayatımın en büyük korkusunu o gün yaşamıştım ya onu da kaybedersem diye.Ama hayat onu bana bağışlamış ve Aslı iyileşmişti .Ne kadar çok sevindiğimi..ne kadar mutlu olduğumu sana anlatamam fakat ne oldu , sonuç yine değişmedi.O zaman hayatta kalan Aslı yıllar sonra bir psikopat tarafından acı çekerek öldürüldü.Bence bu hayatın benimle dalga geçme , bir nevi en değer verdiğini kişiyi ben istediğim zaman alırım deme şekliydi. Senide o şekilde görünce birden kendimi kaybettim eğer canını acıttıysam tekrardan özür dilerim." dedi ve bakışlarını benim gözlerime sabitledi. İşte yine oluyordu benzer acılar yaşayan ruhlarımız bizden izinsiz bir şekilde birbirlerini selamlayıp , aralarında anlamlandıramadığım bir bağın oluşmasına neden oluyordu. İçinde bulunduğumuz garip durumdan çıkmamıza neden olan telefonuma gelen mesaj sesiydi.Konuşmamızın başından beri çenesini tutan elimi hızla çekip telefonuma baktım.Mesaj Lotus kliniğinden Psikolog Aral SAYGINER'le saat 14:00 olan randevumu hatırlatmak için gönderilmişti. Saate baktığımda çoktan 12:00 olmuştu bile . Hızla Karan'a dönüp "gitmem lazım psikolog ile randevum var" dediğimde "tamam ben seni bırakırım. Hemen ceketimi alıp geliyorum. " dedi. Bende mutfağa gidip resmi zarfa geri koyduktan sonra SİYAH'ın bana gönderdiği bilekliği taktım çünkü beni izlediğini bildiğimden onun kurallarına göre oynadığımı düşünmesini istiyordum.Diğer eşyalarımı da alıp evin dışında Karan'ı beklemeye başladım.Karan geldiğinde garajdan siyah audisini çıkardı ve bende arabaya bindim. Benim yolu tarif etmem dışında sessizlik içinde geçen bir kaç saatlik yolculuğun sonunda tam vaktinde kliniğe geldik. Arabadan inmeden önce çantamdan çıkardığım zarfı ona uzatıp " bu gün geldi ne yazdığına bakmak istersin diye düşündüm.Her şey için teşekkür ederim sonra görüşürüz" deyip arabadan indim. Ona zarfı okuyup istediği tepkileri daha rahat verebilmesi için şimdi vermiştim.Kliniğe girdiğimde her zaman ki gibi alımlı olan sekreter " Bayan Kayla değil mi ?"diye sorduğunda "Evet benim" dedim . "Üzgünüm size bugün randevunuz olduğuna dair mesaj atıldı ama Psikolog Aral SAYGINER'in acil bir işi çıktığı için randevuları iptal edildi ve sizin randevu saatinizde sabah 10:00 'a ayarlandı. Tekrardan özür dilerim hanımefendi "deyince "sorun değil.İyi günler "dedim. Zaten bu gün o kadar yorgundum ki iptal edilmesine mutlu bile olmuştu. Klinikten ayrıldıktan sonra evime geldim. Kapıyı açıp Tamer'e seslensem de evdeki sessizlik sayesinde burada olmadığını anladım. Daha sonra ise hızla odama çıkıp kendimi bana hep sıcak gelen yatağıma attım ve bu güne kadar yaşadığım tüm şeyleri düşünmeye başladım ama beynim bu aralar çok düşünmekten dolayı o kadar yorulmuştu ki hemen buna son verdim.Derin bir nefes alıp sağıma döndüğümde komidinimin üzerinde duran yarım kalmış kitabım dikkatimi çekti. Elizabeth Tohumu*son dönemim popüler kitabı.Hatırlıyorum da bu kitap çalıştığım kitapçıya geldiğinde kapağı ve üzerinde yazan şu söz :"Tacın altında küçük tohum.Büyük sırlara dönüşmüştü.."dikkatimi çekip beni kitabı okumaya itmişti.Okurken gerçekten de zevk alıyordum ve kaçırılmasaydım muhtemelen bu kitap çoktan bitmiş olurdu. Kitabı elime aldığımda parmaklarım daha önceden okuduğum ve bana tanıdık gelen satırların üzerinden dolaşırken bu günlük kendime izin verdim eski bene veda edebilmek için . Nasıl olsa SİYAH yarın da orada olacaktı değil mi ? kendimi kitabın kendine has ruhuna bırakırken düşündüğüm son şeyler bunlar oldu....

SİYAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin