- 8 -

1.6K 68 10
                                    

(Geciktigim icin üzgünüm. Sehir dışına çıkmam gerekti. Bunu yayınlamak icin internet paketi yaptım. Kısa oldu ama 2-3 gün sonra telafisi olacak. İyi okumalar, kendinize iyi bakın <333 )

Doktor iyi oldugumu söyleyip eve yollamıstı. Zaten julie'da doktoru ikna etmek icin konusmustu sanırım. Çünkü julie hastane kokusundan nefret ederdi. O yüzden sağlığına her zaman dikkat ederdi.

Eve geldigimizde biraz dinlenecegimi söyleyip yatak odasına gectim. Hastanedeki koku yüzünden benimde midem bulanmıstı. Evde olmak iyi geliyordu.

Yarım açılmış camı kapattım. Dısarsı cok sıcaktı. Klimayı açıp nerdeyse yarım saat orda öylece kaldım. Düsünmek istemiyordum. Olanları düsündükce kafam daha da karısıyordu.

Julie'ya daha bir şey anlatmamıstım. Ne diyebilirdim ki ona. Ben bile inanamazken ondan bana inanmasını bekleyemezdim. Duyduklarım sacma şeylerdi. Kendimi tuhaf sesler duyan deliler gibi hissediyordum.

Belki de polise gitmeliydim. Olanları anlatırdım. Sacmalama David. Tuhaf sesler duydugumu mu söyleyecektim onlara ? Onlarda bana inanmayı bekliyordu zaten. Of kafam cok karıştı. Ondan uzak dur demisti. Kimden, neden, nasıl uzak durayım ki. Hem adımı nerden biliyordu. Hem benim bodrumumda ne isi vardı ? Ne istiyordu benden. Sesi de cok derindi ama kız sesi olduguna emindim. Derinden gelen kız sesi. Yaş tahmini yapmak zordu. Belki kadında olabilirdi. Bunu ögrenmek icin tek şansım vardı.

Hemen odadan cıktım. Elime büyük tahtadan bir sopa aldım. Aksam oldugu icin fazla aydınlık degildi. El fenerini elime tutuşturduktan sonra bodruma indim. Yine toz vardı her yerde. El fenerini odada gezdirmeye basladım. Ayagıma pansuman yapmak icin oturdugum yeri bulmaya çalıstım. Evet, orasıydı. Feneri oraya tuttum. Sadece toz ve kir vardı. Yavasca odada gezdirmeye basladım. Eski kullanmadıgımız masa, albümlerimiz, tahtadan sandalyeler, sandıklar, camın önündeki sehpa, cekmeceli dolaplar ve yine basa dönüyordum. Bir sey yoktu iste. Bosuna gelmistim.

Tam çıkacakken aklıma bir sey takıldı. Sesin ilk geldigi tarafı hatırlamaya çalıştım. Sandık degil. Cam, evet camdı. Camin altına üstüne baktim ama yanılmıştım. Bir sey yoktu feneri camda gezdirirken bir sey dikkatimi cekti cam tozlu oldugu icin üstünde görünen bir sey yazıyordu. Feneri daha yakından tuttum. 'TİMOTHY' gözlerimin beni yanılttıgına inanarak tekrar okudum. Kesinlikle timothy yazıyordu. Onun adı neden burdaydı, timothy mi yazmıştı acaba. Hızlıca bodrumdan çıkıp timothy'nin odasına girdim. Resim yapıyordu. Ne yaptıgına bakmadan

"Timothy, sen hic bodruma indin mi ?" dedim.

Emin bir sekilde kafasını salladı. O da inmediyse kim inmisti ? Julie zaten oraya fareler yüzünden inmezdi. Bodrumdaki yasananları hatırlayınca icimi korku sarmıştı. Baska çıkar yol yoktu. Bunu julie'ya anlatmanın vakti gelmisti. Evde yoktu. Bahcedeki koltukta oturdugunu görünce yanına oturdum.

"Bir sey mi oldu hayatım " dedi her zamanki gülümsemesiyle.

Evet anlamında basımı salladım. Bu sefer gülümsemesinin yerini merak almıstı. Cesaretime hayran kalarak her seyi anlattım. Bitirince biraz soluklandım. O hala tuhaf bakıslarla bakıyordu. Bir sey söylemesini bekliyordum. En azından bana inanmasını. Yutkunduktan sonra

"Aslında benim de sana anlatacaklarım var" dedi.

(Emeğe saygı açısından vote verip yorum yaparsanız sevinirim :D )

EVLATLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin