(Bu bölüm her zaman yorumlarını benimle paylaşan yesungxx1907 için. Umarım beğenirsin canım :)) )
''Julie, bu saatte ne işin var burda ?''
David şaşkın görünüyordu, haklıydı da tabi. Saat 12 olmuştu. Yarım saattir merdivende oturmaktan başka bir şey yapmamıştım. Yüzümün kıpkırmızı olduğuna eminim. Ağlamamak için kendimi zor tutmuştum ama inlemelerimi duymuştu anlaşılan. Yanıma oturdu. Başımı ellerinin arasına aldı. Çenemi kaldırıp yüzüne bakmamı sağladı.
''Neyin var bebeğim ?'' dedi ben gözlerine bakmaya devam ederken. Gözlerine bakmak bile beni sakinleştirmeye yetiyordu. Gözleri, sesi, yüzü hatta dokunuşu bile beni uyuşturuyordu.
Sesimin tiz çıkmamasına dikkat ederek
''Sadece korktum '' dedim. Evet, korkuyordum. Timothy'nin söyledikleri beni korkutuyordu. Kimden veya neyden bahsettiğini bilmiyordum. Sürekli aynı şeyleri söylüyordu. Birinden korkuyordu. Sanki onu biri bir şeylere zorluyorlar, tehdit ediyorlar gibi. Belki de tamamen saçmalıyordu. Ne ara bu çocuğun söylediklerine bu kadar çok inanır oldum.
Uyduruyor olabilirdi. Gördüğü filmden veya kitaptan etkilenmişte olabilirdi.
''Neyden canım '' dedi. Düşüncelere daldığım için söylediğini zor anlamıştım. Timothy'nin söylediklerini anlatırsam onu boşuna telaşlandırırdım. İlk önce yetimhaneye gider deli olup olmadığına bakardı. Sonra ailesini araştırırdı. Bir şey bulamayınca timothy'nin üstüne giderdi. Sonra da psikolojisinin bozuk olduğunu düşünüp, timothy'e psikolog ayarlardı.Bunların olmasına gerek yoktu.
Sesimin telaşlı çıkmamasına dikkat ederek
''Şey.. Bodrumda bir şey arıyordum da fare görünce korktum. O yüzden ağladım. Farelerden çok korkarım bilirsin '' demiştim.
Ona yalan atmayı sevmiyordum. Ama aklıma başka bir şey gelmedi. Çünkü sadece fare görünce korkardım, ağlardım. David, beni affet.
''Hayatım gece gece bodrumda ne işin vardı ? Ne arıyordun söyle bana ben bakarım yarın. '' dedi. Yine yalan atacaktım.
Timothy yüzünden ilk kez David'a yalan söylüyordum. İlk ve son olacaktı.
''Tamam canım sonradan aklıma geldi. Çekmecede bir tane daha vardı, unutmuştum. ''
''Tamam canım hadi yatalım öyleyse, çok uykum var''
Başımla onu onayladıktan sonra ona önden gitmesini söyleyip lavaboya girdim. Gözlerimin ve yüzümün kızarıklığının geçmesini bekledikten sonra yatak odamıza geçtim.
...
Sabah güneşi etrafı aydınlatıyordu. Yanımdaki boşluğu hissedince David'ın kalktığını çoktan anlamıştım. Biraz daha yatakta oyalandıktan sonra kalkıp pencerenin önüne geçtim. Temiz havayı seviyordum. İnsanın içini açıyordu.
Karnımın guruldama sesini duyunca hafifçe gülümsedim. Anlaşılan temiz hava açlık hissimi de getiriyordu. Kahvaltı hazırlamak için mutfağa yöneldiğimde David'la timothy'i kahvaltı hazırlarken yakaladım.
Timothy David'a dün olanlardan sonra kızmamış mıydı ?
'' Siz barıştınız mı ?'' dedim merakıma yenik düşerek. İkisi de aynı anda bana şaşırarak baktılar.
''Hayatım ne saçmalıyorsun. Biz zaten küsmemiştik ki'' dedi David. Timothy'de aynı anda başını salladı. İkisi de kıkırdamaya başladılar. Yine baba-oğul dayanışması.
''İyi öyle olsun bakalım '' dedim. David timoty'e göz kırpmıştı. Barışmalarına sevinmiştim. Barışmasalardı David kendini kötü hissederdi. Kahvaltıyı bitirdikten sonra onlar salona geçerken bende masayı topladım.
''Timothy markete gidelim alışveriş yaparız. Hem mağazalardan da bir şeyler bakarız olur mu? '' dedim.
Her zaman bir çocuğumun olmasını, onunla alışveriş yapmayı çok istiyordum. Şimdi timothy kabul ederse istediğim olacaktı.
''Tamam, olur'' demişti. Bugün çok güzel olacaktı. Onun istediği her şeyi alacaktım. Belki de david'la ona aynı gömleklerden alırdım. Kesinlikle çok güzel olacaktı. Timothy 5 ben ise 20 dakika da hazırlanmıştım. Sanırım rekor süremdi.
David'la vedalaştıktan sonra taksiye binip alışveriş merkezinin adını verdim.
DAVİD'IN AĞZINDAN...
Evde tek kalmıştım. Mutfaktan cipsleri çıkardım, sonra da cips tabaklarını. Ah lanet olsun. Cips tabağını yere düşürmüştüm. Sancıyla kıvranırken ayak başparmağıma cam girdiğini gördüm. Fazla kanamıyordu ama derin gibiydi. Aceleyle tentürdiyot ve pamuk aradım. Ah lanet olsun pamuk yoktu. Genelde bodrumda yedeklerini saklardı julie. Topuğuma basarak bodruma indim. Her taraf toz içindeydi. Nefes almak zorlaşıyordu. Hızlıca pamuğu aradıktan sonra bulunca yere oturup pamuğa tentürdiyottan 2-3 tamla damlatıp yaraya sürdüm.
Fısıltılar duymaya başladım. Camın ordan geliyordu. Sonra sandıklardan gelmeye başladı. Sırayla odanın köşelerinde geliyordu.
''Kim var orda, Julie sen misin ?''
''DAVİD.. DAVİD.. DAVİD... ''
Biri adımı söylüyordu. Kız sesine benziyordu ama julie değildi.
''Kimsin !''
''UZAK DURUN ONDAN.. UZAK DURUN.. UZAK.''
Ses giderek azalmıştı. Kimdi bu. Sesi çok derindi. Hem kimden uzak duracaktık. Neler oluyor burada hemen buradan uzaklaşmalıydım. Ama kaçamıyordum bir şey beni tutuyordu ''
''David uyan hayatım'' bu julie'nın sesiydi. O neredeydi. Göremiyordum. Gözlerimi yavaşça açınca başımda julie'yı gördüm. Hastanedeydim.
''Neden buradayım ben ?'' dedim. Sadece o bodrum sahnesini hatırlıyordum. O kız kimdi. Adımı nerden biliyordu.
'' Yerde baygındın hayatım'' yerde mi ? nasıl olur ama. Merak ettiğim tek bir şey vardı.
''Hangi odadaydım. ''
''Bodrumda, yerde.''
(Hmm gerilim artmaya başladı sanki :D Emeğe saygı açısından vote verip yorum yaparsanız sevinirim :D )
![](https://img.wattpad.com/cover/6912212-288-k235209.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVLATLIK
Mystery / ThrillerAnnelik duyguma sahip çıkamayıp çocuk edinmiştim. Hepsi benim hatamdı. Belki de vazgeçseydim tüm bunlar başıma gelmeyecekti. Yoksa tüm olanlar kader miydi ? David hepsi benim hatam umarım beni affedersin. Tanrı seni korusun.