- 14 -

1.3K 78 21
                                    

(Eveet ilk defa timothy'nin ağzından biraz yazacağım. Bu arada voteler artsın :D Çok öpüyorum sizi :* )

Timothy'nin ağzından..

Çimlerde yürürken aklıma eski günlerim geldi. Sahi ben eskiden hiç mutlu olmuş muydum ? Hiç yüzüm gülmüş müydü ? Bazen güldüğümde zorla susturulduğumu hatırlıyorum. Mutluluğu hiç tadamamıştım. Bazen diğer çocukların yerinde olmayı o kadar çok isterdim ki. O çocukların hepsi mutluydu. Ama çoğu hayatından şikayet ediyordu. Hepsi de doyumsuzun teki. O yüzden hep nefret ederim. Kızlardan, erkeklerden, arkadaşlardan. Bazen büyüklerden de nefret edebiliyorum. Tanrıya şükretmek bu kadar zor mu? Mutluluğu ilk defa David ve Julie'da gördüm. Onlar birbirlerine İsa'nın verdiği sevgiyle bağlıydılar. O yüzden onlara saygım her zaman oldu. En azınsan mutlu gibi görünmeye çalışıyorlar. Bazı büyükler aşka inanmazken ben mutluluğa da inanmıyordum. Sevgiye, saygıya, birlikteliğe..

''Ne düşünüyorsun ?'' sesin nereden geldiğine bakmak için arkamı dönmeme gerek kalmadan yanıma gelmişti. Bu kız niye peşimde dolanıyordu ki. Amacı neydi. Ona aldırmadan yürümeye devam ettim. Arkamdan geldiğini hissedebiliyordum. Kolumdan tutunca arkamı döndüm. Kolumu ondan çekip

''Ne var !'' diye bağırdım. Bağırmama hiç aldırış etmemiş gibi görünüyordu. Bana bakıp

''Kızlara bağırılmaz bunu bilmiyor musun ?'' dedi. Kızlara bağırılmaz mı ? Acaba her kız senin gibi midir? Sakinliğimi koruyarak

''Ne istiyorsun?'' dedim kibarca. Bana bir süre baktıktan sonra

''Yaşına göre yetişkin gibi konuşuyorsun. Yetimhanede kaç gün kaldın ?'' dedi. İçimden bir of çekip David'ın beni kurtarması için Tanrıya yalvarmaya başladım. Bana öylece bakmayı sürdürünce en yakındaki ağacın altına oturup bekledim. O da yanıma oturdu. Cevap bekleyince

''1-2 gün kaldım '' dedim. Ona kaç gün kaldığını soracak değildim.

''Aslında ilginç. Ben yetimhanede 3 yıl kaldım. Ailem beni bırakıp kaçmışlar. Maddi imkanları yokmuş. Halam bakıyordu bana ama onunda durumu iyi değildi. Bende o zamanlar biraz yaramazmışım. Beni yetimhaneye bıraktı. Öz halam olmadığı için bakma sorumluluğu yoktu. Müdürden rica etmiş beni kendi yaş gruplarımla büyütmediler. Benden 10-11 yaş büyük yetişkinlerle büyüdüm. Nedenini bilmiyorum. Sanırım annemin beni neden bırakıp gittiğini anlamam için böyle bir şey yaptı. Ama onları hiçbir zaman anlamadım. Yetişkinlerle kalırken hepsi bana ilgi gösteriyordu. Çok seviliyordum. 3 yıl boyunca orda kalınca konuşma şeklimde değişti. İşte sonuç bu. Diğer çocuklar hep olgun olduğumu söyler. Neyse sen nasıl yetimhaneye düştün? Ailen mi bıraktı? Neden yetişkin gibi konuşuyorsun ?'' dedi. Haline acımıştım. Ama çok konuşuyordu. Yetimhaneye bırakılması bu yüzden olabilir. Ona acımayı bir kenara bırakıp

''Ben hep böyle konuşurdum zaten değişen bir şey yok. Bitti mi soruların?'' dedim. Yüzünü asınca sakin olmaya çalıştım. Bir de onu çekemezdim.

''Gerçekten bu kadar kaba olmak zorunda mısın? Arkadaş olalım mı? Adın ne ?'' dedi. Yüzümü astım. Niye susmuyordu ki. Sakince düşünmeye gelmiştim buraya. Onun ne işi vardı. Ama anlaşılan soru sormadan bırakmayacaktı. O zaman bende onu bıktırırım. Tabi gururu varsa birazdan çeker gider. Ona doğru dönüp sorularına kısa cevaplar verdim.

''Evet, hayır, sanane.'' deyince önce biraz düşündü. Tabi sarışın olunca anlaması biraz zor oluyordu. Sonra sorularla cevapları eşleştirdiğini anladığımda sinirlendi. Yeniden sakin tavrına bürünerek

''Adını biliyordum zaten. Merhaba Timothy, bende Dulcie. Sarışınları sever misin ? Yanlış anlama yani ikimizde yetişkin gibi konuşuyorsak belki de gerçekten yetişkinleri konularını konuşmalıyız.'' deyince amacını anlamıştım. Bu yaştaki bir çocuğun erkeklerle bu kadar ilgisi ne ? Buradan halasına sonsuz teşekkürler. Hangi ebeveyn çocuğunu ya da öz olmayan akrabasını yetişkinlerin yanında büyütmek ister ki. Al işte sonuç ortada.

''Sarışınlardan nefret ederim. Hepsi aptaldır. Aslında kızları sevmem ama sarışınlar ayrı bir aptallardır'' dedim. Yüzümde gülümseme oluşmuştu. Bu kız gerçekten tuhaftı. Pes edecek gibi görünmeyince oyuna devam etmeye karar verdim. Beni baştan aşağı süzdükten sonra

''Sende sarışınsın. Bu durumda ikimizde aptal oluyoruz.'' dedi. Cidden gözlerinde bir sorun mu vardı? Ben kumraldım. Sadece güneşte açılıyordu saçlarım. Ama kumraldım.

''Ben kumralım, sadece saçlarım güneşte açılıyor '' dedim. İmalı imalı baktıktan sonra

''Olsun yine de tatlısın '' deyince yerimden kalkıp yürümeye başladım. David tam zamanında gelmişti.

''Hadi çocuklar gidiyoruz.'' dedi David. Sonra kulağıma doğru eğilip

''İyi vakit geçirdiniz mi? Arkadaş oldunuz mu? '' dedi. Ona doğru bakıp

''Arkadaş mı? Çenesini bir dakika bile kapatmadı. '' deyip önden yürümeye başladım. David'ın arkamdan güldüğünü duyabiliyordum. Bizim oturduğumuz yeri bulunca herkesin arabada olduğunu anlayıp arabaya bindim. Dulcie'de gelmişti. Yol boyunca söylediği hiçbir şeye cevap vermemiştim. O da sonunda pes edip 5 dakika boyunca konuşmamıştı. Onların eve geldiğimizde hepimiz inip vedalaştık. Onları sevmiştim. Ama Dulcie hariç. Tam arkamı dönerken o kızın bana sarılmasıyla sarsıldım. Herkesin bizi izlediğini fark edince onu kendimden uzaklaştırdım.

''Görüşürüz, arkadaşım'' dedi. Son kelimeye özellikle vurgu yapmıştı. Ona sinirle bakıp

''Bir daha bana sarılma'' deyip arabaya bindim. Ona bu hakkı kim vermişti. Sinir etmişti beni. Eve vardığımızda televizyonu açıp supernatural izlemeye başladım. David'la Julie'da eşyaları arabadan çıkartıp yanıma oturdular. Ne zaman konuşacaklar diye beklerken Julie beklediğim gibi konuşmaya başladı.

''Demek arkadaş oldunuz '' deyip güldü. Arkadaş mı? O kızla mı ? Hiç sanmıyorum.

''Hayır, Kendisi öyle sanıyor.'' dedim. Bu sefer konuşan David olmuştu.

''Seni sevmiş anlaşılan arkadaşça sarıldınız'' 'arkadaş' kelimesine özellikle vurgu yapmıştı. David'a bakıp

''Ne yazık ki ben onu sevmedim. Aptal sarışının teki. '' dedim rahatça. Julie'nın bana baktığını anladığımda onu söylemekle hata ettiğimi anladım. Bana bakıp

''Aptal? Sarışın? Ha?'' dedi. Ona doğru dönüp

''Sen sarışınsın ama aptal değilsin. Bu diğerleri için geçerli'' dedim gülümseyerek. Yalan attığımı anlayamazdı ki. Bütün sarışınlar için fikrim aynı Julie. Üzgünüm.

''Tamam ufaklık affedildin'' dedi. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi ayağa kalkarak

''Yarın 1 Kasım-Azizler Yortusu- unutmayın. Erken kalkacağız. ''

(Emeğe saygı açısından vote verip yorum yaparsanız sevinirim :D )

EVLATLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin