İkimizde gözlerimizi açmış bir açıklama bekliyorduk . Nasıl yani mezarda mı yaşıyordu ? yoksa şans eseri mezarda mı bulunmuştu ? Müdür bu konuda çocuğun hiç birşey bilmediğini söylemişti. Bir sırrı vardı ama neydi ? Bu çocuğu şimdi daha da çok istiyordum. İçimde karşı koyulmaz bir istek vardı. Hem David'da onay vermişti. Bende evet dersem işlemler yapılmaya başlanacaktı.
Birden ağzımdan ''Evet, bu çocuğu istiyoruz'' diye bir cümle çıkınca cesaretime hayran kaldım.
Müdür şaşkınlıkla ''tamam o zaman işlemleri başlatıyorum'' dedi. Şaşırması gayet normaldi. Adı bile bilinmeyen ruh'a benzer bir çocuk almıştık. Adını biz koyardık. Ne olabilirdi ki ? Randall, Thomas, Anthony, James ? belki de büyükbabamın adını koymalıydık, Charlie. Neyse bunu sonrada düşünebilirdik. Neyse ki işlemler tamamlanmıştı. Yarın alıyorduk çocuğu. Hayır, yani çocuğumuzu. David'la Julie'nın.
''O zaman biz kalkalım. Yarın geliriz.'' David'ın sesiyle düşüncelerimden ayrıldım. Müdürün odasından çıktık. Uzun ve sıkıcı bir araba yolculuğundan sonra eve gelmiştik. Duş alıp yatacaktım. Bugün çok yorulmuştum. Hemen havluyu aldım. Sıcak duşun altında 10-15 dakika durduktan sonra çıktım. Kapıyı açtığımda David ile göz göze geldik.
''Erkencisin bebeğim '' dedi. Kesin bu geceye planları vardı.
''Evet bugün çok yoruldum'' dedim omuz silkerek.
''Tamam o zaman iyi geceler. Bugün iyi uyu çünkü yarın eğlendirmemiz, şebeklik yapmamız gereken bir kişi olacak ailemizde. '' bunu söylerken oldukça mutlu görünüyordu.
''Haklısın, iyi geceler'' dedim. Dudağına öpücük bıraktıktan sonra yatağıma yerleştim. Yarın çok zorlu geçecekti doğru. Şimdi bile heyecanlıydım. Uyuyabilecek miyim bilmiyorum. Yarın ikimiz içinde büyük gün.
.....
Çalar saat çaldığında saat daha 8'di. Acele etmek istemiştim. David çalar saate hakaretler sayarak uyanmaya çalışırken bende kahvaltıyı hazzırlıyordum. Hepsini masaya koyduktan sonra David'te uyanmıştı.
''Günaydın'' dedim sessizce.
Belimden tutup beni kendine sarınca o müthiş kokusunu içime çektim. Dudağımdan 3 saniye kadar öptükten sonra ''Günaydın prenses'' dedi. Bana prenses demesini seviyordum. Omzuna vurduktan sonra ''Hadi otur acele et. Bugün büyük gün '' dedim. Her zamanki 32 dişiyle gülümsedi.
Kahvaltıyı yaptıktan sonra hemen giyinip evden cıktık. Yetimhaneye vardığımızda müdürle, adı bilinmeyen bizim olacak çocuk bizi kapıda bekliyordu. Fotoğraftakinden daha kara gözleri vardı. Önce David'e sonra bana baktı. Ah bu çocuk hiç gülmez miydi ? Onun boyuna kadar eğilip yanağından öptüm. Hala tepkisizdi. Dizlerimin üstüne oturup
''Hey, merhaba ben Julie. Bu da David. İstersen bize adlarımızla seslen istersende hani bilirsin ya işte anne ve baba da diyebilirsin ama istemezsen sorun değil.''
''Julie ve David demem yeterli'' dedi.
''Tabi nasıl istersen'' dedim en samimi gülümsememle. Biraz kırılmıştım ama zaman geeçince alışacaktır. Bütün herşeyi tamamlayıp arabaya döndük. Tepki de vermiyordu. Eve vardığımızda kabaca
''odam nerede ?'' diye sordu.
Beni takip etmesini söyleyip odasına götürdüm.
''Eşyaların burada. Burası yatağın. Bu da dolabın. Oyuncakların bu tarafta istersen yerlerini değiştirebilirsin, seçim senin. Eşyalarını biz seçtik David'la. Beğenmediklerini söylersin. Ben aşağıdayım. Sonra istersen konuşmak için gelirsin'' dedikten sonra tam çıkacaktım çocuk kolumdan tuttu. Ona döndüm şaşkın ifadeyle. Uzun bir süre bana baktıktan sonra gülümseyip
''Biraz geç oldu beni bulman. Ama sorun değil. Hala vaktimiz var''
(Emeğe saygı açısından vote verip yorum yaparsanız sevinirim :D )

ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVLATLIK
Mystery / ThrillerAnnelik duyguma sahip çıkamayıp çocuk edinmiştim. Hepsi benim hatamdı. Belki de vazgeçseydim tüm bunlar başıma gelmeyecekti. Yoksa tüm olanlar kader miydi ? David hepsi benim hatam umarım beni affedersin. Tanrı seni korusun.