Adam'ı öyle görmek beni fazlasıyla korkutmuştu. O en yakın arkadaşlarımdan biriydi. Onun orda hareketsizce yatışı beni çok şaşırtmıştı. Böyle bir şeyin nasıl olabileceğini anlam veremiyordum.
Timothy'de şaşırmış vaziyetteydi. Sorduğum sorulara cevap verememişti. Sadece kapıya odaklanmış, gözlerini ayırmıyordu. Onun da korktuğunu biliyordum. Fazla üstüne gitmedim.
Adam'ın o halini hatırlayınca başımı ellerimin arasına aldım. Gözlerimden akan bir iki damla yaşa müsaade ettim.
Çevremdeki sevdiklerim gözümün önünde gidiyorlardı. Önce annem, sonra babam ve şimdi de Adam. Onunla yıllardan beri ilk kez yeniden görüşebilmiştik. O da benim gibi yaşlanmıştı fakat benden daha genç duruyordu.
Onunla daha konuşamamıştık bile. Ona soracak çok şeyim vardı. Evlenmiş miydi, çocuğu var mıydı, neler yapıyordu, hayatı nasıldı, İşi ve evi nasıldı ? Ona eski günlerimizi, utangaç Adam'ı hatırlatacaktım. Sonra da beraber eski, güzel günlerimize gülecektik. Belki de o günlerimizi özleyecektik.
Ama o ölmüştü. En çokta içimi acıtan onu öyle görmemdi. Donuk ifadesi, ağzındaki kanlar. Ağzından çıkan o siyah şeye anlam verememiştim. Belki zehir içmişti. Ama Adam böyle bir şey yapmazdı. O her zaman hayattan zevk alırdı. Yaşama bağlıydı.
Polislerin geldiğini gördüğümde bu işi onlara bırakmam gerektiğini düşündüm. Adam odadan çıkarılıp Ambulansa götürüldü. Yanaklarında birikmiş, donuk kanlara baktım. Renkleri koyulaşmıştı ve yüzüne yapışmıştı. Yüzünün rengi soluklaşmıştı. Bir ölünün bedeni kadar solgun ve soğuk görünüyordu.
Bizi merkeze götürüp ifadelerimizi alacaklardı. Soruları dinlemek için Adam'ı aklımdan çıkarmaya çalışıyordum ama olmuyordu. Onun o hali her zaman aklıma geliyordu.
Memurun yeni sorusunu duymaya çalıştım.
''Orda olma sebebiniz neydi?''
''Timothy'i getirmiştim. ''
''Yanınızdaki çocuk timothy mi?''
''Evet''
''Adıyla hitap ettiğinize göre oğlunuz değil. Peki kim ?''
''Oğlum ama öz değil ''
''Adam'la ne zamandır tanışıyorsunuz?''
''Üniversiteden beri. ''
''Hiç ona karşı nefret duygusu beslediniz mi veya bir hatasını gördünüz mü?''
''Hayır, yakın arkadaştık''
''Peki ne zamandır psikoloğa gidiyorsunuz?''
''1 hafta kadar''
''Adam'ın son günlerde garip davranışlarını gördünüz mü?''
''Hayır''
''Ona zarar vermek isteyecek birilerini tanıyor musunuz?''
''Hayır, o herkese karşı iyiydi.''
''Peki son soru, içeriden garip sesler duydunuz mu?''
''Hayır, duymadım''
''Tamam, otopsiden bir şey çıkarsa size haber veririz. Küçük çocukla da konuşmam gerek''
''Tamam ama fazla üstüne gitmeyin hala şokta'' dedim. Başıyla beni onayladı. Elindeki not defterini kapatıp, timothy'nin yanına gitti. Ona fazla soru sormamıştı. Sadece neler gördüğünü doğrulayıp bırakmıştı. Benim kimliğimi de almışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVLATLIK
Mystery / ThrillerAnnelik duyguma sahip çıkamayıp çocuk edinmiştim. Hepsi benim hatamdı. Belki de vazgeçseydim tüm bunlar başıma gelmeyecekti. Yoksa tüm olanlar kader miydi ? David hepsi benim hatam umarım beni affedersin. Tanrı seni korusun.