(Gerilim kategorisinde 2. sırada, Paranormal kategorisinde 1. sıradayız :D Hepinizi seviyorum. Teşekkürler herkesee :D Vote ve yorumlarıyla beni destekleyen okurlarıma binlerce teşekkür ederim :D Sizleri seviyorum <3 )
Ellerimi dizlerimde birleştirdim. Ne düşüneceğimi, nasıl düşünmem gerektiğini bilmiyordum. Artık kabuslarıma giremeyeceği için bir yanım mutluyken, diğer yanım onun için üzülmüştü. Ona, timothy'i bize verdiği için minnettardım. Onun sayesinde biz çocuk mutluluğunu tatmıştık. Anne, baba duygusunu ilk timothy'de öğrenmiştik. Sonrasında da her ne olduysa Melborn delirmişti. Onu bu kadar delirten şeyin ne olduğunu cidden merak ediyorum. Ruh ve zihinsel sağlığı tamamen bozulmuş. En son gittiğimizde bana söylediği şeyler ürkütücüydü. Deli birinin söylediklerinden korkmuştum. Rüyalarıma girmişti. Onun yüzünden çoğu gün terler içinde uyanıyordum. Tanrı, onun tüm günahlarını affetsin. İsa'nın yanında mutlu olsun.
David'ın en son söylediği şey geldi aklıma. Birine bize vermesi için kutu bırakmış. Melborn neden bize kutu bırakmıştı ki? ve bir deliler hastanesinde nasıl bu kadar serbest şeyler yapabiliyordu? Kim bilir yine ne saçmalamıştır. Belki de bizimle ölmeden önce dalga geçmek istiyordu. Belki de kutu boştu. Onu öylesine bırakmışta olabilirdi. Bir deliden başka ne bekleyebilirsiniz ki?
Yanımda hareketlenen bir şey fark ettiğimde istemsizce korktum. Timothy olduğunu fark ettiğimde çantamdan suyumu çıkardım. İki yudum aldıktan sonra
''Geldiğini haber verseydin keşke. Neyse senin nasıl geçti ilk günün ?'' dedim. Bana dönüp suratını astı. Her zamanki hallerinden biriydi. Nadiren onu gülerken görüyordum.
''Gidiyor muyuz?'' deyince kafamı salladım. Yerimizden kalkıp arabaya doğru ilerledik.
..
Eve geldiğimizde David koltukların birinde oturuyordu. Yanındaki kahverengi kutuyu görünce timothy'e biraz bahçede oynamasını söyledim. O dışarı çıktığında David'ın yanına oturdum. Yanındaki kutuyu incelemeye başladım. Küçük kahverengi bir kutuydu. Daha çok hediye kutularına benziyordu. Üzerine kurdeleyle fiyonk yapılmış ve kurdelenin üzerinde David & Julie yazıyordu. Kutunun bize ait olduğuna emin olduktan sonra David'ın konuşmasını bekledim.
''Bize niye bir kutu bırakmak istesin ki?'' dedi. Haklıydı. Melborn'u o kadar çok sevmiyorduk. Yakını bile değildik.
''Bilmiyorum. Merak ettim hadi açalım'' dedim. O da onay verdikten sonra kutunun fiyonk'unu çıkardı. Gözlerimi kutudan ayırmıyordum. Korku filmlerindeki karelere benziyordu. Adam kutuyu açar ve içinden kanlı bir bez. Tabi ki öyle bir şey beklemiyordum. Kutunun boş olmasını bekliyordum. David kutunun kapağını açtığından içindeki beyaz kağıdı gördüm. Mektuba benziyordu. Kağıdı kutudan aldım. Üçe katlanmış kağıdı açtım. Vay canına, 3 tane yazılarla dolu kağıt. Tam da tahmin ettiğim gibi mektuptu. Ama kesinlikle İngilizce değildi. Kelimelere odaklanınca Latince yazıldığını gördüm. Yani bana yazmıştı. O deli herif sırf bana yazdı diye David'tan saklayamadım. Bu saçmalık olurdu. Ona da okumalıydım. David'ta Latince olduğunu anladığında okumam için beni bekledi. Merhaba ile başlayan mektubu sesli okumaya başladım.
''Merhaba David ve Julie,
Bu mektubu sizden başka birinin okumaması için Latince yazdım. Biliyorum Julie bana
kızgınsın. Ama o hastane de söylediklerim doğruydu. Size her şeyi anlatacağım. Öncelikle benim deli olmadığıma inanmanızı istiyorum. Beni herkes deli zannetti. Çünkü bilmiyorum ama galiba bir oyunun içindeyiz. Şimdi her şeyi anlatacağım, merak etme. Gece geç saatlere kadar yetimhanede çalışıyordum. Ondan sonra bir şey oldu. Yarın sabah uyandığımda hiçbir şey hatırlamıyordum. Ve siz geldiniz. Yapacaklarımı biliyor gibiydim. Sanki beni başka biri yönetiyor gibiydi. Hiçbir evrak doldurmadan size istediğiniz çocuk için sahte evraklar imzaladım. Ne yaptığımı bilmiyordum. Ama bunları yaparken kontrollü davranıyordum. Bir kaç gün sonra aklım başıma geldi. Kendi kendime ne yaptığımı sorguluyordum. Sonra araştırma yapmaya başladım. Neden o çocuk diye. Önce onu araştırdım. Ama hiçbir şey bulamadım. Sonra o ilk onu bulduğumuz mezara gittim. Etrafında tuhaf olan bir şey görmemiştim. Mezarın boyu küçüktü. Tahmin ederek bir çocuk mezarı olduğunu anladım. Sizin çocukla bağlantısını düşündüm ama bulamadım. Hani şimdi sen bizim aldığımız çocukla, bu olanların ne ilgisi var diyeceksin. Söyleyeyim. O geldiğiniz gün sanki o çocuğun sizin olacağınızı biliyor gibiydim. Onun için sahte evrakları da dün akşam hazırlamışım. Ama dediğim gibi hiçbir şey hatırlamıyorum. O çocukla, bu olanların ne alakası var hala çözemedim. Neyse asıl konuma dönüyorum. Mezarın boyu gerçekten küçüktü. Bir yetişkine ait olabileceğini düşünmüyordum. Sonra o mezar hakkında arama emri çıkarttım. Ama mezarın içinden hiçbir şey çıkmadı. Üzerinde de bir şey yazmıyordu. Aynı sizin çocuk gibiydi. Kimliği yok, adı bilinmiyor ve mezarda boş. O çocuğun o boş mezarın yanında ne işi olduğunu düşündüm ama yine bulamadım. Elimde araştırabilecek hiçbir şey yoktu. Tam sana anlatmaya gelecektim ama yine aynı şey oldu. Sabah uyandığımda kendimi deliler hastanesinde buldum. Başım feci ağrıyordu. Dünle ilgili hiçbir şey hatırlamıyordum. Oradaki görevlilerin konuşmasından anladım dün olanları. Dün gece kendi kendime başımı duvarlar vuruyormuşum. Farkında değilim. Deli olabileceğimi kanıtlayan her şeyi yapmışım. Öyle diyorlardı. Hastane de vakit geçmiyordu. Kendimi delilerin arasında tuhaf hissediyordum. Bu olayı sürekli düşünüp duruyordum. En sonunda bu mektubu yazıp, benim deli olmadığıma inanan görevliyle size yolladım. Bundan sonrasını size bırakıyorum. Ben burada ölümümü beklemekten başka bir şey yapamam. O çocuğun açıklarını yakalamaya çalışın. Ailesi, yaşadığı yer ve akrabaları hakkında bilgiler öğrenin. Belki bana inanmayabilirsiniz. Deli olduğu için saçmalıyor diyebilirsiniz. Ama inanın ki sizi düşünüyorum. Dediklerimi düşünürseniz beni daha iyi anlayacaksınız. Bu oyun her ne ise, sizinle ilgisi var. Geçmişte yaptığınız hataları da gözden geçirin. Nasıl bir şeyin içindesiniz bilmiyorum. Sakın korkmayın ve o çocuğa bir şey belli etmeyin.
Umarım, mektuba bir şey olmaz ve elinize ulaşır. Tanrı sizi korusun. Benim ölümü beklemekten başka çarem yok. Siz sırları açığa çıkarın. Korkuya kapılmayın. Belki de hepimiz bir oyuna dahil olmuşuzdur.''
(Emeğe saygı açısından vote verip yorum yaparsanız sevinirim :D )

ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVLATLIK
Mystery / ThrillerAnnelik duyguma sahip çıkamayıp çocuk edinmiştim. Hepsi benim hatamdı. Belki de vazgeçseydim tüm bunlar başıma gelmeyecekti. Yoksa tüm olanlar kader miydi ? David hepsi benim hatam umarım beni affedersin. Tanrı seni korusun.