Uyanık mısın uğur böceği? Yoksa çoktan rüya denen zehre kaptırdın mı kendini?
Eğer uyanıksan, neler geçiyor aklından?
Sende düşünüyor musun benim gibi eskileri?
Ardımızda kalan yazı hatırlıyor musun? Hani hiç bitmeyen yaz gecelerinde, deniz kenarına sıralanmış bir avuç çocuk. Gülüyorlar, hiç yarın yokmuş gibi utanmadan kahkaha atıyorlar. Bir anlaşma üzerine kurulu arkadaşlıkları, sarsılmaz geliyor onlara.
Ama bak,
Dağıldık gittik işte.
Beni tanıyorsun uğur böceği, eğer birisi elimdeki oyuncağa uzatırsa elini; fırlatıp atıveririm onu hemen.
Dokunmasınlar, dokunmalarını istemiyorum.
Bu asla kök salamayacağım dünyada, bazı şeylerin üzerine adımı kazımak istiyorum.
Beni yalnızken buldunuz, yılmış ve bıkmış.
Eğer bir fırsatını buluverse, hemen kaçıp gidiverecekti bedeninden.
Sadece zevk duymaya çalışan, lakin zevk duygusunu çoktan içine battığı pislikler arasında kaybetmiş aptal bir kızdı o zamanki.O kızın üzerinden bir yıl geçti.
Zaman ne büyüleyici değil mi?
[Hayırzamandankorkuyorumuzaktutonubenden]
Büyüyoruz, gülüyoruz, ağlıyoruz.
Üzgün gençler, mutlu yüzler, boş düşünceler.
İnsanlar büyümenin büyüleyici olduğunu söylüyor.
Lakin biz sadece kanıyoruz.
Söyle bana, bedenlerimizi sarmış yara izlerinin nesi G Ü Z E L?Bak, yine dağıldı düşüncelerim. Haydi geçen yaza geri dönelim. Hani bana olan "ilgin" ortaya çıkmadan önceki zamana dönelim.
Hadi kardelen çiçeğini analım senle.
Onu hatırlıyorsun değil mi?
Çünkü benim, artık onu anmadan geçirdiğim tek bir gün bile yok.
Hayır, Kardelen Çiçeğini hatırlamanı istiyorum. Hatırla onu.
Hatırla ve farkına var.
Hislerin, hissettiğini söylediğin şeyler, hepsi aptal bir yalandan ibaret.
Sadece düşünmeni istiyorum senden uğur böceği.
Eğer Kardelen Çiçeği ve asla karşılık bulamayan aşkı olmasa,
Hâlâ aynı gözle mi bakardın bana?Bende öyle düşünmüştüm.