Küçükken, ölen insanların gökyüzündeki yıldızlara dönüştüğünü söylemişlerdi.
Uzunca süre buna inandım uğurböceği, böceğim. Şuan bile camdan dışarı bakarken merak ediyorum. Acaba şuan ölsem bende bir yıldıza dönüşebilir miyim?
Yapacağım şey çok basit aslında. Sadece bedenimi pencere pervazına çekecek, ayaklarımı aşağı sarkıtıp yüzümü gökyüzüne çevireceğim. Sonra ittieceğim kendimi. İttireceğim ve düşeceğim yıldızlara baka baka.
Aslında, şuan sadece iki tane yıldız var gökyüzünde. Zaten büyükşehirlerde asla çok yıldız görmek mümkün olmuyor. O yüzden bir yıldız olmak, gökyüzüne ilişmek istiyorum.
Bana attığın mesaja bakarken bunları düşünüyorum işte.
Şuan kendinde olmadığını varsayıyorum, içten içe öyle olmanı diliyorum. Çünkü yanaklarımı acıtan yaşların yarın ikimizi de boğmasından korkuyorum.
Canım yanıyor uğurböceği, canım çok yanıyor.
Kalbimi birisi sıkıyor sanki, nefes alamıyorum. Sadece ağlayabiliyorum kalbimi ezen bu ağırlığın altında.
Bilirsin beni, nefret ederim gözyaşı dökmekten.
Ama bu sefer kendime hakim olamıyorum. Uzun zaman önce terk ettiğim tanrıya yalvarırken yakalıyorum kendimi. Gidecek hiçbir yerim yok; ondan bana bir yuva vermesini diliyorum.
Annem her zaman güç sarhoşluğu içerisinde, babam kızıl saçlı kaltağının yakasından düşmez ve abim gizlice kafayı çeker.
Her şeyin ortasında, her şeyi görmesine rağmen, bir kukla gibi ipleri kimin tarafından çekildiğini kabullenerek o yana savrulan yalancı kızların sevebildiğini biliyor muydun uğur böceğim?
Sahi, yılanın ilk aşık olduğunu ondan bile önce fark etmiştin sen.
Heyecanla bahsederken ondan, bakmıştın yüzüme. Çehremde gezinen gözlerin bir anda buğulanıvermiş; derin bir karanlığa bürünüvermişti.
"Ona aşıksın." Derken gülümsemeye çalışmıştın. Lakin içimi saran farkedişin o coşkun tutkusu titreyen dudak kenarların ile tek tek paramparça olup kalbime saplanıverdi.Senin binlerce yüzünü gördüm uğurböceği. Mutluyken güldüm senle, kızgınlığını seyrettim ve nefretine ortak oldum.
Lakin yüzündeki o yenilmişlik ifadesinden nefret ettim.
Seni ilk kez o kadar kırık görmüştüm uğurböceği. Hatlarına yerleşen o duygu o kadar barizdi ki gülümsemeye çalışan dudaklarım canımı yaktı.
"Evet." Derken sesim titriyordu.
Başını sallarken bana bakmıyordun.
Anlamıştın.
Yenilmiştin.
Vika öğretisi derki birine bir kötülük yaptığında sana üç katı olarak geri döner.
Benim sana yaptığım en büyük kötülük; beni sevmene izin vermekti.
Şimdi senin yerindeyim. Kalbim katlanamayacağım bir acının altında ezilmiş; aşağılanmış ve yorulmuş bir haldeyim.
Kalbimde üç duygu kavga ediyor; aşk, nefret, pişmanlık.
Aşkım tamamen ona ait.
Nefretim yusufçuğa adanmış.
Pişmanlığım ise senin için.Onu deli gibi severken, o farkında bile değil bu aşkın. Bir başka tür sevgi sanıyor bunu; bir ablanın kardeşe duyduğu türden. Ona beni fark etmediği için dert yanarken o bütün bunları bir başka kız için sanıyor; bana iyi şanslar dileyerek sevdiğim kişiye imrediği konusunda şakalaşıyor aslında onu sevdiğimi bilmeden.
Gregor Samsa bir sabah uyandığında kendini büyük bir böcek olarak buldu.
Ben ise gözlerimi açtığımda, senin yerindeydim.
İşte benim pişmanlığım bu uğurböceği. Daha en başında bu hâle gelmemize izin vererek ikimizinde canını yaktım. Daha erkenken, daha işler birer sarmaşık gibi bedenlerimize dolanmamışken her şeyi bitirebilirdik.
Ama bizler bencil çocuklarız ve sonuna kadar oynamadan duramıyoruz.
Bu sana son mektubum uğur böceği, daha fazla benim yüzünden acı çekmeni istemiyorum. Kırıldık, bir araya geldik ve daha çok kırdık. Efsanevi bir aşk istedin benden. Benim ise sana verebildiğim tek şey bir karahindibaya aşık olan uğurböceğinin kısacık aşkı oldu.
Ah, gözlerindeki o kırgın bakıştan nefret ediyorum. Bana karşı neler hissettiğini bilirken ona ait olan kalbimle sana bakmaktan nefret ediyorum.
Bu kadar, daha fazla yazamam sana. Kalbimde bir başkasını taşırken kelimeler sadece bir bıçağa dönüşür daha derinlere batar. Sana bu kötülüğü yapmayacağım uğurböceği, gitmene izin vereceğim.
Git, kalbinden taşan o sevgi için uygun bir beden bulduğunda dön bana geri.
Git, o tanıdığım eski neşeli çocuğu bulunca dön bana geri.
Git uğur böceği, git artık.
Çünkü bazen sevmek, onu terk etmek demektir.
O yüzden git ve arkanda bırak beni. Bende bırakacağım seni.
İki mükemmel yabancı olalım birbirimize karşı. Hisleri unut, geçmişi de. Bir ilk bahar sabahı tekrar çık karşıma, yeniden tanış benle.
İşte o zaman, bağrıma basacağım seni.
O zamana kadar, elveda uğurböceği.