birthday cake//hood

almost like a perfect lie

Calum'un oturduğu sokağa girdim ve evlerinin bahçe kapısının önünde durdum. Bu da neydi şimdi? Benimi istila eden bu his kıskançlık mıydı? Tamam, bu hissin kıskançlık olduğu belliydi ama peki ya sinirim? Kıskançlıkla birlikte etrafı yıkmayı, özellikle de Calum'u yıkmayı istememe neden olan bu sinir nereden çıkmıştı?

Ben onları öylece izlerken Calum beni fark etmişti. Yanıma gelmeye yeltnince beni yakalayamasın diye sokaktan koşarak çıktım. Kısa yoldan gitmektense sokağın öbür ucuna kadar koşmuş, Calum'u atlattığıma emin olmuştum. Tekrardan onu görmek istemediğime karar vermiş ve Calum'u görmediğim süre boyunca çok sevgili Stalker'ımı da görmediğimi fark etmiştim. Bu da Calum'la onun aynı kişi olduğuna iyice inanmaya başlamama neden olmuştu. Her ne kadar Calum'la konuşmak istemesem de cebimden telefonumu çıkarttım ve mesaj attım.

Trudy: Calum, sen olduğunu biliyorum.

Mesaj anında iletilse de okunmamıştı ve bu beni şaşırtmıştı. Telefonumu tekrar cebime koydum ve hızlı adımlarla eve gittim.

Çalışma masama oturup bilgisayarımı açtım. Eh, tek meraklı sen değilsin Calum.

Arama motoruna Calum Hood yazmamla birlikte karşıma bir sürü sonuç çıkmıştı ama ben direkt görsel sonuçlara yöneldim. İkinci ya da üçüncü resimde Calum ve o kızın bir resmini gördüğümde paylaşıma ayrıntılı bakabilmek için linke tıkladım. Kızın adı July'mış ve bizim okuldaymış ben gelmeden önce. O zamanlar Calum'la çıkıyorlarmış. Daha fazla şey öğrenmek için o senenin okul yıllığına baktım. İnternetten bulabildiğim kopyayı bilgisayarıma indirdim ve tek tek sayfalarda gezindim. Ve işte aradığım yer.

"Baloda terkedilmek Calum Hood'u çok kırmış olsa gerek. Halbuki ikisi birbirine çok yakışıyordu. Neyse, yeni ilişkilere. Calum daha burada nasılsa. Ona kız mı yok ;)"

Tamam bu da neydi şimdi?

Telefonumun bildirim sesiyle hızla sandalyeyi geri ittim ve telefonumu aldım.

Stalker: Tamam, daha fazla kaçmak yok. Öğrendin işte. Ama seninle cidden konuşmam gerek.

Trudy: Neden gizlendin Calum? Ayrıca yanındaki kız da oldukça güzeldi. Yakışıyorsunuz. Ama benim şu zamana kadar tanıdığım Calum Hood bir hatayı iki kere yapmazdı. Ne oldu ona?

Calum: O hala burada ve yapmıyorda.

Trudy: Yapacakmış gibi duruyor.

Calum: Yapmayacak.

Calum: ama senden daha duyarlı olmanı dilerdim

Trudy: Ne?

Calum: Anneannem öldü ve sen sadece bu konularda saçmalıyorsun

Calum: Sen de benim tanıdığım Trudy değilsin

Calum: Benim tanıdığım Trudy duyarlıydı.

Trudy: Öncelikle, kaybın için üzgünüm Calum bilmiyordum amacım duyarsızlık değildi. Ama diğer konuya gelirsek, sen beni nasıl tanıyorsun ki Calum? Nereden biliyorsun nasıl biri olduğumu? Tamam yaptıkların çok hoş ve ben de senden etkilendim belki ama

Calum: Ne ama Trudy?

Trudy: Hala birbirimizi tanımıyoruz.

Calum: Tanıma. Tanırız. Zamanla. Yavaş yavaş. Biriyle birlikte olmak için tanımaya gerek yok. Zaten tanımak için birlikte olursun, değil mi?

Trudy: Bak Calum; reddetmek ya da seni istemiyormuşum gibi algılama ama birbirimizin hayatından çıkalım. Tamam mı?

Calum: Ama tam olaram yaptığın şey bu. Tam olarak bunu yapıyorsun! Tanrım, gerçekten bir gün kafayı yiyeceğim.

Trudy: Hoşçakal Calum

Calum: sikeyim birbirimizin hayatından çıkmak zorunda değiliz anladın mi?

Trudy: bir süre görüşmeyelim

Calum: tam sana ihtiyacım varken kaçıyorsun!

Trudy: bye

Calum: ama nereye gidiyorsun? bir çıkış bulmak için her zaman kaçıyorsun

Trudy: nasıl her zaman kaçıyorum

Calum: gözlerimin içine bak ve bana dogruyu söyle.

Trudy: ne?

Calum: kapıyı açacak mısın?

Mesaja bakakalmıştım. Koşarak kapıyı açtım ve karşımdaki Calum'u gördüm.

"Üç gündür ilk defa evden çıkıyorum. Bari bir şeylere değsin."

"Ne istiyorsun Calum?"

"Gözlerimin içine bak ve mesaj olarak yazdıklarını suratıma söyle." dediğinde yapamayacağımı biliyordu. Gözlerimi onun gözlerine diktiğimde içim gitmişti.

"Seni istemiyorum Calum." derken elimde olmadan gözlerimi kaçırmıştım.

"Eğer gözlerine bakmıyor olsaydım, Trudy bu neredeyse mükemmel bir yalandı."