Sonraki gün Calum işaretlediği evleri görebilmek için erkenden kalktı ve kahvaltı etti. Sonrasında çantasını ve işaretleme yaptığı gazeteyi alıp dışarı çıktı. Bulduğu boş bir taksiye bindikten sonra ilk evin adresini söyledi. Neyse ki taksici adresi biliyordu da sıkıntı çıkmadan eve gidebildi. Emlakçıyla olan randevusuna son dakikada yetişebilmişti. Eve girdiğinde resimlerde gözüktüğü gibi olmadığını, yıkık dökük, fazla küçük, eski ve doğru dürüst bir ısıtma sistemi bile olmadığını fark etmişti. Kirası gayet uygundu fakat ev fazla kötüydü. Bu yüzden bu şıkkı eleyerek emlakçıya teşekkür etti ve evden çıktı.
İkinci ev ise ilk eve navigasyona göre çok yakın olduğu için yürümeye karar vermişti. Yürümez olaydı. Hava neredeyse 40 dereceydi ve siyah pantolonla gezmek pek de rahat değildi.
Resmen sırtından ter damlarken ikinci eve gelebilmişti. Serin apartman boşluğuna girince rahatlamıştı. Asansöre binip en üst kattaki daireye çıktığında emlakçı da tam daireye giriyordu. Emlakçıyla selamlaştıktan sonra daireye girdiler. Calum adeta büyülenmişti. Manzarası mükemmeldi, kesinlikle harika dizayn edilmişti ve tam ona göreydi. Fakat kirası, onun asla karşılayamayacağı kadar yüksekti. İkinci evden de hüsranla çıkarken üçüncü ev için emlakçıyı tekrar aradı. Evin tutulduğunu öğrendiğinde üzüldüğünü belli etmemeye çalışarak telefonu kapattı. 40 derece sıcakta, güneşın altında yürürken biraz dinlenmek için bir apartmanın merdivenlerine oturdu. Oldukça güzel bir apartman olduğunu düşünmüştü. Kafasını çevirdiğindeyse kiralık bir daire olduğunu görmüştü. Hemen yazan numarayı arayıp emlakçıya ne zaman görüşebileceklerini sorduğunda bir saat içerisinde olabileceğini, emlakçının gelince ona geri döneceğini öğrendiğinde sevinerek telefonu kapattı. Karşı kaldırımdaki bir kafeye yemek yemek için oturdu. Bu sırada da telefonuna bakıyordu.
Trudy: Ev buldun mu hayatım?
Calum: henüz değil :(
Trudy: bir an önce yanına gelmek istiyorum seni deli gibi özledimm
Calum: ben seni daha çok özledim
Calum: her anlamda
Calum: ve geldiğinde baş başa olacağımız düşünülürse bol bol özlem giderebiliriz bebeğim
Trudy: yani sana doyacağım ha?
Calum: Hatta benden sıkılacaksın
Trudy: senden sıkılmam ne mümkün
Calum: orada saat geç olmadı mı? Neden hala uyanıksın hayatım?
Trudy: seni düşünüyordum da uyku tutmadı
Calum: bence uyumalısın, hem benim de yemeğim geldi
Calum: hadi iyi geceler bebeğim
Trudy: iyi geceler sevgilim
Calum telefonunu cebine koyup çabucak yemeğini yedi. Emlakçıdan telefon gelince hesabı ödedi ve koşarak karşı kaldırıma geçti. Emlakçıya "Merhaba," dedikten sonra birlikte eve çıktılar. Ev çatı katında mükemmel bir daireydi. Tam olarak Calum'un istediği gibi küçük ama güzeldi. Her şeyi tamdı, hatta içinde temel mobilyaları bile vardı. Tek alması gereken şey koltuk ve yatak odası için bir kaç şeydi. Kirası da oldukça iyi olunca emlakçıyla anlaşmıştı. Yarın depozitoyu getirmek için sözleştikten sonra Calum, otele geri döndü. Sıcaktan bayılmak üzereyken serin otele girmek onu rahatlatmıştı. Odasına çıkıp soğuk bir duş aldıktan sonra ailesine ev tuttuğuna dair mesaj attı.
Bir sonraki gün bankadan para çekti ve emlakçıya gidip depozito parasıni verdi. Anahtarları aldıktan sonra neredeyse sevinç çığlığı atacaktı ama kendini zor tuttu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
birthday cake//hood
Fanfiction"Ve sana alamadığım o doğum günü pastası için üzgünüm. Sadece param yoktu ama belki sonrasında telafi edebiliriz." @TributeJessieJ'ye benden küçük bir hediye.