moving

210 15 10
                                        

"Trudy inanabiliyor musun, önümüzde her saniyesini birlikte geçireceğimiz koskocaman bir yaz var!"

"İnanamıyorum Calum. Bu gerçekten harika bir şey." dedi salıncağı ayağıyla tekrar hareketlendirirken. Sonra ayaklarını topladı ve kafasını Calum'un göğsüne yasladı. "Annemin izin vereceğine asla inanmazdım. Demek ki iyi anlaştılar."

"Demek ki." dedi Calum etrafa bakarken. "Çok komik değiller mi?" dedikten sonra gülmeye başladı.

Trudy de onun baktığı tarafa baktığında o da gülmeye başlamıştı. Michael, yerdeki minderlerde oturan Madelyn ve Luke'un arasına oturmuş ikisinin de kafasını kendi omuzlarına koymuştu ve kendi kendine konuşuyordu.

"Michael iyi mi?"

"Kıskanıyor galiba."

"Hayır, hayır kıskandığı belli ama yalnız hisssediyor olabilir mi? Ona da birini bulsak belki..."

"Bulduğunu söylüyor ve bizim gibi sübyancı olmadığını kendi yaşında bir kız bulduğunu söylüyor hem de."

"Bir dakika ne?"

"Evet, kendine bir kız bulmuş."

"Hayır, hayır, sübyancı mı?" dedi ve kahkahalarla gülmeye başladı. Gülmeyi bırakınca Calum'a döndü. "Şunlara bir iyilik yapsana Calum."

"Kimlere?"

"Luke ve Madelyn'e. Baksana, Michael başlarından ayrılmıyor."

"Bu zamana kadar ilişkilerini ben yürüttüm onların resmen! 'Calum, Michael'ı oyalasana bir iki saat yalniz kalalım.' 'Calum, Michael'ın bu gece eve gelmediğine emin ol Luke'la baş başa olalım.' 'Calum şöyle yapsana.' 'Calum bunu yapsana.' Yemin ederim ben olmasam bunların ilişkisi konuşmaktan ibaret olacakmış."

"Ama bak onlar ikimizin de en yakın arkadaşları."

"Aslında ben de diyorum ki hazır ilgi üzerimizden dağılmışken acaba yukarıya doğru mu çıksak."

"Galiba bu fikri daha çok sevdim."

"O zaman önden buyurun." dedi Calum ve ayağ kalkıp Trudy'nin de kalkmasına yardım etti. Birlikte içeri geçecekleri sırada Harry, Calum'u durdurdu.

"Calum, senin odanda uyuyabilir miyim?"

"Tabii, tabii ki uyuyabilirsin Harry."

"Teşekkür ederim Calum. İyi geceler."

"İyi geceler." dedi Calum ve Trudy'ye döndü. "Odama çıkamıyoruz sanırım."

"Eh, olsun artık başka sefere."

"Trudy, hadi eve gidiyoruz." diye bağırdı Trudy'nin annesi.

"Gitmem gerek sanırım."

"Keşke biraz daha kalsaydın."

"Keşke ama biliyorsun daha yeni tanıştılar. Biraz kaynaşınlar daha da kalırız."

"Tamam o zaman, iyi geceler sevgilim."

"İyi geceler Calum." dedi Trudy ve birbirlerine sarıldılar.

Trudy ve ailesi gittikten sonra sadece çocuklar, Calum ve aileleri kalmıştı. Luke'un abisi Jack'in bebeği ağlamaya başlayınca Jack ve eşi de gitmek durumunda kaldılar. Bahçede hep birlikte otururlarken Calum, her ne kadar üniversiteye girdiği için heyecanlı da olsa içi biraz buruktu. Hep en yakın arkadaşlarıyla sürekli birlikte olacağına inanırdı. Hayatı onlar olmadan fazla boş olacaktı.

"Tanrım, hayatım çok boş olacak." dedi Ashton'a bakarak. Ashton kafasını telefondan kaldırmadan "Neden?" diye sordu. "Çünkü siz olmayacaksınız. Düşünsene Ashton, senin için de aynı şey olacak." diye açıkladı Calum bir çırpıda. "Baksana. Michael'ı her gün görmediğini düşün. Hayatından renkler alınmış gibi hissetmez misin? Sürekli etrafında koşup ani hareketler yapan çocuk ruhlu ama bir o kadar da olgun biri olmayacak. Ya da Luke'un olmadığını düşün."

birthday cake//hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin