Sabah erkenden, daha kimse okulda yokken, Calum yanıma geldi.
"Günaydın."
"Günaydın."
"Hadi, benimle gel, konuşalım."
"Neden?"
"Çünkü dün gece bana söz verdin Trudy. Hadi, gidelim." dediğinde oflaya puflaya peşinden gittim. Geçen gün oturduğumuz yerde yine aynı şekilde oturduğumuzda bana baktı.
"Neden yaptın?"
"Ciddi misin Calum? Bunu sorması gereken sence de ben değil miyim?"
"Cevap bekleyen tek kişi sen değilsin Trudy."
"Şimdi öyle mi oldu?"
"Ne öyle mi oldu Trudy iyi misin sen?"
"Yemin ederim sen delirmişsin." dediğimde histerik bir kahkaha attı.
"Ben mi delirmişim?"
"Aynen öyle Calum."
"Pekala, galiba konuşamayacağız Trudy."
"Belki de konuşmamalıyız."
"Sen ciddi misin?" dediğinde sesinden sinirli olduğu açıktı.
"Ben gidiyorum."
"Nereye gidiyorsun? Tek yaptığın şey kaçmak."
"Ben mi kaçıyormuşum?"
"Yok ben kaçıyorum! Tabii ki sen kaçıyorsun Trudy beni dinlemiyorsun bile!" dediğinde oturduğum yerden kalktım ve Calum'u dinlemeden okula ilerledim.
"Trudy!" diye bağırdı arkamdan. Onu dinlemedim ve sınıfıma çıktım. Calum da peşimden sınıfa girince ilk gördüğüm kişinin yanına oturup konuşmaya başladım.
"Trudy konuşmamız gerek, gelir misin?"
"Üzgünüm Calum, şu an başka birisiyle konuşuyorum."
"Peki Trudy." dedi Calum ve üzgün bir şekilde sınıftan çıktı ve suçluluk duygusu içimi kapladı.
Onu üzmek istemiyordum.
Peki nedem böyle davranıyordum? Neden her davranışım onu üzmeye yönelikti. Onun o kızı isteyerek öpmeyeceğini bilsem de neden öfkeme yenik düşmüştüm.
Ah, çünkü gerizekalıydım. Kesinlikle Calum Hood'u kaybedecek kadar gerizekalıydım ve haksız olduğumu kabul etmeyecek kadar da gururuma yenik düşmüştüm. Bu da başka bir gerizekalılığımdı ve nasıl toparlayacağımı bilmiyorum.
Ashton. Evet, Ashton. Kapının önünde sınıfa bakan, Calum'un arkadaşı Ashton. Yerimden kalktım ve koşarak yanına gittim.
"Ashton?" dedim yanına yaklaştığımda. Neden hepsi bu kadar uzundu. Madelyn bile benden en az 10 santim uzundu ve sinir bozucuydu. Zaten Luke'la konuşabilmek için bir masaya ihtiyaç duyuyorum ama Ashton'a bakarken kafamı kaldırmak daha bir kaç saniyede tutulmuş olan boynumu ağrıtmıştı.
"Trudy?" dedi ve kafasını eğip bana baktı.
"Konuşmamız gerek Ashton, lütfen."
"Peki. Sonra bana Madelyn'i bulur musun?"
"Daha okula gelmediler. Biz konuşana kadar gelir zaten." dedikten sonra Ashton'la bahçeye çıktık. Bir banka oturduğumuzda hızla konuya girdim.
"Ashton Calum'u kaybediyorum. Gerizekalının önde gideniyim. Onu geri kazanmalıyım."
"Öncelikle, Calum'u kaybetmiyorsun Trudy. Calum seni her zaman bekler ama gerizekalı olduğunda hem fikiriz. Şimdi, bak ne yap, git ve ona sarıl. Sonra ona güzel bir öpücük ver ve ne kadar çok sevdiğini söyle çünkü inan bana Calum senin ona geri dönmen için her şeyi yapabilir."
"Gerçekten mi? Beni geri ister mi?"
"Tabii ki Trudy. Lütfen saçmalama ve gidip onu ne kadar sevdiğini belli et." dediğinde Ashton'a sarıldım.
"Harika birisin Ashton. Çok teşekkür ederim. Sana borcumu nasıl öderim bilmiyorum."
"Gidip Calum'la konuş artık ve başımın etini yemeyi bırakın artık. Benim de bir hayatım var lütfen."
"Tamam, tamam, teşekkürler." deyip tekrar sarıldım.
"Tamam, bana bu kadar sırnaşma. Alt dönemlerden sadece Madelyn'i seviyorum ama sana da ısındım. Yine de bu bana bu kadar yakın olacağın anlamına gelmiyor. Git artık." dediğinde şok olmuştum.
"Şaka yapıyorum. Hadi git yeter." dediğinde gülümsedim ve hızla okula girdim.
~~~~~~~
Bu bölüm biraz kısa oldu, ozur dilerim ama yarına yeni bölüm yazamaya çalışacağım. Okuduğunuz için teşekkür ederim :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
birthday cake//hood
Fanfiction"Ve sana alamadığım o doğum günü pastası için üzgünüm. Sadece param yoktu ama belki sonrasında telafi edebiliriz." @TributeJessieJ'ye benden küçük bir hediye.