Calum telefonunu açtığında Ashton'dan gelen mesajlar yüzünden korkmuştu.
Ashton: Gelme derken gelmen gerektiğini söylüyordum aptal
Ashton: Luke hastaneden çıkıyor eve gelirsin artık
Ashton: Luke sana çok kırgın Madelyn'le odasına indiler
Ashton: Gelmeyecek misin?
Ashton: Ben gidiyorum
Ashton: Hala gitmedim göt bekliyorum
Ashton: Artık eve gitmem gerek
Ashton: Umursamazlığın beni üzüyor
Ashton: Aptal telefonunu aç
Ashton: Bok ye Calum
Ashton: İyi geceler
Ashton: Eğer gelmek istersen, Luke'da kalıyoruz
Ashton: Yani gel demeye çalışıyorum
Ashton: Ben uyuyorum Calum
Ashton: Tamam, uyumadım, gelirsen Luke'un odasından gir
Ashton: Mesajlarımı görüyorsun ve umursamıyorsun??
Ashton: Ne bok yersen ye
Calum: Tamam geliyorum göt yeter
Ashton: Göt olan sensin. Bu arada götün çok güzel ;)
Calum: Kes sesini geliyorum
Ashton: İnanamıyorum Calum Hood yanımıza teşrif ediyor!
Calum: Ah, tabii drama kraliçesi Ashton'ı görmesem olmaz ve tabii ki diva Luke'u
Ashton: Kes sesini.
Calum, telefonunu bıraktı ve anahtarlarını aldı. Şarj aletini, kulaklığını, telefonunu ceplerine tepiştirdikten sonra evden çıktı. Ağır adımlarla müzik dinleyerek Luke'un evine yürüdü. Arctic Monkeys kulaklarına dolarken Trudy'nin evinin önünden geçti. Yanık ışığı ve açık penceresine baktı. Adımlarını daha da yavaşlatarak onu görmeye çalıştı ama ah, miyop olmasının getirdiği dezavantajlar. Şu anda gördüğü hareket eden beden Trudy değil, büyük annesi bile olabilirdi. Gözlerini hafifçe kısarak yaklaştı ve Trudy olduğunu anladı. Yerden bir taş alıp penceresine attı. Sinirli bir haykırış ve bir küfürden sonra Trudy penceresine çıktı ve dışarı baktı.
"Selam güzel kız." dedi Calum.
"O taşı sen mi attın? Kafamı yarıyordun!"
"Özür dilerim, fazla iyi bir nişancı değilim. Ayrıca miyopum! Gözlerim 2 numara yarı kör sayılabilirim!"
"Gözlük diye bir şey var ama hiç gözünde görmüyorum. Ayrıca böyle konuşmamız çok saçma çünkü annemleri uyandıracağız!"
"Biraz stres yapmasan. Annenler yok, arabaları burada değil baktım. Rahat olabilirsin."
"Yukarı gelsene o zaman."
"Luke'a gitmem gerek. Bana yanında olmadığım için kırgınmış. Ashton yazdı."
"Peki o zaman. Git sen. İyi geceler."
"Sana da iyi geceler güzelim. Seni seviyorum."
"Ben de seni." dedi Trudy ve penceresini kapattı. Calum da tekrar kulaklığını taktı ve yürümeye devam etti. Luke'un evine vardığında Ashton'ın onu kapının önünde beklemesi onu şaşırtmıştı.
"Uyudu mu?" dedi direkt Calum.
"Uyumuştu ama çok ağrısı olduğundan uyandı, şimdi arka bahçede oturuyorlar."
"İyi, hadi biz de geçelim." dedi Calum ve Ashton'la birlikte arka bahçeye gittiler.
"Geçmiş olsun Luke." dedi Calum ona doğru ilerlerken. Burnundaki bandaj ve göz altı morluklarıyla pek iyi durduğu söylenemezdi. Luke yerinden kalkmadı, aksine kız arkadaşının elini daha sıkı tuttu. "İyi misin, ağrın çok mu?"
"Sen merak eder miydin ya Calum?"
"Luke lütfen bozuk atma. Hem anlatacaklarım var. Çok büyük şeyler oldu." dedi Calum heyecanla.
"En yakın arkadaşının da hayatında da çok büyük şeyler oldu. İnanılmaz, değil mi?"
"Çocukça davranma Luke."
"Çocukça davranmıyorum Calum. İlgisizliğinden rahatsız oldum be üzüldüm."
"Yapma şöyle lütfen."
"Her neyse ne oldu?"
"Madelyn, bunu benden duyarsan Trudy bana muhtemelen sinir olacak bu yüzden dinlersen bile Trudy anlatırsa ilk defa dinliyormuş gibi davran."
"Birlikte olduğunuzu anlatacaksan onu çoktan öğrendim zaten ama senden de dinleyebilirim." dedi ve güldü.
"Işık hızında falan mı haberleşiyorsunuz?"
"Ne sanıyorsun?" dedi Madelyn ve tekrar güldü. Bu sırada Ashton sinirle telefonunu bıraktı.
"Bu kız beni deli ediyor ya!" dedi sitemle.
"Jo mu? Onu severim. İyi kız, Trudy ile arkadaş olmaya çalışıyoruz onunla."
"Olmayın çünkü gerçekten sinir bozucu bir kız."
"Halbuki bana telefon numarası için öldüğünü söylemiştin."
"Evet, o zaman öyleydi çünkü fazlasıyla dikkat çekiciydi ve benim tipimdi. Ayrıca saçları çok kısa. Kısa saçın bir insana ilk defa bu kadar yakıştığıni görüyorum."
"Ona sinir olduğuna emin misin?"
"Evet, kesinlikle öyle. Bana dediklerine bakar mısın?" dedi sesini yükselterek ve telefonunun ekranını çevirerek. Calum gülmekle yetindi çünkü kız, Ashton'ı fena bozmuştu. Michael kenarda sessizce otururken ufak kıkırtılar çıkartıyordu.
"Michael?" dedi Calum şaşkınlıkla.
"Konuştuğum bir kız var. O çok sevimli ve onunla konuşurken çok mutlu oluyorum. Neyse ki sizin gibi sübyancı değilim. İlgi alanım yaşıtlarım."
"Bizim okulda mı?"
"Hayır, ders aldığım yerde tanıştık. Galiba ona çıkma teklifi edeceğim ama onu çok sinirlendirdiğimi söylüyor. Reddederse ne yaparım bilemiyorum." dedi Michael sıkıntıyla. Calum Michael'a sarıldı ve Madelyn'in duyup duymamasını umursamadan konuştu.
"Boşuna küçük kızları tercih etmiyoruz, tecrübeleri az ve biraz daha saflar. Bak mesela Madelyn, onun dışında hangi insan Luke'la birlikte olurdu ki?"
"Kırıcı oluyorsun."
"Şaka yapıyorum. Gördüğün üzere ben de yaşıtım kimseyi bulamadım. Ama mutluyuz sonuçta çok da önemli değil." dediği sırada Ashton sinirle telefonla konuşmaya başladı. Karşısındakine bağırırken yüzü sinirden kızarmıştı. Calum ve Michaek onun bu haline gülümserken Madelyn kafasını Luke'un omzuna koydu ve ikisi de yavaş yavaş uyumaya başladı.
Bu sırada Trudy ağlayarak Calum'u aradı ve bu gece yanında kalmasını istedi. Calum endişeyle yerinden kalktı ve Luke'tan çok özür dileyerek gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
birthday cake//hood
Fanfiction"Ve sana alamadığım o doğum günü pastası için üzgünüm. Sadece param yoktu ama belki sonrasında telafi edebiliriz." @TributeJessieJ'ye benden küçük bir hediye.