"Calum?"
"Efendim hayatım?"
"Biz nasıl aylarca ayrı kalacağız? Ya yürümezse. Yani uzaktan ilişki yürütmek çok zor. Her şey olabilir ve bu beni korkutuyor. Bunun asla sana güvenmememle alakası yok, sakın beni yanlış anlama ama aynı şeyleri sen de düşünmüyor musun?" dedi Trudy bir çırpıda ve Calum marketin ortasında durdu. Düşünmekten çekindiği, aklına dahi getirmek istemediği şeylerin yüzüne vurulması onu şaşırtmıştı. Bunu düşünmeye hazır değildi.
"Zamanı gelince düşünürüz bunları. Daha bugün geldin ve düşünmek için daha erken değil mi?"
"Calum, bunu düşünmemiz gerekiyor. Biliyorsun, belki de ay-"
"Trudy, hayır. Hayır, anlatabiliyor muyum? Olmayacak öyle bir şey bu düşünceyi kafandan çıkar. Eğer gerçekten de bitirmek istemiyorsan asla olmayacak. Ama bitirmek gibi bir düşüncen varsa da şimdi bitir ki olay daha acılı olmasın." dedi Calum ve alışveriş arabasını hızla diğer reyona sürdü. Trudy elindeki alışveriş listesiyle olduğu yerde kalmıştı. Koşarak Calum'a yetişti ve kollarını arkadan beline doladı.
"Beni yanlış anlamanı istemiyorum Calum, asla bitirmek gibi bir niyetim yok, emin olabilirsin. Seni dünya üzerindeki herkesten çok seviyorum. Ama korkuyorum. Gittiğim anda seni kaybetmekten çok korkuyorum Calum. Gitmek istemiyorum ama gitmek zorundayım biliyorsun. Çünkü malum, okul falan var." dediğinde Calum'un yüzünde bir gülümseme belirdi.
"Gitmek zorunda değilsin. Okulu bırakabilirsin ya da burada bir devlet lisesine başlayabilirsin. Ayrılmak durumunda kalmayız."
"Calum, ben sadece on altıyım. Ailemden ayrılmak için fazla küçüğüm, tek başıma yaşayamacak kadar da. Ayrıca okulu bırakmam söz konusu dahi olamaz. Annem bana çok sinirlenir."
"Zaten sadece bir teklifti. Bazen yaşını unutuyorum üzgünüm. Ama sadece 2 sene, 2 sene sonra her şey istediğimiz gibi olabilir."
"2 sene," diye düşündü Trudy. Dile kolay 2 sene. Her gün özlemleri daha çok artacaktı bu iki sene boyunca. Trudy kollarını Calum'a daha sıkı dolamaya çalışırken Calum, ağır adımlarla reyonde ilerleyip arabaya bir şeyler koymaya başladı.
"Gelmiyor musun Trudy?"
"Üzgünüm dalmışım sevgilim geliyorum şimdi." dedi Trudy ve telefonunu çıkarıp Madelyn'e mesaj attı.
Trudy: Acilen konuşmamız lazım önemli.
Madelyn'den cevap beklerken Calum'a alışveriş listesini verdi. Telefonu çalınca Calum'a Madelyn'le konuşup geleceğini söyledikten sonra marketin dışına çıktı.
"Efendim Trudy?" diyen Madelyn'in yorgun sesini duyduğunda saat farkını unuttuğunu fark etmişti.
"Uyandırdım mı yoksa?"
"Hayır, hayır uyuyamıyordum zaten bekle bir saniye dışarı çıkayım da Michael ve Luke uyanmasın." dedikten sonra bir süre hatta sessizlik oldu. "Evet, dinliyorum."
"Madelyn ben ne yapacağım?"
"Neyi ne yapacaksın?"
"Calum'la ne yapacağım? Nasıl yürüyecek? Nasıl devam edeceğiz?"
"Bunu gerçektne en sorulmaması gereken kişiye sordun Trudy."
"Sen ne yapacaksın?"
"Sanırım bitireceğiz. Bunu biraz konuştuk, daha zor bir sürece girmeden bitirmemiz gerektiğine karar verdi ama yapabilecek gibi durmuyoruz. En azından ben. Özellikle de her geçen gün ondan uzak durmak daha da zorlaşırken bırakamayız. Ama muhtemelen yakında bitecek."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
birthday cake//hood
Fanfiction"Ve sana alamadığım o doğum günü pastası için üzgünüm. Sadece param yoktu ama belki sonrasında telafi edebiliriz." @TributeJessieJ'ye benden küçük bir hediye.